İçinde in olan 5 harfli 173 kelime var. İçerisinde İN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında in olan kelimeler listesine ya da Sonu in ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hareket etmeyen, kımıldamayan
-
Durgun, dingin
- "Mümkün olduğu kadar sakin olmaya çalışarak tekrar masasına döndü." (Haldun Taner)
-
Sessiz
- "Dinlenmek için otelimizden daha sakinini bulacağınızı ummam." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen
-
Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış veya geçmiş
- "Sesi dinlediği müddetçe sakin ve uslu duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir yerde oturan
- "Sakinleri Müslümanlardan ibaret olan semtte, bakkal dükkânı, günün her saatinde dolup boşalır." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Hareket etmeyen, kımıldamayan
- YEĞİN
-
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
-
Baskın, üstün, iyi
-
[sıfat]
Zorlu, katı, şiddetli
- YAKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlam, kesin bilgi
-
Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme
-
[isim]
Sağlam, kesin bilgi
- FİNCE
- ...
- NARİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İnce yapılı, yepelek, nazenin
- "Bir tezgâhta tülbent dokuyan narin bir kıza âşık oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İnce, nazik
- "Söğüdün yaprağı narindir narin." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
İnce yapılı, yepelek, nazenin
- RİNGA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus)
-
[isim]
Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus)
- SİNİŞ
-
-
[isim]
Sinme işi veya biçimi
-
[isim]
Sinme işi veya biçimi
- YASİN
- ...
- İNFAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yürütüm
-
Birine sözünü geçirme
-
[isim]
Yürütüm
- İNÖNÜ
- ...
- LİNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İshal
-
[isim]
İshal
- SİNLE
-
-
[isim]
Mezarlık
-
[isim]
Mezarlık
- HİNDU
- ...
- NİÇİN
-
-
[zarf]
Hangi amaçla, hangi sebeple, neden, niye
- "Sen misin Çalıkuşu, dedi, niçin böyle kendi kendine yavaş yavaş yürüyorsun?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Hangi amaçla, hangi sebeple, neden, niye
- AŞİNA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bildik, tanıdık
- "Sanki herkes uzun yolculuktan yeni dönmüş ve aşinalara kavuşmuştu." (Tarık Buğra)
-
Bilinen
-
[sıfat]
Bildik, tanıdık
- EZİNE
- ...
- İNANÇ
-
-
[isim]
Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma
- "Otuz yıl boyu, Türk tiyatrosunun, Türk oyunları ile kalkınacağına inancını bir gün yitirmedi." (Haldun Taner)
-
Birine duyulan güven, inanma duygusu
-
İnanılan şey, görüş, öğreti
- "Kendi getirdikleri inançtan başka her şeye kapalıdır zevkleri." (Nurullah ataç)
-
Tanrı'ya, bir dine inanma, akide, iman, itikat
- "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir." (Anayasa)
-
[isim]
Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma
- BEYİN
-
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
- "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
- "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
- "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
-
Muhakeme, usa vurma
-
Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
-
Akıl, anlayış
-
Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
- "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
- ZİHİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü
- "Zihnim boşaldıkça daha doğrusu rahat zamanlarımda Türkçenin güzelliklerini, orijinal cilvelerini düşünürüm." (Burhan Felek)
- "Nezihe ne yapıp yapmış, genç zabitin zihnine girmiş, bir hafta sonra, onunla nişanlanmış." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Günlerden beri bu düşünce, Anadolu'ya geçmek zihnini altüst ediyordu." (Samim Kocagöz)
- "Bu istifham, bozuk bir plak gibi bütün gün zihnini tırmaladı durdu." (Haldun Taner)
-
Bellek
- "Bu yavrucuğa bakarak hayalini zihnimde büyütmeye başladım." (Ömer Seyfettin)
- "Çünkü teyzesine, oğlanın son senelerinde zihni karışmasın diye dönünceye kadar hastalandığından hatta ölürse ölümünden bahsedilmemesini sıkı sıkı vasiyet etmişti." (Halide Edip Adıvar)
-
Anlayış, kavrayış
- "Zihni açık."
-
Bilinç, dimağ
-
[isim]
Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü
- ÇİNLİ
- ...