İçinde he olan 5 harfli 46 kelime var. İçerisinde HE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında he olan kelimeler listesine ya da Sonu he ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EH, HE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SEHER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı
    • "... deniz ise sanki dibinden doğmaya başlayan güneşle seher vaktinin nemli, taze cilasını almıştı." (Refik Halit Karay)

HELEN
...
HEMZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz
    • "Rey (re'y), neşe (neş'e), mesele (mes'ele)."

AHENK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uyum
    • "Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı." (Mithat Cemal Kuntay)
    • "Türk diline en asil ahengini veren sanatkârı düşüneceğiz." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Anlaşma, uyuşma (II)
    • "Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız." (Haldun Taner)
  3. Çalgılı eğlence
    • "Bütün komşular o gece gürültüden, ahenkten uyuyamamışlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BOHEM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse veya topluluk)
    • "Gecenin bu saatinde bohem arkadaşlarımın bulunabilecekleri büyük bir birahanenin kapısı önünde durdum." (Peyami Safa)

HELAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
    • "İki sarılı yumurta yumurtlayan bu canım legornlar iki üç gün ara ile birer birer helak olup gitmişlerdi." (Haldun Taner)
  2. Bitkin bir duruma gelme veya getirme
    • "Bu yolculuk bizi helak etti."
    • "Zavallılar kan ter içinde bir yandan karşı taraf içlerini tutacağız, bir yandan forveti besleyip akına yardım edeceğiz diye ileri geri helak olurlar." (Haldun Taner)

HEZAR
...
ŞÜPHE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuşku
    • "Hiçbir şey anlamamış, şüpheler içinde yerime gelip oturmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu sözünde samimi olduğuna hiç şüphe etmem." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Evinde yalnız olduğu ve hiç şüphe yok, birçok işi olduğu hâlde saatlerce benim için o pencerenin önünde duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yaşayışı şüpheye düşürmüştü beni." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Kuruntu

HEDEF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nişan alınacak yer, nişangâh
    • "Metin yayını ve çeviri: insancı davranış bu çalışmayı hedef güder." (Azra Erhat)
  2. Amaç, gaye, maksat
    • "Asıl önemlisi devlet büyük hedefler dikmişti; milletin benimsediği, övündüğü hedeflerdi bunlar." (Tarık Buğra)
    • "Bu işi onların yapmadığına inanıyor; birilerinin hedef saptırmaya çalıştığını söylüyor." (Ahmet Ümit)
  3. Varılacak yer, ulaşılacak son nokta
    • "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" (Atatürk)

HELİS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir silindirin ana doğrularını sabit bir açı altında kesen eğri

YAHEY

  1. [ünlem] Sevinç ve coşma anlatan bir söz

HECİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius)

HERKE

  1. [isim] Bakraç, kova
    • "... kadınlar da başlarını örtüledikleri gibi ellerinde herkeler, tatlı su çeşmelerinin başında, mezarlıktaki servilerde kargaların meclis kurması gibi toplandılar." (Tarık Dursun K)

HELKE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bakraç, kova, herke

HERİK

  1. [isim] Karadeniz'in geçit bölgelerinde yetiştirilen, beyaz renkli, kaba ve karışık yapağılı bir tür koyun

HEKİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip
    • "Hekim, ebenin kendi odasına geleceğini sandıysa doğru çıkmadı." (Memduh Şevket Esendal)

HEVES

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İstek, eğilim, arzu, şevk
    • "Küçüklüğünden beri bütün hevesi bahriyede idi." (Haldun Taner)
    • "Birçoklarının bu havaya uydukları ve artık refahlarını devlet kapılarının dışında aramaya heves ettikleri zamanlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Bir aralık, büyük bir devlet adamı olmak hevesine düştüm." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Gazetenin yayını kesildi; çaresiz İzmir'e döndüm fakat hevesim kursağımda kalmıştı." (Atilla İlhan)
  2. Gelip geçici istek
    • "Yoksa ona karşı geçici bir heves mi duyuyor." (Peyami Safa)

RUHEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Ruh bakımından

HEYBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] At, eşek vb. binek hayvanlarının eyeri üzerine geçirilen veya omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim veya halıdan yapılmış iki gözlü torba
  2. Omza geçirilebilen tek gözlü bir tür çanta

HERİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
    • "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
  2. Adam
    • "Adamlar yüz kiloluk bir yükü tüy gibi kaldırırken hafif sıklet herifi kaldıramıyorlardı." (Burhan Felek)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü