İçinde fı olan 7 harfli 26 kelime var. İçerisinde FI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fı olan kelimeler listesine ya da Sonu fı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FISTIKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sarıya çalan açık yeşil renk
- "Akşam serinliğinde fıstıki makamla Sarıyer'in yolunu tuttum." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Sarıya çalan açık yeşil renk
- FIRTINA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
- "Fırtına gibi geldi gitti."
- "Fırtına kopmadan epey önce köpek balıkları açık denizlere kaçarlar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma
- "Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi." (Burhan Felek)
- "Fırtına gibi adam."
-
Güç atlatılan kötü durum
- "Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı
- "Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr
-
[isim]
Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
- FISIRTI
-
-
[isim]
Fısıltı
-
[isim]
Fısıltı
- FINDIKİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Fındıkkabuğu rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
Fındık altını
-
[isim]
Fındıkkabuğu rengi
- FIRKACI
-
-
[isim]
Parti üyesi
-
Bir partiye çok bağlı olan, partici
- "Hiç olmazsa önde gelen fırkacıların tansiyonunu düşürmeyi de ümit etmişti." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Parti üyesi
- FIŞIRTI
-
-
[isim]
Fışırdama sesi
-
[isim]
Fışırdama sesi
- FIŞILTI
-
-
[isim]
Fışırdama sesi
- "... önümdeki denizin fışıltısını duyuyordum." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Fışırdama sesi
- FIRINCI
-
-
[isim]
Fırın işleten kimse
- "Deli olmadığını ve Beyazıt'ta fırıncı olduğunu iddia ediyormuş." (Burhan Felek)
-
[isim]
Fırın işleten kimse
- FISKİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık
- "Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık
- FIKRAMA
-
-
[isim]
Fıkramak işi veya durumu
-
[isim]
Fıkramak işi veya durumu
- FIRÇACI
-
-
[isim]
Fırça yapıp satan kimse
-
[isim]
Fırça yapıp satan kimse
- MUHAFIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu
- "Hecinlerimizi bir iki muhafızla tepecikler arasına yerleştirmiştik." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli komutan
- "İstasyonda veliahdı uğurlayanlar arasında İstanbul muhafızı da vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu
- SIFIRCI
-
-
[isim]
Derslerde, öğrencilere çok sıfır veren öğretmen
-
[isim]
Derslerde, öğrencilere çok sıfır veren öğretmen
- FIKIRTI
-
-
[isim]
Kaynayan suyun çıkardığı ses
-
Cilveleşme
- "Hani fiskoslar, gülüşmeler, fıkırtılar." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Kaynayan suyun çıkardığı ses
- FIŞLAMA
-
-
[isim]
Fışlamak işi
-
[isim]
Fışlamak işi
- FIRKATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
10-15 çift kürekli, hızlı, eski bir savaş gemisi
-
[isim]
10-15 çift kürekli, hızlı, eski bir savaş gemisi
- FISLAMA
-
-
[isim]
Fıslamak işi
-
[isim]
Fıslamak işi
- FITIKLI
-
-
[sıfat]
Fıtığı olan
-
[sıfat]
Fıtığı olan
- MUVAFIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun
- "Böyle bir teklifi kabul etmek kolay ve muvafık değildir." (Atatürk)
- "Bu, saadet, hürriyet vaat eden düşman kumandanının karşısında inat etmeyi muvafık bulmadı." (Ömer Seyfettin)
- "Balkanlardan denizi seyretsek daha muvafık olur." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Uygun
- MÜNAFIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Arabozan
-
Dinî kurallara inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen
-
Arabozan