İçinde he olan 5 harfli 46 kelime var. İçerisinde HE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında he olan kelimeler listesine ya da Sonu he ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEHER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı
- "... deniz ise sanki dibinden doğmaya başlayan güneşle seher vaktinin nemli, taze cilasını almıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı
- HELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun."
- "Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Ben helal süt emmiş adamım, ağabey." (Haldun Taner)
-
Kurallara, geleneklere uygun
-
[isim]
Nikâhlı eş
- "Helal olsun, bunu senden beklemezdim."
-
[zarf]
Kurallara, geleneklere uygun olarak
- "Helal kazanılmış para."
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- ŞÜPHE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuşku
- "Hiçbir şey anlamamış, şüpheler içinde yerime gelip oturmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu sözünde samimi olduğuna hiç şüphe etmem." (Falih Rıfkı Atay)
- "Evinde yalnız olduğu ve hiç şüphe yok, birçok işi olduğu hâlde saatlerce benim için o pencerenin önünde duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yaşayışı şüpheye düşürmüştü beni." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Kuruntu
-
[isim]
Kuşku
- HERTZ
-
-
[isim]
Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi
-
[isim]
Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi
- HERZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saçma söz, zevzeklik
- "Yatık Emine misin, Yanık Emine mi, her ne herze ise bana onun lüzumu yok." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saçma söz, zevzeklik
- HEZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şaka, alay, mizah
-
Bir şiiri veya şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme
-
[isim]
Şaka, alay, mizah
- HENÜZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Az önce, daha şimdi, yeni
- "Memleketten henüz dönmüş, avlunun duvar dibinden yine mutfağa doğru yürüyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Daha, hâlâ
- "Henüz hareket etmeyen otomobile yaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Az önce, daha şimdi, yeni
- HERİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
- "İki herif zavallıya abanıyorlar." (Ahmet Rasim)
-
Adam
- "Adamlar yüz kiloluk bir yükü tüy gibi kaldırırken hafif sıklet herifi kaldıramıyorlardı." (Burhan Felek)
-
[isim]
Güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse
- HEYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurul
- "Heyetin oturduğu büyük odanın her tarafına Uşak halıları örtmüşlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Astronomi
-
Biçim, kılık, dış görünüş
-
[isim]
Kurul
- BOHEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse veya topluluk)
- "Gecenin bu saatinde bohem arkadaşlarımın bulunabilecekleri büyük bir birahanenin kapısı önünde durdum." (Peyami Safa)
-
Yarınını düşünmeden günü gününe tasasız, derbeder bir yaşayışı olan (kimse veya topluluk)
- HEZEN
-
-
[isim]
Sopa, değnek, dal
- "Azgın dalgalar saman çöpü gibi dağıtır salın hezenlerini." (Azra Erhat)
-
[isim]
Sopa, değnek, dal
- CİHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yön, yan, taraf
- "Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yön, yan, taraf
- HEPSİ
-
-
[zamir]
Bütünü, tamamı, tümü, cümlesi, hep
- "Bütün bu işlerin hepsi yapıldı." (Peyami Safa)
-
[zamir]
Bütünü, tamamı, tümü, cümlesi, hep
- HELKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bakraç, kova, herke
-
[isim]
Bakraç, kova, herke
- RUHEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ruh bakımından
-
[zarf]
Ruh bakımından
- HEDİK
-
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
- HECİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius)
-
[isim]
Çift parmaklılar takımının devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlı yürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius)
- HELİK
-
-
[isim]
Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar
-
[isim]
Duvar örülürken büyük taşların arasına konulan ufak taşlar
- HELME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
-
Bazı bitkilerin kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde
-
[isim]
Fasulye, pirinç, buğday vb. taneler kaynatıldığında nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı
- HEZAR
- ...