İçinde gı olan 5 harfli 40 kelime var. İçerisinde GI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gı olan kelimeler listesine ya da Sonu gı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DALGI
-
-
[isim]
Gaflet, aymazlık
-
[isim]
Gaflet, aymazlık
- IZGIN
-
-
[isim]
Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica)
-
[isim]
Tohumlarından yağ çıkarılan bir bitki (Eruca cappadocica)
- GIPTA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İmrenme, imrenti
- "Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz." (Arif Nihat Asya)
- "Hayatı bu kadar basit ve formüllü gören samimi insanların bu zihniyetlerine gıpta ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
İmrenme, imrenti
- ARGIT
-
-
[isim]
Geçit, boğaz, dağ boğazı, derbent
-
Keklik tutmakta kullanılan, tahtadan kapanların yan taraflarına bağlanan ağaç parça
-
[isim]
Geçit, boğaz, dağ boğazı, derbent
- KILGI
-
-
[isim]
Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, uygulama, tatbik, ameliye, pratik
-
[isim]
Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, uygulama, tatbik, ameliye, pratik
- YANGI
-
-
[isim]
Vücudun mikroplara karşı koymak için herhangi bir yerine fazla kan hücumu ile orada şişkinlik, kırmızılık, ısı ve ağrı ile beliren irin toplaması, iltihap
- "Dolama bir yangıdır."
-
[isim]
Vücudun mikroplara karşı koymak için herhangi bir yerine fazla kan hücumu ile orada şişkinlik, kırmızılık, ısı ve ağrı ile beliren irin toplaması, iltihap
- GICIR
-
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
-
[sıfat]
Yeni
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
- GIDIK
-
-
[isim]
Çene altı, gerdan
-
[isim]
Çene altı, gerdan
- ALGIN
-
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
-
Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun
-
[sıfat]
Cılız, zayıf, hastalıklı
- ILGIM
-
-
[isim]
Serap
-
[isim]
Serap
- KAYGI
-
-
[isim]
Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa
- "Korku ve kaygıyla vücudunu dinledi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa
- AZGIN
-
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- "Azgın hayvanın yularını kavrayarak başını alabildiğine havaya kaldırdı." (Haldun Taner)
-
Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten)
-
Çok yaramaz (çocuk)
-
Cinsel istekleri aşırı olan
-
Coşmuş, taşmış
- "Azgın su."
-
Gözü hiçbir şeyden yılmayan
-
[sıfat]
Azmış olan, azılı
- ILGIN
-
-
[isim]
Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
-
[isim]
Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
- SANGI
-
-
[sıfat]
Sersemleşmiş, şaşkınlaşmış olan, sözü kolayca anlamayan
-
[sıfat]
Sersemleşmiş, şaşkınlaşmış olan, sözü kolayca anlamayan
- GIYAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
-
[isim]
Yokluk, bulunmama, yitiklik
- ÇINGI
-
-
[isim]
Kıvılcım
-
Parça, zerre
-
[isim]
Kıvılcım
- ÇALGI
-
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- "Şu evde ne zaman iki tel çalgı çalsak mahalleli söylemediğini bırakmıyor." (Peyami Safa)
-
Çalgı çalma, müzik
- "Sokağın dibinde çalgı sesleri işiterek birkaç adım ilerledi." (Peyami Safa)
-
Müzik topluluğu
- "Çalgı, yerine geçmiş oturmuştu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- ANGIÇ
-
-
[isim]
Harman zamanı fazla sap yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına takılan parmaklık, kanat
-
[isim]
Harman zamanı fazla sap yüklemek için öküz ve at arabalarının iki tarafına takılan parmaklık, kanat
- SIYGI
-
-
[isim]
Hacim
- "Sayacağım adlar, vereceğim örnekler birkaç makale sıygısını doldurur, aşar, taşar bile..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Hacim
- GICIK
-
-
[isim]
Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı
- "Bronşit filan desem öksürük değil, gıcık bile yok..." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne yalan söylemeli, yazı müdürünü gıcık etmekten özel bir zevk alıyordu." (Atilla İlhan)
- "... gıcık tutmuş gibi manalı manalı öksürdü." (Mahmut Yesari)
-
Beyaz renkli, dağlıç koyununa benzer vücut yapısında, kuyruğu son omurlara kadar yağ kitlesi ile kaplı ve bu sebeple alt kısmı yuvarlakça görünen, kaba, karışık yapağılı bir koyun türü
-
Sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini kızdıran, sinirlendiren, sıkan (kimse)
-
[isim]
Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı