İçinde gö olan 8 harfli 94 kelime var. İçerisinde GÖ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gö olan kelimeler listesine ya da Sonu gö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖRÜLMEK
-
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
-
Gereken iş yapılmış olmak
- "İşimiz kolayca görüldü."
-
Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
- "Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
- GÖRÜŞSÜZ
-
-
[sıfat]
Görüşü olmayan
-
[sıfat]
Görüşü olmayan
- GÖZETİCİ
-
-
[isim]
Gözetleme yapan kimse
-
Koruyucu kimse
-
Atletizmde ellişer metre aralıkla dönemeçlere dizilen en az dört gözlemciden her biri
-
[isim]
Gözetleme yapan kimse
- GÖZDELİK
- ...
- GÖLALASI
-
-
[isim]
Avrupa ve Anadolu göllerinde yaşayan bir tür alabalık (Salmo lacus tris)
-
[isim]
Avrupa ve Anadolu göllerinde yaşayan bir tür alabalık (Salmo lacus tris)
- TOKGÖZLÜ
-
-
[sıfat]
Gözü malda olmayan, gözü tok, açgözlü karşıtı
-
[sıfat]
Gözü malda olmayan, gözü tok, açgözlü karşıtı
- GÖNENÇLİ
-
-
[sıfat]
Gönenci, iyi bir hayatı olan, müreffeh
-
[sıfat]
Gönenci, iyi bir hayatı olan, müreffeh
- GÖSTERGE
-
-
[isim]
Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret
-
Bir durumla ilgili çeşitli aşamaları gösteren liste, icmal
-
Bir gelişimi gösteren nicelikler veya değerler arasındaki ilişki, endeks
-
Anlamla biçimin, gösterenle gösterilenin kaynaşmasından oluşan dil birimi, belirtke
-
Bir aracın işlemesiyle ilgili bazı ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç, müşir (II), indikatör
- "Göstergesi gece gündüz İstanbul üzerinde duran hayli eski ama sağlam radyoyu açtı." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şeyi belirtmeye yarayan şey, belirti, im, işaret
- GÖRÜŞMEK
-
-
[nsz]
Buluşup konuşmak, konuşup sohbet etmek
- "Ara sıra görüşelim."
-
[-le]
Dostluk, ahbaplık etmek
- "Komşunuzla görüşüyor musunuz?"
-
[-i]
Bir iş, bir konu üzerinde karşılıklı görüş ileri sürmek, müzakere etmek
- "Bu sorunu daha geniş bir zamanda görüşmeli."
-
[nsz]
Buluşup konuşmak, konuşup sohbet etmek
- GÖZLÜKÇÜ
-
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
-
Gözlük satma ve onarma işlerinin yapıldığı dükkân
-
[isim]
Gözlük satan veya onaran kimse
- GÖZCÜLÜK
-
-
[isim]
Gözcünün işi
- "Geceleri o uyudu ben nöbet tuttum, gündüzleri ben uyudum o gözcülük etti." (Kemal Bilbaşar)
-
Göz bilimciliği
-
[isim]
Gözcünün işi
- GÖÇERLİK
- ...
- GÖZETMEK
-
-
[-i]
Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek
- "Büyük kardeşler küçükleri gözetir."
-
Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak
-
[nsz]
Kollamak, beklemek
- "Fırsat gözetmek. Uygun bir zaman gözetmek."
-
Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak
-
Kayırmak
-
[-i]
Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek
- GÖRESİME
-
-
[isim]
Göresimek işi
-
[isim]
Göresimek işi
- GÖÇERTME
-
-
[isim]
Göçertmek işi
-
[isim]
Göçertmek işi
- GÖTÜRMEK
-
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- "Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
-
[-i]
Bir şeyi yakından uzağa götürmek
-
Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
- "Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü."
-
[nsz]
Öldürmek
- "Hastalık çok insan götürdü."
-
[-e]
Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
-
[-i]
Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
- "Beni evime kadar götürdü."
-
[-e]
Bir sonuca vardırmak
- "Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır." (Nurullah ataç)
-
Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
- "Eksiler artıları götürdü."
-
Tümüyle sahip olmak
-
Çalmak
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- GÖZLENME
-
-
[isim]
Gözlenmek işi
-
[isim]
Gözlenmek işi
- GÖNDERLİ
-
-
[sıfat]
Gönderi olan
- "Gönderli bayrak."
-
[sıfat]
Gönderi olan
- GÖZLÜKLÜ
-
-
[sıfat]
Gözlük takmış olan, gözlük kullanan
- "Posta müvezzilerinden gözlüklü olanı, ta uzaktaki masadan lafa karıştı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gözlük takmış olan, gözlük kullanan
- ÖNGÖRÜLÜ
-
-
[sıfat]
Bir işin ileride nasıl olacağını kestirerek ona göre davranan, öngörüsü olan
-
[sıfat]
Bir işin ileride nasıl olacağını kestirerek ona göre davranan, öngörüsü olan