İçinde in olan 4 harfli 62 kelime var. İçerisinde İN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında in olan kelimeler listesine ya da Sonu in ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İNAN
-
-
[isim]
İnanma işi
- "İnan olsun, ben bunu biliyordum."
- "Gazeteciler mübalağacıdırlar, sözlerine pek inan olmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman, itikat
- "... kendi paylarına düşen fedakârlığı, devlet, millet uğrunda inanla, güvenle, umutla bir daha tazeliyorlardı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
İnanma işi
- İNAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." (Tarık Buğra)
- "Umarım ki o da çocukça inatlar etmez, bu iş de böylece bitmiş olur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
- "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
İnatçı
-
[isim]
Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
- YİNE
-
-
[zarf]
Yeniden, bir daha, tekrar, gene
-
Öyle de olsa, öyle olmasına karşılık
-
Buna rağmen, bununla birlikte
-
[zarf]
Yeniden, bir daha, tekrar, gene
- İNAK
-
-
[isim]
Dogma
-
[isim]
Dogma
- VİNÇ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
-
[isim]
Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç
- İNCE
-
-
[sıfat]
Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
- "İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
- "Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu." (Orhan Kemal)
-
Zayıf
- "Sarışın, kuru, ince bir kadındı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Taneleri ufak, iri karşıtı
- "İnce un. İnce kum."
-
Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı
- "İnce nakış."
-
Ayrıntılı
- "Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe..." (Tomris Uyar)
-
Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)
-
Tiz (ses), pes karşıtı
- "İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Hafif, gücü az
- "Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı
- "Benim hasta olduğum günlerde her şey uzun uzun düşünülmüş, ince hesaplarla hazırlanmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı
- "Dostum şair, yazar Sabahattin Teoman, yazdığı ince bir mektupla durumu düzeltiyor."
-
[sıfat]
Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
- KAİN
- ...
- FİNK
-
-
[isim]
"Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek" anlamına gelen fink atmak deyiminde geçen bir söz
- "Senin derdin İstanbullarda fink atmak, ben buna aracı olamam." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
"Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek" anlamına gelen fink atmak deyiminde geçen bir söz
- İNAM
-
-
[isim]
Emanet, vedia
-
[isim]
Emanet, vedia
- AYİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dinî tören
-
Mevlevi tekkelerinde okunan ağır bestelerin biçimi
-
[isim]
Dinî tören
- ÇİNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- "Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[sıfat]
Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılmış olan
- "Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- MİNİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Çok küçük veya kısa
-
[sıfat]
Çok küçük veya kısa
- HİNT
- ...
- İNCİ
-
-
[isim]
İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
- "Pek âlâ elinde inci gibi yazısı var, daha ziyade okuyup da ne olacak?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Bu tanelerden oluşan takı
- "Yalıdaki ev, Dürnev Hanım'ın halılarını, incilerini gözden çıkarmasıyla kurtuldu." (Necati Cumalı)
-
Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle
-
[isim]
İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
- AMİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Amonyaktaki hidrojen yerine, tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı
-
[isim]
Amonyaktaki hidrojen yerine, tek değerli hidrokarbonlu köklerin geçmesiyle oluşan ürünlerin genel adı
- EKİN
-
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- "Yağmur vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli." (Tarık Buğra)
-
Kültür, hars
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- ERİN
-
-
[sıfat]
Ergen
-
[sıfat]
Ergen
- BİNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapı
- "Yalı, çok pencereli, iki katlı, yayvan bir binadır." (Burhan Felek)
-
Arapça fiil çatısını konu edinen bilim ve kitap
- "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur."
- "Düşüncelerini ne üzerine bina ediyorsun."
-
Çatı
-
[isim]
Yapı
- RİNT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gönül eri
-
Sarhoş, ayyaş kimse
-
[isim]
Gönül eri
- RİNA
-
-
[isim]
Tırpana
-
[isim]
Tırpana