İçinde gü olan 5 harfli 69 kelime var. İçerisinde GÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gü olan kelimeler listesine ya da Sonu gü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜMÜL
-
-
[isim]
Susam ve ekin demeti veya yığını
-
[isim]
Susam ve ekin demeti veya yığını
- GÜCÜK
-
-
[sıfat]
Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
-
Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan)
-
[isim]
Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça
-
[sıfat]
Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
- GÜNCE
-
-
[isim]
Günlük (I)
-
[isim]
Günlük (I)
- GÜBÜR
-
-
[isim]
Çöp, süprüntü
-
[isim]
Çöp, süprüntü
- GÜPÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İplikten veya ipekten olan, geniş ilmeklerden oluşan bir tür dantel
-
Kumaş
-
[isim]
İplikten veya ipekten olan, geniş ilmeklerden oluşan bir tür dantel
- ÜÇGÜL
-
-
[isim]
Bir tür yonca
-
[isim]
Bir tür yonca
- GÜBRE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
- "Dünyanın masrafını yapmış, araba araba toprak, gübre taşıtmıştır." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre
- GÜVEÇ
-
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen toprak kap
- "Taş ocağın üstünde, ateşe vurduğu güveçten, kaynayan etin kokusu geliyordu." (Necati Cumalı)
-
Bu kapta pişirilen yemek
- "Güveçten sonra bir koca sini mantı gelmiş." (Çetin Altan)
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen toprak kap
- GÜZEY
-
-
[isim]
Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç
- "Dağların güzeyindeki karlar geç erir."
-
[isim]
Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç
- GÜVEZ
-
-
[isim]
Mora çalan kırmızı renk
- "Pantolon bol paça, arka kenarlarının içi koyu güvez kadife." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Mora çalan kırmızı renk
- GÜCÜN
-
-
[zarf]
Dara dar
-
Güçlükle, ancak, zorla
-
[zarf]
Dara dar
- BÜZGÜ
-
-
[isim]
Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım
-
[isim]
Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım
- GÜLLÜ
-
-
[sıfat]
Gülü olan
-
[sıfat]
Gülü olan
- GÜNAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
- "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
- "Seni göreyim söyleyeyim dedim de günah benden gitsin!" (Necati Cumalı)
- "Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım." (Peyami Safa)
- "Bu mala bu kadar para vermek günah olur."
-
Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık
- "Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır."
-
Sorumluluk, vebal
- "Ben söyleyeyim de günah benden gitsin."
-
Kabahat, hafif suç
- "Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
- GÜMAN
- ...
- BEGÜM
-
-
[isim]
Hint prenseslerine verilen unvan
-
[isim]
Hint prenseslerine verilen unvan
- BÜRGÜ
-
-
[isim]
Baş örtüsü
-
Çarşaf
-
Atkı
-
İnce perde
-
[isim]
Baş örtüsü
- GÜZEL
-
-
[sıfat]
Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı
- "Güzel kız. Güzel çiçek."
- "Yalının en güzel odası bizimdi."
- "Güzel ne güzel olmuşsun / Görülmeyi görülmeyi." (Karacaoğlan)
- "Yüzüne bakmazmış o güzelim ağır eşyanın." (Peyami Safa)
-
İyi, hoş
- "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" (Çetin Altan)
-
Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran
- "Güzel bir fırsat."
-
Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran
- "Güzel duygular. Güzel hareketler."
-
Görgü kurallarına uygun olan
-
Sakin, hoş (hava)
- "Güzel bir gece."
-
Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı
- "Güzel vaatler."
-
Pek iyi, doğru
- "Güzel güzel amma!"
-
[isim]
Güzel kız veya kadın
-
[isim]
Güzellik kraliçesi
-
[zarf]
Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde
- "Güzel konuştu."
-
[sıfat]
Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı
- ÜRGÜP
- ...
- GÜVEY
- ...