İçinde gö olan 8 harfli 94 kelime var. İçerisinde GÖ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gö olan kelimeler listesine ya da Sonu gö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖĞÜSLÜK
-
-
[isim]
Genellikle ilköğretim öğrencilerinin giydiği tek biçimde üstlük, önlük
-
Elbisenin kirlenmemesi için göğse takılan önlük veya giyilen bir tür gömlek
-
[isim]
Genellikle ilköğretim öğrencilerinin giydiği tek biçimde üstlük, önlük
- GÖNÜLDAŞ
-
-
[isim]
Duyguları aynı olanlardan her biri, candan dost
-
[isim]
Duyguları aynı olanlardan her biri, candan dost
- GÖNENMEK
-
-
[nsz]
Mutlu, mesut olmak, rahat bir hayat sürmek, sevinç duymak, sevinmek, abat olmak
-
[nsz]
Mutlu, mesut olmak, rahat bir hayat sürmek, sevinç duymak, sevinmek, abat olmak
- GÖRGÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- "Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun, yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- GÖÇÜRÜCÜ
-
-
[isim]
Seferde padişah tuğlarının ikisini bir konak ileride taşıyan dört kişiden ikisine verilen unvan
-
[isim]
Seferde padişah tuğlarının ikisini bir konak ileride taşıyan dört kişiden ikisine verilen unvan
- GÖRÜŞTAŞ
- ...
- GÖMLEKLİ
-
-
[sıfat]
Gömleği olan
- "Siyah saten gömlekli, beyaz yakalı, saf kız çocuğunu hatırlatıyordu." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Gömleği olan
- GÖNDERLİ
-
-
[sıfat]
Gönderi olan
- "Gönderli bayrak."
-
[sıfat]
Gönderi olan
- GÖLGELİK
-
-
[isim]
Gölge altında bulunan yer
-
Gölgesinde oturulan tente, çardak gibi herhangi bir şey
- "Çocuğa oracıktaki gölgelikte meme emzirmekte olan kadını gösterdi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Gölge altında bulunan yer
- BİNGÖLLÜ
- ...
- TOKGÖZLÜ
-
-
[sıfat]
Gözü malda olmayan, gözü tok, açgözlü karşıtı
-
[sıfat]
Gözü malda olmayan, gözü tok, açgözlü karşıtı
- GÖTÜRMEK
-
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- "Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
-
[-i]
Bir şeyi yakından uzağa götürmek
-
Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
- "Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü."
-
[nsz]
Öldürmek
- "Hastalık çok insan götürdü."
-
[-e]
Dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
-
[-i]
Birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
- "Beni evime kadar götürdü."
-
[-e]
Bir sonuca vardırmak
- "Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır." (Nurullah ataç)
-
Kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
- "Eksiler artıları götürdü."
-
Tümüyle sahip olmak
-
Çalmak
-
[-i]
Taşımak, ulaştırmak veya koymak
- GÖRÜNMEK
-
-
[nsz]
Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek
- "Kapıda Eda Hanım göründü ve ona hatır sordu." (Peyami Safa)
-
İzlenim uyandırmak
- "Üzgün ve yorgun görünüyordu." (Haldun Taner)
-
Benzemek, görünüşünde olmak
-
Azarlamak
- "Çocuk pek azdı, biraz görünüver."
-
Gözdağı vermek
-
[nsz]
Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek
- GÖLLENME
-
-
[isim]
Göllenmek işi
-
[isim]
Göllenmek işi
- GÖNLÜNCE
-
-
[zarf]
Dileğine uygun olarak
- "Ama, resimli reklam filmleri çizmeye ayrılmış saatlerinden pek azı, ona gönlünce çalışmak için kalıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[zarf]
Dileğine uygun olarak
- GÖRMEMİŞ
-
-
[sıfat]
Birdenbire ulaştığı iyi duruma uymayan, görgüsüzce davranan
-
[sıfat]
Birdenbire ulaştığı iyi duruma uymayan, görgüsüzce davranan
- GÖLHİSAR
- ...
- GÖYNÜMEK
-
-
[nsz]
Dertlenmek, üzülmek, içlenmek
-
Ham meyve olgunlaşmak
-
[nsz]
Dertlenmek, üzülmek, içlenmek
- GÖZLEMCİ
-
-
[isim]
Dikkatle, eleştirici bir gözle gözlem yapan kimse, müşahit
-
Bir konferans, kongre vb.ne katılan, genellikle söz alma ve önerge verme hakkı olmayan, toplantıları kendi veya başkası adına izleyen kimse, müşahit
-
Gözlemevinde gözlem yapan kimse, rasıt
-
Teleskop
-
Bir karşılaşmayı izleyip kurallara uyulup uyulmadığını bildiren rapor yazmakla görevli kimse
-
[isim]
Dikkatle, eleştirici bir gözle gözlem yapan kimse, müşahit
- GÖMÜLMEK
-
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
- "Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü." (Çetin Altan)
-
[-e]
Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek
- "Abdi Bey'e kalsa, koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak
- "Eğer meselede bir sır varsa o sır Nina ile denize gömülmüştü." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Bir şeyin derinliğine inmek
- "Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak