İçinde giy olan 25 kelime var. İçerisinde GİY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında giy olan kelimeler listesine ya da Sonu giy ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GİYDİRİLMEK
BİLGİYAZAR, GİYDİRİLME, SİBORGİYUM
GİYDİRİCİ, GİYDİRMEK
GİYDİRİŞ, GİYDİRME, GİYİLMEK, GİYİMEVİ, GİYİNMEK
GİYECEK, GİYİLİŞ, GİYİLME, GİYİMLİ, GİYİNİK, GİYİNİŞ, GİYİNME, GİYOTİN
GİYMEK
GİYİM, GİYİŞ, GİYİT, GİYME, GİYSİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GİYDİRİLMEK
-
-
[nsz]
Giydirme işi yapılmak
- "Odaya, piyade zabiti gibi giydirilmiş küçük bir çocuk girdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Giydirme işi yapılmak
- BİLGİYAZAR
-
-
[isim]
Elektronik sistemle dizgi yapan alet
-
[isim]
Elektronik sistemle dizgi yapan alet
- SİBORGİYUM
-
-
[isim]
Atom numarası 106, atom ağırlığı 266 olan, 25 °C'de katı olduğu, gümüş renginde veya gri renkte olduğu tahmin edilen, kaliforniyum ile oksijen ve kaliforniyum ile neon atomlarının reaksiyonu sonucu elde edilen yapay bir element (simgesi Sg)
-
[isim]
Atom numarası 106, atom ağırlığı 266 olan, 25 °C'de katı olduğu, gümüş renginde veya gri renkte olduğu tahmin edilen, kaliforniyum ile oksijen ve kaliforniyum ile neon atomlarının reaksiyonu sonucu elde edilen yapay bir element (simgesi Sg)
- GİYDİRİLME
-
-
[isim]
Giydirilmek işi
-
[isim]
Giydirilmek işi
- GİYDİRİCİ
-
-
[isim]
Stüdyolarda oyuncuların giyimine yardım eden kimse, gardıropçu
-
Oyuncuların giysilerini giydiren kimse, gardıropçu
-
[isim]
Stüdyolarda oyuncuların giyimine yardım eden kimse, gardıropçu
- GİYDİRMEK
-
-
Giyme işini yaptırmak
- "Derhâl hamama soktu, sırtına temiz bir elbise giydirip huzura çıkardı." (Haldun Taner)
- "O da kendisinden yirmi yaş küçük arabacısını sevmiş, nikâhla varmış, bu arabacıyı giydirip kuşatmış, âlâ bir bey yapmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Ağır sözler söylemek, hakaret etmek
-
Giyme işini yaptırmak
- GİYİNMEK
-
-
[nsz]
Kendi üzerine giymek
- "Koltukta çok mükellef giyinmiş ve çok güzel bir kadın oturuyor." (Peyami Safa)
- "Kocam bana karşı iyi davranıyor, benim de şık kadınlar gibi giyinip kuşanmamı, boyanmamı istiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Giysiyi belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek
- "Hepsi terzi Mir'de giyinirlerdi." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Ağır bir söze veya davranışa, sesini çıkarmadan içerlemek
-
[nsz]
Kendi üzerine giymek
- GİYDİRİŞ
-
-
[isim]
Giydirme işi veya biçimi
-
[isim]
Giydirme işi veya biçimi
- GİYDİRME
-
-
[isim]
Giydirmek işi
-
[isim]
Giydirmek işi
- GİYİMEVİ
-
-
[isim]
Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası
-
[isim]
Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası
- GİYİLMEK
-
-
[nsz]
Giyme işi yapılmak
-
[nsz]
Giyme işi yapılmak
- GİYİNİK
-
-
[sıfat]
Giyinmiş olan
- "Yarınlara güvenen sımsıkı giyinik / Gövdelerde eğreti / En süslü giysiler." (Behçet Necatigil)
-
[sıfat]
Giyinmiş olan
- GİYOTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç
-
[isim]
Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç
- GİYİLİŞ
-
-
[isim]
Giyilme işi veya biçimi
-
[isim]
Giyilme işi veya biçimi
- GİYİNİŞ
-
-
[isim]
Giyinme işi veya biçimi
- "Giyinişi, davranışları, konuşması ile yazdıklarına benzeyerek yaşadı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Giyinme işi veya biçimi
- GİYİMLİ
-
-
[sıfat]
Giyinmiş, giyinik
- "... sevimli ve gösterişsiz olmakla beraber temiz giyimli idi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Giyinmiş, giyinik
- GİYECEK
-
-
[isim]
Giysi
-
[isim]
Giysi
- GİYİNME
-
-
[isim]
Giyinmek işi
-
[isim]
Giyinmek işi
- GİYİLME
-
-
[isim]
Giyilmek işi
-
[isim]
Giyilmek işi
- GİYMEK
-
-
[nsz]
Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek
- "Kapalı çarşı zevkine göre alafranga sayılabilecek bir entari giymişti." (Orhan Veli Kanık)
-
Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek
- "Biri ağzına geleni söyledi, öbürü de güzelce giydi."
-
[nsz]
Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek