İçinde h olan 5 harfli 567 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HAVUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota)

TAHTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Düz, enlice, uzun ve az kalın biçilmiş ağaç
    • "Çam tahtası. Gürgen tahtası."
  2. [sıfat] Bu ağaçtan yapılmış
    • "Bilet toplanan tahta parmaklıktan geçtik." (Ömer Seyfettin)
  3. Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme
    • "Yeni silinmiş tahtalar birkaç saniye içinde berbat oldu." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer
  5. Kara tahta

HANDE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gülme, gülüş

HANIM

  1. [isim] Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan
    • "Ülker Hanım."
  2. Kadın, eş
    • "Yok bizim hanım öyle değildir." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Toplumsal durumu, varlığı iyi olan, hizmetinde bulunulan kadın
    • "Becerikli hâliyle Zeynep'e ve hanımına ait bütün işleri elinin içine almıştı." (Halide Edip Adıvar)
  4. [sıfat] Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan
    • "Hanım kadın. Hanım kız."

SEGAH
...
FERAH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Bol, geniş
    • "Ferah bir ev."
  2. Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer)
    • "Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

HABİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kötü, alçak, soysuz (kimse)
  2. Kötücül (bazı hastalıklar veya urlar)
    • "Bir sinek vardır, sokarsa habis çıban yapar, tedavisi zordur." (Refik Halit Karay)

MAHFE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Deve, fil vb. hayvanların sırtına konulan, üzerine oturmaya yarayan sepet
    • "İkide bir beni mahfesinin yanına çağırarak biraz sonra uzağından geçeceğimiz ... ebediyetin adını, varsa hikâyesini söylerdi." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

MAHYA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim
    • "Japon fenerlerinin, mahyaların ve yıldızların renk renk birbirine karıştığı bir gece buraya gelmişlerdi." (Atilla İlhan)
  2. Çatılarda iki eğik yüzeyin birleştiği bölüm

AHLAT

  1. [isim] Gülgillerden, kendi kendine yetişen, üzerine armut aşılanan ağaç, yaban armudu, dağ armudu (Pirus piraster)
  2. Bu ağacın, armuda benzeyen, iyice olgunlaştıktan sonra yenilebilen yemişi
  3. Kaba adam, yol iz bilmez kimse

HASET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kıskançlık, çekemezlik, günü
    • "Gözlerinde bir fena haset kıvılcımı, bir bayağılık yakalıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

HIZAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı

İPHAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Belirsizlik, kapalılık
  2. Kapalılık

KAHIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok etme, ezme, perişan etme, mahvetme
    • "Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter." (Aka Gündüz)
    • "Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Derin üzüntü veya acı, sıkıntı
    • "Hayatını alnının teriyle kazanan, yirmi yıllık geçmişi, yalnız kahırlarla dolu bir Türk köylüsü." (Orhan Veli Kanık)

LEVHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha
    • "İçeri girince göze ilk çarpan şey duvardaki yazı levhaları oluyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Tablo, resim
    • "Resimci dükkânlarında Türkler aleyhinde birçok levhalar asılmıştı." (Ömer Seyfettin)
  3. Tabela

HAVYA

  1. [isim] Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet

İHLAK
...
HATIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey doğrultudaki çatlamalarını önlemek için yatay olarak boydan boya yerleştirilen ahşap, tuğla veya beton bağlama ögesi
    • "İki saattir eski, sararmış hatılları sayıyordu." (Ömer Seyfettin)

HUKUK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
    • "Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez." (Peyami Safa)
  2. Bu yasaları konu alan bilim
    • "Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü
    • "Hukuk davası. Hukuk mahkemesi."
  4. Haklar
    • "Hukukumdan vazgeçmem."
  5. Ahbaplık, dostluk

HUTBE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü