İçinde i olan 4 harfli 636 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir alanda yaratıcılığı ile hayranlık uyandıran, çok beğenilen, çok tutulan kimse
- "Müzik dünyasının ilahı. Moda ilahı."
-
Çok tanrıcılıkta tanrı
-
[isim]
Bir alanda yaratıcılığı ile hayranlık uyandıran, çok beğenilen, çok tutulan kimse
- İRAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Hiçbir değeri ve önemi yok" anlamındaki irapta mahalli yok deyimde geçen bir söz
-
[isim]
"Hiçbir değeri ve önemi yok" anlamındaki irapta mahalli yok deyimde geçen bir söz
- DİSK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Disk atmada kullanılan, erkekler için 2, kadınlar için 1 kg ağırlığında, genellikle metal bir çember ile çevrelenmiş tahta ağırşak
-
Gramofon plağı
-
Omurları birbirine birleştiren ana madde
-
İnce ve çapı oldukça büyük teker şeklinde parça
- "Eksantpil diski."
-
[isim]
Disk atmada kullanılan, erkekler için 2, kadınlar için 1 kg ağırlığında, genellikle metal bir çember ile çevrelenmiş tahta ağırşak
- BİGA
- ...
- EĞSİ
-
-
[isim]
Ucu yanmış odun, köseği
-
[isim]
Ucu yanmış odun, köseği
- EMİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Güvenli
- "Gizli kitapları ve notları yok etmemiş yahut daha emin bir yere kaldırmamıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Onları kimsenin görmediğine emin olunca pervasız konuşmaya başladılar." (Mahmut Yesari)
-
Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz
- "Dağlar hiçbir zaman emin değildir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Şüphesi olmayan
- "Pek büyük bir serveti olduğundan emin idiler." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı devlet görevlerindeki sorumlu kişi
- "Şehremini."
-
[sıfat]
Güvenli
- NAZİ
- ...
- DİNİ
- ...
- MUTİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yumuşak başlı, itaat eden
- "Genç Çerkez'in daima kendisine muti ve ikinci safta kalacağını ümit ederek dışarıdan gelin almamayı tercih etmişti." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yumuşak başlı, itaat eden
- İLGA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varlığını ortadan kaldırma
-
[isim]
Varlığını ortadan kaldırma
- İZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyi gönderme, yollama
-
[isim]
Bir kimseyi gönderme, yollama
- ÜMİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Umma, beklenti, umut
- "Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." (Aka Gündüz)
- "Hem ne güzeldi sesindeki yankı / Ben oraya ümitlerimi bağladımdı." (Behçet Necatigil)
- "... ve Cemil'in bu sözleri kalplerde hiç olmazsa yarın için biraz ümit bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Geceyi oldukça rahat geçireceğinizi ümit ederim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Umma, beklenti, umut
- FLİT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç
-
Bu ilacı havaya püskürten araç
-
[isim]
Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç
- AMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Etken, etmen, sebep, faktör
- "Acaba bu cereyan ne gibi tarihî amillerin tesiriyle doğdu." (Fuat Köprülü)
-
[isim]
Etken, etmen, sebep, faktör
- AFİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İffetli (erkek)
- "Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
İffetli (erkek)
- ETLİ
-
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- "Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır." (Peyami Safa)
-
Eti çok olan
- "Etli koyun."
-
Dolgun, kalın
- "... aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yenecek kısmı çok olan (meyve)
- "Etli, lezzetli bir zeytin."
-
[sıfat]
İçinde et bulunan
- CARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geçerli olan, yürürlükte olan
- "Memlekette bu konunun hükmü hâlâ caridir."
-
Akan
-
[sıfat]
Geçerli olan, yürürlükte olan
- İBDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaratma, yoktan var etme
-
[isim]
Yaratma, yoktan var etme
- İÇLİ
-
-
[sıfat]
İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
-
Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hassas, hisli
- "Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Duygulandıran, etkili
- "Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
- ŞENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kötü, çirkin, alçakça, utanç verici
- "En büyük fedakârlığı, en şeni cinayeti de aynı kolaylıkla işlerler." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
Kötü, çirkin, alçakça, utanç verici