İçinde h olan 6 harfli 548 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAREKİ
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Hareket durumunda, devinim durumunda olan, devinimsel
                    
                    
- MUHTAÇ
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Bir şeye gereksinim duyan
                    
                    - "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." (Atatürk)
 
- 
                    
                        Yoksul, fakir (kimse)
                    
                    - "Muhtaç hemşehrilerin bir kısmı etrafımda dolaşmaya, bana kur yapmaya başladılar." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Bakmaya mecbur olduğu aile bireylerini veya kendisini geçindirmeye yetecek geliri, malı, kazancı bulunmayan
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bir şeye gereksinim duyan
                    
                    
- TELKİH
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Aşılama, aşı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Aşılama, aşı
                    
                    
- ZAHMET
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet, meşakkat
                    
                    - "Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın." (Halit Fahri Ozansoy)
- "Yolda çok zahmet çekmiş, bereket versin Paris sefareti erkânından biri kendisine refakat etmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Benim için yine yorulacaksınız, zahmete katlanacaksınız, dedi." (Refik Halit Karay)
- "Bunun için büyük zahmetlere girmeye gerek yoktur." (Salâh Birsel)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sıkıntı, güçlük, yorgunluk, eziyet, meşakkat
                    
                    
- HAYHAY
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        "İsteyerek, seve seve, elbette" anlamlarında onama bildiren bir söz
                    
                    
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        "İsteyerek, seve seve, elbette" anlamlarında onama bildiren bir söz
                    
                    
- İZAHLI
- 
    - 
                        [sıfat]
                    
                        Açıklamalı
                    
                    - "İzahlı sözlük."
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Açıklamalı
                    
                    
- TAHMİL
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Yükleme
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Yükleme
                    
                    
- HANDAN
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        Şen, neşeli
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Şen, neşeli
                    
                    
- ŞEHVET
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Cinsel istek, kösnü
                    
                    - "Düşman zabitinin gözlerinde şehvet arzuları yandı." (Reşat Enis)
 
- 
                    
                        Aşırı istek
                    
                    - "Her sabah masamıza yeni bir şehvetle geçtik." (Haldun Taner)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Cinsel istek, kösnü
                    
                    
- HEYHAT
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [ünlem]
                    
                        "Yazık, ne yazık" anlamında kullanılan bir söz
                    
                    - "Öyleyse size de iyi seyahatler iltifatında bulunmuştu ve bu söz heyhat! Atatürk'ün ağzından işittiğim son söz olmuştu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        "Yazık, ne yazık" anlamında kullanılan bir söz
                    
                    
- HUKUKİ
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Tüzel
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Tüzel
                    
                    
- MAYHOŞ
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        Tadı şekerli ve az ekşi olan
                    
                    - "Mayhoş bir şerbet."
 
- 
                    
                        Bozulmuş veya bozulmaya yüz tutmuş olan (dostluk ilişkisi)
                    
                    - "Onların araları mayhoş. Bugünlerde aramız mayhoş bir durum aldı."
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Tadı şekerli ve az ekşi olan
                    
                    
- TAHRİK
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Cinsel isteği, duyguları uyandırma
                    
                    
- 
                    
                        Bir kimseyi kötü bir iş yapması için ileri sürme, kışkırtma
                    
                    - "Zamanımızın sanatkârını en çok tahrik eden budur." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Yola çıkartma, hareket ettirme, kımıldatma
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Cinsel isteği, duyguları uyandırma
                    
                    
- HOŞNUT
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
                    
                    - "Benimle konuştuklarından hoşnut kalmış gibi görünerek gittiler." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
                    
                    
- ŞAHNİŞ
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Şahnişin
                    
                    - "Salonun şahnişi içinde her zaman oturduğu koltuğa yayılarak dinledi." (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Şahnişin
                    
                    
- HİDRAT
- 
    Kelime Kökeni : Fransızca - 
                        [isim]
                    
                        Bir cismin suyla birleşmesiyle veya bazı madenler üzerinde suyun etkisiyle oluşan bileşik
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir cismin suyla birleşmesiyle veya bazı madenler üzerinde suyun etkisiyle oluşan bileşik
                    
                    
- LAHİKA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Ek
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Ek
                    
                    
- RUHSAT
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        İzin, müsaade
                    
                    
- 
                    
                        İzin belgesi, ruhsatname
                    
                    - "Belediye doktoru tarafından tasdik edilerek gömülmesine ruhsat verilir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        İzin, müsaade
                    
                    
- SİYAHİ
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [sıfat]
                    
                        Zenci
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Zenci
                    
                    
- ZUHURİ
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Orta oyununda taklitçi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Orta oyununda taklitçi
                    
                    
