İçinde g olan 4 harfli 116 kelime var. İçerisinde G harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında g harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GACI
-
-
[isim]
Kadın, dost, sevgili, metres
-
Torik yavrusu
-
[isim]
Kadın, dost, sevgili, metres
- GRUP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Küme
- "Bir kadın grubu gözleri komutanın penceresine dikili duruyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü
- "Lehçeler grubu."
-
Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip
-
Çeşitli sınıf veya birliklere bağlı elemanların, belirli bir taktik görevi gerçekleştirmek üzere, tek komutanın emri altında birleştirilmesinden oluşan kıta topluluğu
- "Savaş grubu. Yürüyüş grubu. Savunma grubu."
-
[isim]
Küme
- GERİ
-
-
[isim]
Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı
- "Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." (Necati Cumalı)
- "Arada gelenlerin çoğu kapıdan bakıp oturmadan geri dönüyorlardı." (Necati Cumalı)
- "İşler günden güne geri gidiyor."
- "Eteğim gayet fena olmuş, terziye geri gönderdim." (Mahmut Yesari)
-
Son, sonuç
- "Sen gerisini düşünme."
- "Koltuğu biraz geri al."
- "Oğlunun hiçbir dileğini geri çevirmezmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şeyin sona kalan bölümü
- "Yazının gerisi yarın yayımlanacak."
-
Geçmiş, mazi
- "Artık geride özleyeceğim hiçbir şey yok." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Hayvanda boşaltım organının dışı
-
[sıfat]
Eksik gösteren (saat)
- "Bu saat beş dakika geridir."
-
[sıfat]
Aptal, anlayışsız
-
[sıfat]
Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş
- "Geri düşünce. Geri adam."
-
[zarf]
Geriye doğru
- "Bağına, bahçene, suyuna, toprağına veda ederek geri gidiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
-
[ünlem]
"Geri dön, geri git!" anlamında bir söz
-
[isim]
Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı
- İMGE
-
-
[isim]
Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya
-
Genel görünüş, izlenim, imaj
- "Efsanevi asi kız imgesine, bu imgenin kararlı ödünsüzlüğüne kavuşabilirdi." (Murathan Mungan)
-
Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj
-
Duyularla algılanan, bir uyaran söz konusu olmaksızın bilinçte beliren nesne ve olaylar, hayal, imaj
-
[isim]
Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya
- EZGİ
-
-
[isim]
Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi
- "Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı." (Kemal Bilbaşar)
-
Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi
-
Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi
-
Gidiş, yol, tarz, tempo
- "Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez."
-
Üzüntü, sıkıntı
-
[isim]
Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi
- GELE
-
-
[isim]
Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar
- "Gele atmak."
-
[isim]
Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar
- GOLF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çimenlerle kaplı, açık, geniş bir alanda, ufak bir topu özel sopalarla ilerleterek belli bir deliğe sokma amaçlı oynanan oyun
-
[isim]
Çimenlerle kaplı, açık, geniş bir alanda, ufak bir topu özel sopalarla ilerleterek belli bir deliğe sokma amaçlı oynanan oyun
- GENÇ
-
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- "Genç kızı bir gece pencerede görmüştü." (Haldun Taner)
-
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
- "Genç ağaç. Genç at."
-
Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç
-
Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy
-
Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan
- "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- YOGİ
-
-
[isim]
Yoga felsefesini uygulayan kimse
-
[isim]
Yoga felsefesini uygulayan kimse
- OLGU
-
-
[isim]
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
- "Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz." (Orhan Hançerlioğlu)
-
Varlığı deneyle kanıtlanmış şey
-
Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
-
[isim]
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
- GÖRE
-
-
[zarf]
Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince
- "... günün modasına göre taranmış saçlarıyla güzel bir kadın başı uzandı bahçeye." (Necati Cumalı)
-
Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, nazaran
- "Bilginlerin dediğine göre on milyona yakın Türk yurt değiştirdi." (Nezihe Araz)
-
[zarf]
Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince
- YOGA
-
-
[isim]
Ruhsal yaşama ve bedene egemen olmayı amaçlayan Hint felsefe sistemi
-
[isim]
Ruhsal yaşama ve bedene egemen olmayı amaçlayan Hint felsefe sistemi
- GIGI
-
-
[isim]
Çocuk dilinde çene altı
- "Çocuğun gıgısını okşayarak..."
-
[isim]
Çocuk dilinde çene altı
- GABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı, bön
- "Haftanın kaç günü, günün kaç saat olduğunu bilmeyecek kadar gabi olan sütnine yalanlar uydurarak dolabını yiyecekle dolduruyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı, bön
- GÖCE
-
-
[isim]
Tarhana, bulgur yapmak için kullanılan kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday
-
Yarılmış ve kırılmış bulgurdan yapılan çorba
-
[isim]
Tarhana, bulgur yapmak için kullanılan kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday
- ÖZGÜ
-
-
[sıfat]
Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
- "Hepsi de halis sporculara özgü sevimli bir çocukluk ve candanlık içinde kocamışlardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
- GREK
- ...
- ÖVGÜ
-
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- GANJ
- ...
- GÖRÜ
-
-
[isim]
Görme yetisi
-
Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret
- "Buranın görüsü geniş."
-
Dolaysız kavrama, birden kavrama
-
[isim]
Görme yetisi