İçinde h olan 3 harfli 68 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HİŞ

  1. [ünlem] Hişt
    • "Hiş, buraya gel!"

HİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Duygu
    • "Birisi duygularına, hislerine kulak verir, öteki hile ve desise seslerine ..." (Burhan Felek)
    • "Ona mantık ve kıyaslarını yaparken, hissine ve taassubuna kapılmamasını tavsiye edecektim." (Ömer Seyfettin)
    • "Türkçe konuştuğu için bana kendi yakınlarımızdan biri hissini veren yaşlı bir garson hemen yanımıza geldi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Duyu
  3. Sezgi, sezme

HOŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren
    • "Hoş bir ses."
    • "Arkadaşlarının birçok yolsuzluklarını, uygunsuzluklarını hoş görmeye mecburdur." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İhtiyar adam, bu şaka çok hoşuna gitmiş gibi güldü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [zarf] Bununla birlikte
    • "Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya." (Halide Edip Adıvar)
  3. [zarf] Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde

HOR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Değersiz, önemi olmayan, aşağı
    • "Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avutuyor olmalısın." (Haldun Taner)

RIH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yazıdaki mürekkebi kurutmak için dökülen çok ince ve renkli bir tür kum

DEH

  1. [ünlem] Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah

HAB

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Uyku

HEY

  1. [ünlem] Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz
    • "Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun."
    • "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar, Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir." (Atilla İlhan)
  2. Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz
    • "Hey talih! Böyle mi olacaktı? Hey akılsız çocuk! Ateşi ne diye ellersin? Hey Allah'ım! Bu ne güzellik."

LEH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyden veya bir kimseden yana olma, aleyh karşıtı
    • "Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim." (Burhan Felek)
  2. Bir şeyden veya bir kimseden yana olma
    • "Babanın fikri, her zaman için senin lehinedir." (Aka Gündüz)

ZIH

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan
    • "Pantolon zıhı."
  2. Marangoz işlerinde ince kenar pervazı
  3. Sayfa çevresine çekilen çizgi

HAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Çözme, çözülme
  2. Eritme
  3. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma

MAH
...
HIK

  1. [isim] Hıçkırırken boğazdan çıkan ses

SAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret

HAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kolayca yutulabilmesi için toparlak durumuna getirilmiş ilaç
    • "Doktorlar hap, banyo ve perhiz tavsiye etmiş." (Burhan Felek)
    • "Gideceğimiz kasabada iki yazlık sinema varsa hapı yutmuşuzdur." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bir içimlik afyon

HAY

  1. [ünlem] İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
    • "Hay çok yaşayasınız sizler!" (Reşat Nuri Güntekin)

HIZ

  1. [isim] Çabukluk, sürat
    • "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Fırtına hızını aldı."
    • "Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir." (Necati Cumalı)
  2. Bir hareketten doğan güç, şiddet
    • "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." (Haldun Taner)
    • "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Çaba, güç, gayret, takat
  4. Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat

HAS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Özgü, öze, mahsus
    • "Anadolu'nun yüksek yaylalarına has, sessiz, pussuz, boz renkli gecelerden biriydi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf
    • "Has gümüş."
  3. Hükümdara özgü olan
    • "Has ahır. Has bahçe."
  4. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse)
  5. [isim] Başmaklık

NUH
...
HUĞ

  1. [isim] Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü