İçinde in olan 4 harfli 62 kelime var. İçerisinde İN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında in olan kelimeler listesine ya da Sonu in ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

İNAK

  1. [isim] Dogma

YİNE

  1. [zarf] Yeniden, bir daha, tekrar, gene
  2. Öyle de olsa, öyle olmasına karşılık
  3. Buna rağmen, bununla birlikte

İNCİ

  1. [isim] İstiridye gibi bazı kavkılı deniz hayvanlarının içerisinde oluşan, değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi
    • "Pek âlâ elinde inci gibi yazısı var, daha ziyade okuyup da ne olacak?" (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bu tanelerden oluşan takı
    • "Yalıdaki ev, Dürnev Hanım'ın halılarını, incilerini gözden çıkarmasıyla kurtuldu." (Necati Cumalı)
  3. Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle

İRİN

  1. [isim] Organizmanın herhangi bir yerinde iltihaplanma sonunda ölmüş hücre artıklarından ve bozulmuş akyuvarlardan oluşan, mikroplu veya mikropsuz, genellikle sarımtırak renkte koyuca sıvı, cerahat

İZİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet
    • "Viyana'dan döneli bir ay olmuştu ve izni üç hafta sonra bitiyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Çalıştığı bankanın müdürlerinden birinin kızıyla nişanlanmak için izin alıp Edirne'ye gitmişti." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Annemden Hasan'la beraber Yeşilköy'e gitmek için izin istedim." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kendisi belediyeden birkaç gün izin kopararak onları ziyaret edecekti." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil
    • "Yıllık iznini kullanıyor."

EVİN

  1. [isim] Bir şeyin içindeki öz, lüp
  2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü, habbe

MİNE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı
  2. Saat kadranı
  3. Dişlerin taç kısmını kaplayan beyaz ve sert doku
  4. İnce ve parlak nakış

VİNÇ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç

ENİN
...
LAİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Lanetlenmiş, melun

DİNÇ

  1. [sıfat] Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana
    • "Kısa kesilmiş çember sakallı, iri ağızlı, yetmişlik, dinç bir ihtiyar." (Memduh Şevket Esendal)

DİNK

  1. [isim] Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek
  2. Şayak, aba vb.ni dövmek için kullanılan araç

FİNK

  1. [isim] "Hiçbir şeye aldırmadan gönlünce gezip eğlenmek" anlamına gelen fink atmak deyiminde geçen bir söz
    • "Senin derdin İstanbullarda fink atmak, ben buna aracı olamam." (Adalet Ağaoğlu)

İNCE

  1. [sıfat] Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı
    • "İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
    • "Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu." (Orhan Kemal)
  2. Zayıf
    • "Sarışın, kuru, ince bir kadındı." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Taneleri ufak, iri karşıtı
    • "İnce un. İnce kum."
  4. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı
    • "İnce nakış."
  5. Ayrıntılı
    • "Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe..." (Tomris Uyar)
  6. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar)
  7. Tiz (ses), pes karşıtı
    • "İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. Hafif, gücü az
    • "Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı
    • "Benim hasta olduğum günlerde her şey uzun uzun düşünülmüş, ince hesaplarla hazırlanmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  10. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı
    • "Dostum şair, yazar Sabahattin Teoman, yazdığı ince bir mektupla durumu düzeltiyor."

İNDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Herkesçe kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan
    • "Bizden evvelki zamanların tarihleri hep değilse de ekseriyetle indi vesikalara istinat etmiştir." (Aka Gündüz)

İNŞA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yapı kurma, yapı yapma, kurma
    • "Köprü inşası."
  2. Düz yazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
  3. Düz yazı

İNAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim
    • "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." (Tarık Buğra)
    • "Umarım ki o da çocukça inatlar etmez, bu iş de böylece bitmiş olur." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme
    • "İddia kızışmış, âdeta inat hâlini almıştı." (Ömer Seyfettin)
  3. [sıfat] İnatçı

İNİK

  1. [sıfat] İnmiş, indirilmiş
    • "Pencere perdeleri hep inikti." (Aka Gündüz)

DİNE

  1. [isim] Konaklama yeri
    • "İsmini duyduklarımızın, bildiklerimizin kimi çayımdan, kimi dinemden geçti." (Falih Rıfkı Atay)

FİNO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Çok tüylü küçük bir köpek türü
  2. Esrar

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü