İçinde fi olan 5 harfli 72 kelime var. İçerisinde Fİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fi olan kelimeler listesine ya da Sonu fi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DEFİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüyü gömme
-
[isim]
Ölüyü gömme
- FİBER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta
-
[isim]
Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta
- FİRAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
-
[isim]
Ayrılış, ayrılık
- FİRİK
-
-
[isim]
Olgunlaşmak üzere olan tahıl
- "Firik, daha yeşilken koparılıp kurutulmuş buğday taneleridir, pilavında bir taze çimen ve ilkbahar kokusu vardır." (Refik Halit Karay)
-
Çerez olarak yenen tahıl kavurgası
-
[isim]
Olgunlaşmak üzere olan tahıl
- FİGAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bağırarak ağlama, inleme
- "Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle." (Erzurumlu Emrah)
-
[isim]
Bağırarak ağlama, inleme
- SİFİN
-
-
[isim]
Sarıağı
-
[isim]
Sarıağı
- MÜFİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yararlı, faydalı
-
Anlatan, ifade eden
-
[sıfat]
Yararlı, faydalı
- FİSKE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Parmak uçlarıyla yapılan hafif vuruş
- "Başının altından yastığı çektim ve yüzüne fiskeler hâlinde su serptim." (Peyami Safa)
- "Yumurta yiyince çocuğun derisi fiske fiske kabardı."
-
[sıfat]
İki parmak ucu ile tutulabilen miktarda olan
- "Yeniden dolan bardağa, bizim dost bir fiske kül daha attı." (Çetin Altan)
-
İnsan derisinde herhangi bir sebeple ortaya çıkan ufak ve içi su dolu kabartı
-
[isim]
Parmak uçlarıyla yapılan hafif vuruş
- FİTRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası
-
[isim]
Ramazan ayı içinde verilen, miktarı belirli sadaka, fıtır sadakası
- ZİFİN
-
-
[isim]
Sarıağı
-
[isim]
Sarıağı
- ZİFİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- "Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir
- FİİLİ
- ...
- FİTİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde
- "Lambanın fitili biraz daha açılmış." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gazlı bez şeridi
- "Fitiller işliyor azgın yarada." (Halk türküsü)
-
Anüse konulan donmuş yağ kıvamında ve koni biçiminde ilaç
-
Eskiden topları ve şimdi lağımları ateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde
-
Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılan kabartma yol
-
Koltuk, sandalye vb. oturulan eşyanın yapımında dikiş veya çivileri gizlemekte kullanılan şerit
-
Yollu bir biçimde dokunmuş kumaş
-
Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanması kuralına dayanan bir iskambil oyunu
- "... fitil oynarken kâğıtları bir müddet masaya bırakır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
0,0125 g olan ağırlık ölçü birimi
-
[isim]
Lambada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasını sağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş veya dokunmuş pamuktan yapılan genellikle yağ çekici madde
- FİYAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha
- "Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım." (Ömer Seyfettin)
- "Bu yazmaya ne fiyat biçersiniz?"
- "Ne fena fena bakar, ne de olmayacak bir fiyat verdiğim zaman homurdanır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı
-
Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki
- "Fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdam geliştirici tedbirler öngörülür..." (Anayasa)
-
[isim]
Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha
- ELİFİ
- ...
- AFİFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İffetli (kadın)
-
[sıfat]
İffetli (kadın)
- FİNİŞ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bitme
-
Varış
-
[isim]
Bitme
- FİTÇİ
-
-
[sıfat]
Arabozan
-
[sıfat]
Arabozan
- SEFİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Zevk ve eğlenceye düşkün, uçarı
- "İçer, kumar oynar, başına bir sürü sefih insan toplardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Zevk ve eğlenceye düşkün, uçarı
- HAFİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erkek torun
-
[isim]
Erkek torun