İçinde has olan 9 harfli 15 kelime var. İçerisinde HAS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında has olan kelimeler listesine ya da Sonu has ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HAS, SAH
2 Harfli Kelimeler
AH, AS, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HASSASLIK
-
-
[isim]
Duyarlık
-
[isim]
Duyarlık
- HASILATLI
-
-
[sıfat]
Gelir getiren
-
Ürün veren
-
[sıfat]
Gelir getiren
- HASIRALTI
-
-
[isim]
"Bir işi isteyerek, bilerek ve haksız olarak yürütmemek, örtbas etmek" anlamındaki hasıraltı etmek deyiminde geçen bir söz
- "Başkan bizim projeyi hasıraltı etti."
-
[isim]
"Bir işi isteyerek, bilerek ve haksız olarak yürütmemek, örtbas etmek" anlamındaki hasıraltı etmek deyiminde geçen bir söz
- HASEBİYLE
-
-
[zarf]
Nedeniyle
-
[zarf]
Nedeniyle
- HASIRLAMA
-
-
[isim]
Hasırlamak işi
-
[isim]
Hasırlamak işi
- HASRETLİK
-
-
[isim]
Sevilen bir şey veya kimseden ayrı kalma durumu, ayrılık
- "Annesinin hasretliğine dayanamadı."
-
[isim]
Sevilen bir şey veya kimseden ayrı kalma durumu, ayrılık
- HASANKEYF
- ...
- MUHASEBAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hesap işleri
-
[isim]
Hesap işleri
- MUHASSALA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elde edilen sonuç
-
Bileşke
-
[isim]
Elde edilen sonuç
- MÜSTEHASE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fosil
- "Hayalsiz adam bir müstehase bile sayılmaz, o kadar hiçtir." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[isim]
Fosil
- HASROLMAK
- ...
- HASRETSİZ
- ...
- HASİYETLİ
-
-
[sıfat]
Yararlı, etkili (yiyecek ve içecek)
- "Hasiyetli nane şekeri."
-
[sıfat]
Yararlı, etkili (yiyecek ve içecek)
- MUHASAMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşmanlık
-
Savaşta çarpışma
-
[isim]
Düşmanlık
- HASRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek
- "Yaşını başını almıştı, kocası başta herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanı geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Bir şeyin bütününü birine, bir şeye ayırmak, vermek