İçinde gör olan 6 harfli 16 kelime var. İçerisinde GÖR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gör olan kelimeler listesine ya da Sonu gör ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÖRMEZ

  1. [sıfat] Görme engelli

GÖRMEK

  1. [-i] Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
    • "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
    • "Birini çağırıp o güvercinleri vereyim de sen de gör." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Peki ama sen Paşa babanı çok severdin ... göreceğin gelmedi mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Haydi göreyim seni, bu işi yapıver."
  2. Anlamak, kavramak, sezmek
    • "Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Bir saniye içinde hasret ve firkati hiç görmemişe dönersiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Yanına gidip konuşmak
    • "Bugün müdürü göreceğim."
  4. Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek
  5. Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak
    • "Hangi memlekete gitsek resmî makamlar kadar halkın da rağbetini görürdük." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Yapmak, etmek
    • "İş görmek. Masraf görmek."
  7. [-den] Kendisine yapılmak, bir davranışla karşılaşmak, maruz kalmak
  8. [-den] Almak
    • "Birinden ders görmek."
  9. [nsz] Bir şeye erişmek
    • "Cebi para görmek. Yardım görmek."
  10. Çok değer vermek
    • "Gözü yalnız parayı görüyor."
  11. [nsz] Bir işleme uğramak
    • "Teftiş görmek. Tedavi görmek."
  12. [nsz] Yüzü bir yöne doğru olmak, bakmak
    • "Ev güneş görüyor."
  13. Ziyaret etmek
  14. Karşılaşmak, rastlaşmak
  15. [-le] Gözlerin görmediği durumlarda başka duyu organlarıyla algılamak
    • "Körler parmaklarıyla görürler."
  16. [nsz] Sahne olmak, geçirmek
    • "Bu ova çok savaş gördü."
  17. Saymak, herhangi bir şey gibi görmek
  18. Gezmek
    • "Ankara'yı gördün mü?"
  19. Vermek
    • "Madem ikramiye kazandın, bizi de gör."
  20. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak

GÖRECİ

  1. [isim] Bağıntıcılık yanlısı olan kimse, bağıntıcı, rölativist

GÖRÜCÜ

  1. [isim] Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür
    • "Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar." (Ömer Seyfettin)
    • "Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı." (Halide Edip Adıvar)

İÇGÖRÜ

  1. [isim] Kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yeteneği

GÖRDEK

  1. [isim] Acı balık

GÖREME
...
GÖRKLÜ

  1. [sıfat] Güzel, gösterişli
    • "Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür." (Salâh Birsel)

GÖRELE
...
GÖRGÜL
...
GÖRECE

  1. [sıfat] Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl

ÖNGÖRÜ

  1. [isim] Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilme ve ona göre davranma

GÖRSEL

  1. [sıfat] Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan

GÖRKEM

  1. [isim] Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, gösteriş, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat

GÖRDES
...
GÖRELİ

  1. [sıfat] Göreceli

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü