İçinde g olan 8 harfli 787 kelime var. İçerisinde G harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında g harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇALGISIZ
-
-
[sıfat]
Çalgısı olmayan
-
[sıfat]
Çalgısı olmayan
- GENELEME
-
-
[isim]
Bir düşüncenin başka başka sözlerle yeniden anlatılması
- "Ayakla yayan gittim sözünde geneleme vardır."
-
[isim]
Bir düşüncenin başka başka sözlerle yeniden anlatılması
- GÜÇSÜZCE
-
-
Güçsüz bir biçimde
-
Güçsüz bir biçimde
- AYINGACI
-
-
[isim]
Tütün kaçakçısı
-
[isim]
Tütün kaçakçısı
- ÇEKİNGEN
-
-
[sıfat]
Her şeyden çekinen, ürkek, sıkılgan, tutuk (kimse), muhteriz
- "Korkak mı diyeyim, çekingen mi diyeyim, bir tuhaf olmuşlar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Birdenbire kadına karşı soğuk, çekingen davranmayı da onuruma yediremiyorum." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Her şeyden çekinen, ürkek, sıkılgan, tutuk (kimse), muhteriz
- GARAZKAR
- ...
- GEÇİRMEK
-
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
-
[-e]
Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- "Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi." (Kemal Bilbaşar)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
-
[-i]
Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
-
[-i]
Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- "Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[-e]
Giymek, giyinmek
- "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
-
[-i]
Herhangi bir durumu yaşamış olmak
- "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
-
[-i]
Hastalık bulaştırmak
- "Nezleyi bana geçirdin."
-
[-le]
Zaman harcamak
- "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
-
Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- İNDİRGEN
-
-
[sıfat]
Oksit durumundaki cisimlerin oksijenini alma veya daha düşük bir oksitleme derecesine indirme özelliği olan (madde)
-
[sıfat]
Oksit durumundaki cisimlerin oksijenini alma veya daha düşük bir oksitleme derecesine indirme özelliği olan (madde)
- KALGIMAK
-
-
[nsz]
Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak
- "At kalgıdı."
- "Yunus balıkları kalgıyor."
-
Öfkeyle kalkmak
-
Çapkınlık, serserilik yapmak
-
[nsz]
Sıçramak, fırlamak, şaha kalkmak
- YALINGAÇ
-
-
[sıfat]
Kabuğu çatlayıp soyulan
- "Çınar yalıngaç ağaçlardandır."
-
[sıfat]
Kabuğu çatlayıp soyulan
- GÖLERMEK
-
-
[nsz]
Göl durumuna gelmek
-
Hayvanın ipi ayağına ve boynuna dolaşarak kalkamayacak biçimde yere yıkılmak
-
[nsz]
Göl durumuna gelmek
- BERGAMOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Turunçgillerden bir ağaç (Citrus bergamia)
-
Bu ağacın, kabuklarından reçel yapılan ve esans çıkarılan meyvesi
-
[isim]
Turunçgillerden bir ağaç (Citrus bergamia)
- BİLGİNCE
-
-
[zarf]
Bilgine yakışır, bilgin tavrında, bilgin gibi
- "Bilgin değilim. Onun için yazılarımda da bilgince tavır takınmaktan çekinirim." (Orhan Veli Kanık)
-
[zarf]
Bilgine yakışır, bilgin tavrında, bilgin gibi
- ÜZGÜNLÜK
-
-
[isim]
Üzgün olma durumu, neşesizlik
-
[isim]
Üzgün olma durumu, neşesizlik
- DÖKÜLGEN
-
-
[isim]
Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde daha çok şıralık olarak üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli bir tür üzüm
-
[isim]
Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde daha çok şıralık olarak üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli bir tür üzüm
- GABARDİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Yeşile çalan gabardin pardösüsünü kaptığı gibi fırladı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Sık dokunmuş bir tür ince yünlü veya pamuklu kumaş
- PSİKOLOG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ruh bilimci
- "Âdeta mükemmel bir psikolog gibi Nihat'ın zaaflarıyla mücadele etti." (Peyami Safa)
-
[isim]
Ruh bilimci
- BENGİLİK
-
-
[isim]
Zamanla ilgisi, başlangıcı ve sonu olmayan varlık
-
Ölmezlik, ebedîlik
-
Sonsuz ve ölçülmez zaman
-
[isim]
Zamanla ilgisi, başlangıcı ve sonu olmayan varlık
- GELİŞKİN
-
-
[sıfat]
Gelişmiş olan, mütekâmil
- "Sorunları ve titreşimleriyle, çok gelişkin bir insan." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Gelişmiş olan, mütekâmil
- GÖMLEKLİ
-
-
[sıfat]
Gömleği olan
- "Siyah saten gömlekli, beyaz yakalı, saf kız çocuğunu hatırlatıyordu." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Gömleği olan