İçinde h olan 3 harfli 68 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HOL
- 
    Kelime Kökeni : İngilizce - 
                        [isim]
                    
                        Sofa
                    
                    - "Çantalarım holde duruyordu." (Refik Halit Karay)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Sofa
                    
                    
- HUY
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat
                    
                    - "Can çıktıktan sonra da huy, adamı kolay kolay terk etmiyor." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Alışkanlık
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat
                    
                    
- HAK
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Adalet
                    
                    - "Haktan ayrılmamalı."
- "Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi." (Tarık Buğra)
- "İki yıl sonra emekliliğe hak kazanacak."
- "Onun hakkında söylediğin şeyler için sana pek çok hak verdim." (Memduh Şevket Esendal)
 
- 
                    
                        Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığı şey, kazanç
                    
                    - "Üstelik adli tatil olduğu için hak sahipleri bekleşirler." (Burhan Felek)
- "Hemen hanım teyzemin elini öpmeye gideyim dedim... Az hakkı mı geçmiştir bana?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Anlaşılan Cemal Paşa'nın bu işe yarar bir adamı yok, bize bıraksın, haklarından gelelim dediler." (Falih Rıfkı Atay)
- "O öğretmen, öğrencilerin her zaman hakkını verir."
 
- 
                    
                        Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk
                    
                    - "Bu davada hak görmüyorum."
 
- 
                    
                        Geçmiş ve harcanmış emek
                    
                    - "Ana hakkı ödenmez."
 
- 
                    
                        Pay
                    
                    - "Makas hakkı. Komşu hakkı."
 
- 
                    
                        Emek karşılığı ücret
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Doğru, gerçek
                    
                    - "Karacaoğlan der ki sözüm haktır." (Karacaoğlan)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Adalet
                    
                    
- ŞAH
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        İran veya Afgan hükümdarı
                    
                    
- 
                    
                        Satranç oyununda her yönde tek hane gidebilen en önemli taş
                    
                    - "Sonra şahını bir hane geri aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Alevilik, Bektaşilikte pir
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Benzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        İran veya Afgan hükümdarı
                    
                    
- TÜH
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        "Vah vah" anlamında pişmanlık bildiren bir seslenme sözü, tü
                    
                    
- 
                    
                        "Yazıklar olsun" anlamında bir seslenme sözü
                    
                    
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        "Vah vah" anlamında pişmanlık bildiren bir seslenme sözü, tü
                    
                    
- HAÇ
- 
    Kelime Kökeni : Ermenice - 
                        [isim]
                    
                        Hristiyanlığın sembolü sayılan ve birbirini dikey olarak kesen iki çizgiden oluşan biçim, istavroz, put (I), salip
                    
                    - "Beraber eski kilise harabesine girdiler, kadın burada haç çıkardı." (Refik Halit Karay)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Hristiyanlığın sembolü sayılan ve birbirini dikey olarak kesen iki çizgiden oluşan biçim, istavroz, put (I), salip
                    
                    
- VAH
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        İlenme, beddua
                    
                    - "Ah kime, vah kime, kızarmış gözler kime ... aittir?" (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        İlenme, beddua
                    
                    
- MAH
- ...
- HAL
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                    
                        Çözme, çözülme
                    
                    
- 
                    
                        Eritme
                    
                    
- 
                    
                        Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma
                    
                    
 
- 
                    
                        Çözme, çözülme
                    
                    
- HEY
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz
                    
                    - "Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun."
- "Hey gidi gençlik hey! Unutulmaz günlerdi onlar, Yenikapı'ya, meyhanelere indik mi şöyle bir." (Atilla İlhan)
 
- 
                    
                        Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz
                    
                    - "Hey talih! Böyle mi olacaktı? Hey akılsız çocuk! Ateşi ne diye ellersin? Hey Allah'ım! Bu ne güzellik."
 
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz
                    
                    
- HAT
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Çizgi
                    
                    
- 
                    
                        Yazı
                    
                    
- 
                    
                        Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek
                    
                    - "Demir yolu hattı. Otobüs hattı."
 
- 
                    
                        Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi
                    
                    - "Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar." (Sait Faik Abasıyanık)
 
- 
                    
                        Telefon, telgraf, televizyon vb. araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal
                    
                    
- 
                    
                        Sınır
                    
                    - "Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi." (Aka Gündüz)
 
- 
                    
                        Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık
                    
                    - "Yüz hatları bütün bu rivayetleri doğruluyor." (Haldun Taner)
 
- 
                    
                        Vücut biçimi
                    
                    - "Vücut hatlarını korumak lazım."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Çizgi
                    
                    
- LEH
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyden veya bir kimseden yana olma, aleyh karşıtı
                    
                    - "Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim." (Burhan Felek)
 
- 
                    
                        Bir şeyden veya bir kimseden yana olma
                    
                    - "Babanın fikri, her zaman için senin lehinedir." (Aka Gündüz)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir şeyden veya bir kimseden yana olma, aleyh karşıtı
                    
                    
- HAB
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Uyku
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Uyku
                    
                    
- SİH
- ...
- GAH
- ...
- HAY
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
                    
                    - "Hay çok yaşayasınız sizler!" (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
                    
                    
- ZIH
- 
    Kelime Kökeni : Farsça - 
                        [isim]
                    
                        Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan
                    
                    - "Pantolon zıhı."
 
- 
                    
                        Marangoz işlerinde ince kenar pervazı
                    
                    
- 
                    
                        Sayfa çevresine çekilen çizgi
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Giysilerin kol, yaka, etek vb. kenarlarına dikilen şerit veya kaytan
                    
                    
- HIZ
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Çabukluk, sürat
                    
                    - "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır." (Falih Rıfkı Atay)
- "Fırtına hızını aldı."
- "Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir." (Necati Cumalı)
 
- 
                    
                        Bir hareketten doğan güç, şiddet
                    
                    - "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı." (Haldun Taner)
- "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü." (Reşat Nuri Güntekin)
 
- 
                    
                        Çaba, güç, gayret, takat
                    
                    
- 
                    
                        Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Çabukluk, sürat
                    
                    
- DEH
- 
    - 
                        [ünlem]
                    
                        Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah
                    
                    
 
- 
                        [ünlem]
                    
                        Binek veya koşum hayvanlarını yürütmek için söylenen bir söz, dah
                    
                    
- HAC
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi
                    
                    
- 
                    
                        İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi
                    
                    
