İçinde gı olan 6 harfli 44 kelime var. İçerisinde GI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gı olan kelimeler listesine ya da Sonu gı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CAYGIN
-
-
[sıfat]
Vazgeçip işin ardını bırakan
-
Dönek
-
[sıfat]
Vazgeçip işin ardını bırakan
- DALGIR
-
-
[isim]
Bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık, meneviş, hare
-
[isim]
Bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık, meneviş, hare
- KIRGIN
-
-
[sıfat]
Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan
-
[isim]
Toplu ölümlere yol açan bulaşıcı hastalık
-
[sıfat]
Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan
- ÇIVGIN
-
-
[isim]
Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur
-
Ağaç sürgünü, filiz
-
Şıvgın
-
[isim]
Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur
- KILGIN
-
-
[sıfat]
Kılgı durumuna geçirilebilen, amelî, pratik
-
[sıfat]
Kılgı durumuna geçirilebilen, amelî, pratik
- CAZGIR
-
-
[isim]
Güreşecek olan pehlivanları yüksek sesle izleyicilere tanıtan ve dua okuyarak onları alana süren kimse
-
Fitneci
-
[isim]
Güreşecek olan pehlivanları yüksek sesle izleyicilere tanıtan ve dua okuyarak onları alana süren kimse
- GIRGIR
-
-
[isim]
Mekanik olarak çalışan süpürge
-
Açık denizlerde balık avlamakta kullanılan büyük ağ
-
[isim]
Mekanik olarak çalışan süpürge
- GIYABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir kimse bulunmadığı sırada yapılan, verilen
- "Gıyabi hüküm."
-
Uzaktan, görüşmeden olan
- "Birbirine benzer yaşayanlar arasındaki gıyabi dostluk alakasını içimizde taşıyoruz." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Bir kimse bulunmadığı sırada yapılan, verilen
- MANGIR
-
-
[isim]
Bakırdan yapılmış, iki buçuk para değerinde sikke
-
Nargile lülesine konulmak için kömür tozundan yapılan, çabuk tutuşur, tavla pulu biçiminde bir çeşit yakacak
-
Para
- "Muhakkak işin ucunda mangır olmalı amca yoksa içeriye giremezsin." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bakırdan yapılmış, iki buçuk para değerinde sikke
- SARGIN
-
-
[zarf]
İçten, yürekten
-
[zarf]
İçten, yürekten
- SIZGIT
-
-
[isim]
Kavrulmuş et, kavurma
-
[isim]
Kavrulmuş et, kavurma
- YARGIÇ
-
-
[isim]
Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim
-
[isim]
Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim
- ÇALGIÇ
-
-
[isim]
Mızrap
-
Bahçe süpürgesi, çalkı
-
[isim]
Mızrap
- YALGIN
-
-
[isim]
Serap
-
[isim]
Serap
- DARGIN
-
-
[sıfat]
Darılmış olan, küskün
- "Hasan Ağa büyük oğlu ile dargındı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu olaydan sonra benimle aylarca dargın durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Soğuk, ilgisiz
- "Annem, bahçe kapısında beni iki dargın kelime ile karşıladı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Darılmış olan, küskün
- KARGIŞ
-
-
[isim]
Kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı
-
[isim]
Kargıma işi veya bu maksatla söylenen sözler, lanet, telin, beddua, ilenç, alkış karşıtı
- ŞINGIL
-
-
[isim]
Bir salkımı oluşturan küçük salkımlardan her biri
-
Küçük ve parlak süs
- "Gökyüzünü yıldızlar noel ağacının şıngılları gibi süslemiş, pırıldıyorlar." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir salkımı oluşturan küçük salkımlardan her biri
- CANGIL
-
-
[isim]
Cengel
-
Karışıklık, kargaşa
-
[isim]
Cengel
- SAYGIN
-
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- "A. Ş. Hisar, Türk romanında saygın yerini haklı olarak almıştır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- YILGIN
-
-
[sıfat]
Yılmış, korkmuş olan
- "Yılgın gözlerle bunlara baktı ve köşedeki tütüncüyü soracak oldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bıkmış, usanmış
-
Morali bozulmuş, çökmüş
- "Böyle manen bozgun, yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Yılmış, korkmuş olan