İçinde id olan 5 harfli 38 kelime var. İçerisinde İD bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında id olan kelimeler listesine ya da Sonu id ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ABİDE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Anıt
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Anıt
                    
                    
- VİDEO
- 
    Kelime Kökeni : İngilizce - 
                        [isim]
                    
                        Hem görüntü hem de ses kaydedebilen, daha önce kasete kaydedilmiş görüntü ve sesleri ekrana yansıtan aygıt, videoteyp
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Hem görüntü hem de ses kaydedebilen, daha önce kasete kaydedilmiş görüntü ve sesleri ekrana yansıtan aygıt, videoteyp
                    
                    
- GİDON
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Yönelteç
                    
                    - "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun!" (Burhan Felek)
 
- 
                    
                        Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak, fors
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yönelteç
                    
                    
- CİDAL
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Savaşma, cenk
                    
                    
- 
                    
                        Ağız kavgası, çekişme
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Savaşma, cenk
                    
                    
- BİDAR
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        Uyanık, uyumayan
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Uyanık, uyumayan
                    
                    
- ANİDE
- 
    - 
                        [zarf]
                    
                        Ansızın
                    
                    
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Ansızın
                    
                    
- AİDAT
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti
                    
                    - "... üye aidatının sendikaya ödenme şekli kanunla düzenlenir." (Anayasa)
 
- 
                    
                        Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli ödenen para
                    
                    
- 
                    
                        Kesenek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti
                    
                    
- SİDİK
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        İdrar
                    
                    - "Bodrum, şimdi keskin bir eski çamaşır, sidik kokusu içinde idi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        İdrar
                    
                    
- İDRAR
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Böbreklerde kandan süzülerek idrar yolları aracılığıyla dışarıya atılan sıvı, sidik
                    
                    - "Kan, idrar, bilmem ne tahlilleri filan bile bize esaslı bir şey söylemez." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Böbreklerde kandan süzülerek idrar yolları aracılığıyla dışarıya atılan sıvı, sidik
                    
                    
- FİDYE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
                    
                    - "Baskı altında tutulduğunu bilip fidye vaat ederek seni kaçıracak birini aramışım." (Kemal Bilbaşar)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Tutsak edilen veya rehin alınan bir kimsenin serbest bırakılması için istenen para, kurtulmalık, fidyeinecat
                    
                    
- İDARİ
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Yönetimsel
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Yönetimsel
                    
                    
- GRİDA
- ...
- LİDYA
- ...
- İDAME
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Sürdürme, devam ettirme
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sürdürme, devam ettirme
                    
                    
- İDARE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Yönetme, yönetim, çekip çevirme
                    
                    - "Aramızdan biri mesela ev sahibi Kâzım Bey müzakereyi idare etsin." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Ülke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü
                    
                    - "Lakin siz, yine sabaha kadar kalacakmışız gibi idare edin mumu." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya makam
                    
                    - "Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanım'ın Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı." (Haldun Taner)
- "Evler ve dükkânların Ahmet'i idare edeceği belli idi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Bir kurumun işlerini yürüten kurul
                    
                    - "Gazete idaresi tarafından zarf kazara açılmış." (Peyami Safa)
- "Bu kumaşı o fiyata veremem; idare etmez."
 
- 
                    
                        Tutum
                    
                    - "Bir şeyi idare ile kullanmak."
 
- 
                    
                        İdare kandili veya lambası
                    
                    
- 
                    
                        Hoş görme, göz yumma
                    
                    
- 
                    
                        Yetinme
                    
                    - "Bu son hatıralarla sonuna kadar idareye çalışıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yönetme, yönetim, çekip çevirme
                    
                    
- DİDAR
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Yüz, çehre
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yüz, çehre
                    
                    
- KAİDE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Kural
                    
                    - "Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
 
- 
                    
                        Bir şeyin yere dayanan bölümü veya bir şeyin üzerine oturtulduğu nesne, ayaklık, duraç, taban, ayaklık
                    
                    - "Güneşten yanmamış tarafı fil dişi bir sütunun kaidesine benziyor." (Halide Edip Adıvar)
 
- 
                    
                        Kalça
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kural
                    
                    
- AKİDE
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        İnanç
                    
                    - "Akidesini esvap gibi değiştirebilen, vicdanını adi bir eşya gibi satan insanlar bu dünyada az değildir." (Ömer Seyfettin)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        İnanç
                    
                    
- İDRAK
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
                    
                    - "Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var." (Çetin Altan)
- "Yaşamak onun için sadece, tahminlerinin doğru çıkışını idrak etmek demektir." (Haldun Taner)
 
- 
                    
                        Erişme, ulaşma
                    
                    - "Cumhuriyetin yetmiş beşinci yılını idrak ettik."
 
- 
                    
                        Algı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme
                    
                    
- HİDRA
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Hidralar takımından, 1 cm uzunluğundaki, vücudu torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan tatlı su hayvanı (Hydra)
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Hidralar takımından, 1 cm uzunluğundaki, vücudu torba biçiminde, ağız çevresinde 6-10 dokunacı olan tatlı su hayvanı (Hydra)
                    
                    
