İçinde ht olan 7 harfli 39 kelime var. İçerisinde HT bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ht olan kelimeler listesine ya da Sonu ht ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İHTİKAR
- ...
- ŞAHTERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Şahteregillerden, tarla ve yol kenarlarında yetişen, 20-40 cm yükseklikte, çiçekleri hekimlikte kullanılan, çok yıllık ve otsu bir bitki (Fumaria officinalis)
-
[isim]
Şahteregillerden, tarla ve yol kenarlarında yetişen, 20-40 cm yükseklikte, çiçekleri hekimlikte kullanılan, çok yıllık ve otsu bir bitki (Fumaria officinalis)
- İHTİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma
- "İhtiyatla, yan duvara tutunarak son basamağa vardığını yukarıdan gördüm." (Refik Halit Karay)
-
Gereğinden fazla olup saklanan şey, yedek
- "Tüpte kalan iki üç taneyi de yol ihtiyatı olarak zorla kendisine kabul ettirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma
- ANAHTAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
-
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu
-
Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol
-
Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç
-
Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak
- "Sardalya kutusunu açmaya yarayan anahtarı çarçabuk temin ederdi."
-
Vesile, araç, vasıta
- "Biliyordu ki sabır, cennetin anahtarıdır." (Peyami Safa)
-
İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör
-
Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret
- "Sol, do ve fa olmak üzere üç anahtar vardır."
-
[isim]
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
- MÜHTEDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dönme
-
[sıfat]
Dönme
- İHTİLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık
- "Yirmi beş senedir bir tek idare adamıyla ihtilafı olmamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık
- BAHTSIZ
-
-
[sıfat]
Bahtı kötü olan, mutsuz, talihsiz
- "Bu, korkunç bir çocukluğun, sefil, bahtsız bir çocukluğun devamıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bahtı kötü olan, mutsuz, talihsiz
- İHTİRAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşırı, güçlü istek
- "Aldım Rakofça kırlarının hür havasını / Duydum akıncı cetlerimin ihtirasını." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Tutku
- "Gerçi eliyle yarattığı güzel bahçeyi hâlâ kıskanç bir ihtirasla seviyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Aşırı, güçlü istek
- İHTİLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karmaşıklık
-
Karşılaşıp görüşme
-
[isim]
Karmaşıklık
- İHTİLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim
- "Fransız ihtilali."
-
Kargaşalık, düzensizlik, karışıklık
-
Köklü değişim
- "Bilimde ihtilal."
-
[isim]
Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim
- İHTİLAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düş azması
-
[isim]
Düş azması
- İHTİLAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşırma
-
Bir malı açıkça sahibinden veya evinden hızla kapıp alma
-
[isim]
Aşırma
- MUHTEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İhtiva eden, içine alan, kapsayan, içinde bulunduran
-
[sıfat]
İhtiva eden, içine alan, kapsayan, içinde bulunduran
- BEDBAHT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Mutsuz, bahtsız, talihsiz
- "Kocasının akşamcılığından manen ve maddeten bedbahttı." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Beni böyle olmayacak hayallere düşürerek büsbütün bedbaht etmeyiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bunları yener, bahtiyar yahut bunlara yenilir, bedbaht olurlar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Mutsuz, bahtsız, talihsiz
- İHTİMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özen
- "Her yeni binaya naklinde ihtimamla taşındı durdu." (Halit Fahri Ozansoy)
- "Sanıyordum ki şu anda ne kadar çok ihtimam gösterirsem, geçmiş yıllara ait ilgisizliğim, o denli affolacak." (Ayşe Kulin)
-
İyi, özenli bakım
- "Ne kadar ihtimama muhtaç bulunduğunu pek iyi bilirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Özen
- İHTİLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çırpınma
- "Bütün zehirlenen köpeklerde görülen ihtilaçlarla kıvranmaya, çırpınmaya başlamıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Çırpınma
- İHTİYAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereksinim
- "Oyun, çocuklar için bir ihtiyaçtır."
- "Benim kendi hesabıma radyoya hiç ihtiyacım olmadı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güçlü istek
- "Şefkatten ölecek derecede hisli, içli bir hâlde bağrıma basmak ihtiyacında idim." (Refik Halit Karay)
-
Yoksulluk, yokluk
- "İhtiyaç adamcağızın belini büktü."
-
[isim]
Gereksinim
- IHTIRMA
-
-
[isim]
Ihtırmak işi
-
[isim]
Ihtırmak işi
- İHTİRAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekinme, sakınma
-
Çekince
-
[isim]
Çekinme, sakınma
- İHTİMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, olasılık
- "Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?" (Osman Nihat Akın)
-
[zarf]
Belki, ola ki
- "İhtimal, semiz ve romatizmalı olan bu adam, suya ayağını bile değdirmemiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir şeyin olabilmesi durumu, olabilirlik, olasılık