İçinde in olan 5 harfli 173 kelime var. İçerisinde İN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında in olan kelimeler listesine ya da Sonu in ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İNMEK
-
-
[-den]
Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı
-
Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak
- "Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü." (Peyami Safa)
-
Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek
- "Dağdan kurt indi."
-
[-e]
Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak
- "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar. Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir..." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Konaklamak
- "Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Alçalıp eski durumuna dönmek
- "Sular indi. Şiş indi."
-
[nsz]
Fiyatı düşürmek
- "Bin lira daha indim, gene almadı."
-
Değeri düşmek
- "Altın fiyatları indi."
-
[-e]
Vurmak
- "Şimdi kafana inerim!"
-
[nsz]
Yıkılmak
- "Yağmurdan duvar inmiş."
-
[-e]
İnme gelmek
- "Sağ tarafına inmiş."
-
Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak
- "Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara..." (Çetin Altan)
-
Uzamak, ulaşmak
- "Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ağmak
-
Sayısı azalmak
- "Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-den]
Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek, çıkmak karşıtı
- SİNME
-
-
[isim]
Sinmek işi
-
[isim]
Sinmek işi
- SİNİK
-
-
[sıfat]
Sinmiş, yılmış, pusmuş
- "Bundan zevk alan ve bazı kere de bununla kadının sempatisini kazanan sinik erkeklerden biri de Atıf'tır." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Sinmiş, yılmış, pusmuş
- İNCİK
-
-
[isim]
Baldır
-
Bazı bölgelerde diz, ayak bileği, baldır veya kaval kemikleri
-
[isim]
Baldır
- FİNAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işin sonu
-
Dönem sonu sınavı
-
Bir müzik parçasının son bölümü, bitiş
-
Elemeli yarışmalarda sonucu belirten karşılaşma
- "Basketbol finalleri bugün yapılacak."
-
[isim]
Bir işin sonu
- LAÇİN
- ...
- EROİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Morfinden kimyasal yolla elde edilen uyuşturucu bir madde
- "Cavidan'ın kardeşi serseri suratlı, eroin kullanan bir çocuktu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Morfinden kimyasal yolla elde edilen uyuşturucu bir madde
- VEZİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tartı
-
Ölçü
- "Ben hiç vezne, kafiyeye bakmam, bu bana bir Allah vergisi, içimden gelir söylerim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Divan şairlerimiz aruz vezninde pek güzel kasideler, gazeller yazmışlar." (Burhan Felek)
-
[isim]
Tartı
- ERKİN
-
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest
-
[sıfat]
Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest
- POTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan, bağcıklı veya yan tarafı lastikli ayakkabı
- "Soyunmaya hatta potinlerini çıkarmaya takati yoktu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan, bağcıklı veya yan tarafı lastikli ayakkabı
- İNTAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konuşturma söyletme
-
Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme
-
[isim]
Konuşturma söyletme
- TEMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Korkusunu giderme, inanç verme
- "Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sağlama, elde etme
- "Halkın büyük kısmı temizlik ihtiyacını şehrin içinden akan çamur renkli bir kanaldan temin ediyor." (Haldun Taner)
-
Gerçekleştirme
- "Evde huzuru temin annenin görevidir."
-
[isim]
Korkusunu giderme, inanç verme
- ELGİN
-
-
[sıfat]
Yabancı, gurbette yaşayan, garip
-
[sıfat]
Yabancı, gurbette yaşayan, garip
- RUTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Alışılagelen, sıradan, sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan
- "Genç olmasına karşın belli bir pişkinliği, yırtılmışlığı, rutini vardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alışkanlıkla elde edilmiş beceri
-
[sıfat]
Alışılagelen, sıradan, sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan
- ERİNÇ
-
-
[isim]
Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur
- "Değiliz, erinç içinde değiliz biz, erinç içinde olmayı da aramıyoruz, dilemiyoruz." (Nurullah ataç)
-
[isim]
Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur
- MİNÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Daha küçük
-
Bir makam, bir akort, bir gam, bir aralık özelliği olan
-
[isim]
Küçük önerme
-
[sıfat]
Daha küçük
- REHİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutu
- "Hâlbuki yalının rehinde olduğunu pekâlâ işitmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Beş lira için ananın saatini rehine koyduğunu unuttun mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Tutu
- AŞİNA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bildik, tanıdık
- "Sanki herkes uzun yolculuktan yeni dönmüş ve aşinalara kavuşmuştu." (Tarık Buğra)
-
Bilinen
-
[sıfat]
Bildik, tanıdık
- DEFİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüyü gömme
-
[isim]
Ölüyü gömme
- DİNCE
-
-
[zarf]
Dinî bakımdan, dine göre
-
[zarf]
Dinî bakımdan, dine göre