İçinde g olan 5 harfli 438 kelime var. İçerisinde G harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında g harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GİRAY

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan

GÜCÜK

  1. [sıfat] Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük
  2. Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan)
  3. [isim] Ağaç direklerin hazırlanması sırasında artakalan kısa parça

LAGAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Zayıf, çelimsiz
    • "Babam önde bir lagar beygir sırtındadır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

GİRME

  1. [isim] Girmek işi

GRİDA
...
GÜMÜŞ

  1. [isim] Atom numarası 47, atom ağırlığı 107,88, yoğunluğu 10,5 olan, 960 °C'ye doğru sıvı durumuna geçen, parlak beyaz renkte, kolay işlenir ve tel durumuna gelebilen element (simgesi Ag)
  2. [sıfat] Bu elementten yapılmış
    • "Boynundan asılmış gümüş bir köstek taşırdı." (Yahya Kemal Beyatlı)

DİNGİ

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir çifte kürekli küçük patalya

GÖLEK

  1. [isim] Gölet

GÜLLE

  1. [isim] Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
    • "Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Atletizm yarışmalarında atılan, pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7,257 kg, kadınlar için 4 kg olan madenî küre
    • "Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü." (Osman Cemal Kaygılı)

YENGE

  1. [isim] Bir kimsenin kardeşinin, dayısının veya amcasının karısı
  2. Bir erkeğin kendi karısından söz ederken kullandığı ad
    • "Biz şimdi yenge ile bir Köroğlu bir Ayvaz." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [ünlem] Kadınlar için söylenen bir seslenme sözü
  4. Düğünde geline kılavuzluk eden kadın

ERGİN

  1. [sıfat] Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
    • "Ergin yemiş. Ergin ekin."
  2. Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan (kimse), reşit
    • "Oğlunun bilgin, ergin, akıllı, uslu olmasını istiyordu." (Nezihe Araz)

GEVME

  1. [isim] Gevmek işi

GOBİT
...
GÖZÜM

  1. gözümün nuru
    • "İşkembe ayıklamaktan, bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum." (Orhan Kemal)
    • "Daha ileride denizin yüzünü birdenbire allak bullak eden akıntıya benzer bir çırpıntı oluyor, bu çırpıntı göz açıp kapayıncaya kadar kesiliyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Göz alabildiğine uzanan yeşil tepelerin, ruha ferahlık veren bir munis enginliği vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim." (Ayşe Kulin)

MIGIR

  1. [sıfat] Küçük, işe yaramaz (oyun kâğıdı veya eşya)

MÜLGA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Varlığı kaldırılan, kapatılan

GICIK

  1. [isim] Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı
    • "Bronşit filan desem öksürük değil, gıcık bile yok..." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Ne yalan söylemeli, yazı müdürünü gıcık etmekten özel bir zevk alıyordu." (Atilla İlhan)
    • "... gıcık tutmuş gibi manalı manalı öksürdü." (Mahmut Yesari)
  2. Beyaz renkli, dağlıç koyununa benzer vücut yapısında, kuyruğu son omurlara kadar yağ kitlesi ile kaplı ve bu sebeple alt kısmı yuvarlakça görünen, kaba, karışık yapağılı bir koyun türü
  3. Sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini kızdıran, sinirlendiren, sıkan (kimse)

LOGOS

Kelime Kökeni : Yunanca

  1. [isim] Deyi

GİRİŞ

  1. [isim] Girme işi veya biçimi
    • "Fakülteye her girişimde ilk selamlaştığım o olurdu." (Haldun Taner)
  2. Bir yapıda içeri geçilen yer, methal, antre
    • "Evin girişi pek dar."
  3. Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasını sağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal
  4. Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayı sağlayan bölüm, girizgâh
  5. Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser
    • "Dil bilimine giriş."
  6. Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal

GLASE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yumuşak deri
  2. [sıfat] Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan (eşya)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü