İçinde gu olan 5 harfli 30 kelime var. İçerisinde GU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında gu olan kelimeler listesine ya da Sonu gu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VURGU
-
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
-
[isim]
Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan
- DURGU
-
-
[isim]
Olmakta olan bir şeyin birdenbire durarak kesilmesi, sekte
-
Bir müzik eserinde, bitiş etkisi yapan armonik zincirlemeler bütünü
-
[isim]
Olmakta olan bir şeyin birdenbire durarak kesilmesi, sekte
- KURGU
-
-
[isim]
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
-
Zembereğin kurulmuş olma durumu
- "Saatin kurgusu bitmiş."
-
Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj
- "Demir fabrikasının kurgusu bitti, işletmeye açıldı."
-
Bir işe hazırlamak için yapılan telkin
- "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla Belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çatı
-
Uygulamaya geçmeyen yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon
-
Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj
-
[isim]
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar
- UYGUR
- ...
- ONGUN
-
-
[sıfat]
Çok verimli, bol, eksiksiz
-
Yarar duruma gelmiş, bayındır
-
Mutlu
-
Kutlu, uğurlu
-
[sıfat]
Çok verimli, bol, eksiksiz
- SUNGU
-
-
[isim]
Bir büyüğe sunulan armağan
-
Bir tanrıya veya tapınağa yapılan bağış
-
[isim]
Bir büyüğe sunulan armağan
- DUYGU
-
-
[isim]
Duyularla algılama, his
- "Bitkilerde duygu var mı?"
- "Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
- "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir." (Burhan Felek)
-
Önsezi
- "Yolunuzu değiştirmeniz lazım geldiğini de sezecek kadar bir duygum vardır." (Aka Gündüz)
-
Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği
-
Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik
- "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum, çok fenayım duygusu kapladı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Duyularla algılama, his
- GUDDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beze
-
[isim]
Beze
- BURGU
-
-
[isim]
Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet
- "Yeşil gözlerini iki burgu gibi gözlerime batırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir alet, tirbuşon
-
Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici alet
-
Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal
-
[isim]
Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet
- YUVGU
-
-
[isim]
Toprak damlı evlerin üstündeki killi toprağı sert bir katman durumuna getirmek için dam üzerinde yuvarlanan, silindir biçimindeki ağır taş, yuvak
-
[isim]
Toprak damlı evlerin üstündeki killi toprağı sert bir katman durumuna getirmek için dam üzerinde yuvarlanan, silindir biçimindeki ağır taş, yuvak
- OLGUN
-
-
[sıfat]
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
- "Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." (Refik Halit Karay)
-
Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil
- "Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
- ANGUT
-
-
[isim]
Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea)
-
Ahmak, kaba saba
- "Bu saldırgan angutlar, kuru gürültüden başka bir şey değildir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea)
- GUARD
- ...
- UYGUN
-
-
[sıfat]
Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip
- "Rıza Efendi'de yerine, zamanına ve konusuna uygun hikâyeler vardır." (Tarık Buğra)
- "O zaman da haydutlar rıhtım kapısına daha önce gitmeyi uygun buldular." (Tarık Buğra)
- "Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi'nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Elverişli, yarar, müsait, muvafık
-
Orantılı, oranlı
- "Bu, bizim kızın yaradılışının, ablamın koyduğu yeni töreye uygun gelmeyişidir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip
- GUSÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boy abdesti
-
[isim]
Boy abdesti
- DOLGU
-
-
[isim]
Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
- "Diş dolgusu."
-
Toprak doldurma işlemi
-
Bu işlemin sonucu
-
Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak vb. malzeme
-
[isim]
Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde
- GURUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay, güneş, yıldız vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi
- "Gurup etti güneş dünya karardı." (Niğdeli Hikmet)
-
Güneşin batması, batış
- "Git bu mevsimde gurup vakti Cihangir'den bak." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ay, güneş, yıldız vb. gök cisimlerinin ufkun altına inmesi
- SORGU
-
-
[isim]
Sorma işi
- "Soracakları varmış yıllardır sorarlar / Anlaşılan bu sorgu daha yıllarca sürecek." (Atilla İlhan)
- "Hayalimde polislerin beni karakola sürüklediklerini ve sıkı bir sorguya çektiklerini görüyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Ceza muhakemeleri usul kanununa göre, sanığın araştırma konusu olayla ilgili olarak yargıç karşısındaki beyanı, istintak
-
[isim]
Sorma işi
- GUSTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Beğeni
- "Klasikler bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür." (Haldun Taner)
-
[isim]
Beğeni
- GUATR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Boyundaki troit bezinin aşırı büyümesiyle beliren hastalık, guşa, cedre
-
[isim]
Boyundaki troit bezinin aşırı büyümesiyle beliren hastalık, guşa, cedre