İçinde h olan 5 harfli 567 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FAHİŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
  2. Ahlaka ve törelere uygun olmayan

HASAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar
    • "Yağmur yollarda hasara yol açtı. Deprem çok hasar yaptı."
    • "Bir lokomotifle iki vagon hasara uğramışlar." (Atilla İlhan)

HARAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı
    • "Uyku bana haram oldu."
  2. Yasak

HAYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Canlı, sağ olma durumu
    • "... gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada." (Azra Erhat)
    • "Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." (Reşat Enis)
    • "Adi günlerde size öyle gelir ki bunlar hayata küsmüş insanlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Yaşam
    • "Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım." (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Bu hayatımı ağabeyime borçluyum."
  3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı
    • "Köy hayatı. Gece hayatı."
  4. Meslek
    • "Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Geçim şartlarının bütünü
    • "Hayatımı yazılarımla kazanırım." (Halide Edip Adıvar)
  6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma
    • "Bu köyde hiç hayat yok."
  7. Yazgı
    • "Hayat onları bir türlü birleştirmedi."
  8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü
    • "Ayda hayat yok."
  9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi
    • "Atatürk'ün hayatı."

HİNDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tavukgillerden, XV. yüzyılda evcilleştirilerek Amerika'dan bütün dünyaya yayılan, boyun ve başı çıplak, parlak, yeşil ve esmer tüylü kümes hayvanlarının en büyüğü (Meleagris gallopavo)
  2. [sıfat] Aptal, şaşkın

MAHYA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
    • "Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi." (Atilla İlhan)
  2. Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm

HAŞIR
...
ŞEHİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, kent, site
    • "İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur diyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

AHALİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk
    • "Mevsim daha Boğaz'ın bütün ahalisini toplayamamıştır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bir yerde toplanan kalabalık, halk
    • "Ahaliden kimsenin kendisini tanımaması için bir siyah mantoya bürünmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)

ÇARHA
...
HOŞÇA

  1. [sıfat] Hoş bir biçimde olan
    • "Şimdilik hoşça kal da portakallar için başka gün konuşuruz." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Hoş olarak, iyice, güzelce
    • "Bir hayli seneler hoşça yaşadıktan sonra, böyle bir yerde, güzel bir hava intihap ederek ölmüş..." (Memduh Şevket Esendal)

İTHAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine alma
  2. Bir ülkeye başka ülkelerden mal getirme veya satın alma
  3. Başka ülkelerden alınan mal

ŞÜPHE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuşku
    • "Hiçbir şey anlamamış, şüpheler içinde yerime gelip oturmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu sözünde samimi olduğuna hiç şüphe etmem." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Evinde yalnız olduğu ve hiç şüphe yok, birçok işi olduğu hâlde saatlerce benim için o pencerenin önünde duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Yaşayışı şüpheye düşürmüştü beni." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Kuruntu

HENÜZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [zarf] Az önce, daha şimdi, yeni
    • "Memleketten henüz dönmüş, avlunun duvar dibinden yine mutfağa doğru yürüyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Daha, hâlâ
    • "Henüz hareket etmeyen otomobile yaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)

HİSSİ
...
EYVAH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [ünlem] Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
    • "Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!" (Abdülhak Hamit Tarhan)

HAREM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
    • "Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bu bölümde oturan kadınların hepsi
  3. Karı, eş
    • "... gelen doktormuş, bizim doktor Hüsnü Bey... Haremim hastalanmış da." (Refik Halit Karay)

HATİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen
  2. [isim] Gaipten işitilen ses
  3. [isim] Gaipten seslenir gibi haber veren melek

HAVUT

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Deve semeri

HUDUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sınır
    • "Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. Uç, son

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü