İçinde han olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde HAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında han olan kelimeler listesine ya da Sonu han ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HAN, NAH
2 Harfli Kelimeler
AH, AN, HA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LAHANA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve birçok türü olan bitki, kelem (Brassica oleracea)
-
[isim]
Turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve birçok türü olan bitki, kelem (Brassica oleracea)
- ŞAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- "Kadın biraz geçkin ama güzelliği şahane!" (Refik Halit Karay)
-
Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan
-
Hükümdara yakışacak durumda olan
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- HANÇER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucu eğri ve sivri, kamaya benzer, silah olarak kullanılan bir tür bıçak
-
[isim]
Ucu eğri ve sivri, kamaya benzer, silah olarak kullanılan bir tür bıçak
- SOLHAN
- ...
- RÜÇHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstünlük
- "Yugoslav ucuzluğu ile ödediği için nakliyat hususunda büyük bir rüçhan kazanmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yeğlik
-
Öncelikli
-
[isim]
Üstünlük
- HANLIK
-
-
[isim]
Han olma durumu
- "Hanlığı dokuz yıl sürdü."
-
Hanın egemenliğindeki ülke
- "Kırım Hanlığı."
-
Hanın yönetimi
-
[isim]
Han olma durumu
- KÜLHAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik
- "Evin bir ucunda bir fırın, öbür ucunda bir külhan vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik
- AŞHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Aşevi
-
Mutfak
-
[isim]
Aşevi
- CEYHAN
- ...
- HANDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Şen, neşeli
-
[sıfat]
Şen, neşeli
- HANÖNÜ
- ...
- İHANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- "Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik
-
Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- HANELİ
-
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
-
Herhangi bir sayıda hanesi olan
- "Beş haneli bir sayı."
-
[sıfat]
Herhangi bir sayıda evi olan
- REYHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fesleğen
- "Yedi türlü çiçek vardır başında / Kokar reyhan ile gül karmakarış." (Karacaoğlan)
-
[isim]
Fesleğen
- BURHAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanıt
-
Belgit
-
[isim]
Kanıt
- PİNHAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Gizli, saklı, gizlenmiş
-
[sıfat]
Gizli, saklı, gizlenmiş
- HANGAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uçak, araba, tarım aracı vb. nesneleri barındırmaya yarar kapalı yer, sundurma
-
[isim]
Uçak, araba, tarım aracı vb. nesneleri barındırmaya yarar kapalı yer, sundurma
- RUHANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ruhla ilgili
- "Bir nur inmiş gibi yüreğime âdeta ruhani diyebileceğim bir sükûnet çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Din ve mezhep işlerini ele alan, bunlarla ilgili bulunan
- "Muhterem hatun patrik meclisiyle ruhani meclisin nasihatlerini dinleyerek kızını, büyük emire zevce olarak verdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dinle ilgili, dinî bir havası olan, manevi, cismani karşıtı
- "Bunu artık ne pahasına ödersem ödeyeyim, duymuş olduğum bu ruhani haz, bana kâfidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Ruhla ilgili
- BAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep
- "Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı?" (Atilla İlhan)
- "Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin." (Peyami Safa)
- "Yazmıyor, okumuyor, gözünün ağrısını, parmaklarının ağrısını, romatizmasını bahane ediyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep
- HANEFİ
- ...