İçinde fa olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde FA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fa olan kelimeler listesine ya da Sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AFAZİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Söz yitimi

İNFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama

NİFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozuculuk
    • "Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bülent ile haminnesinin arasına derin bir nifak sokmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)

ETFAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çocuklar

FALYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Topları ateşlemek için ağızotunun konulduğu delik
  2. Kapıp koyuverme, salıverme
    • "Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

REFAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
    • "Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor." (Sait Faik Abasıyanık)

FAKİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı
    • "En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Olması gerekenden az
    • "Seni fakir, soluk bir dekor içinde görmek istemem." (Mahmut Yesari)
  3. [isim] Hindistan'da yokluğa, eziyete kendini alıştırmış derviş
  4. Zavallı, kimsesiz
    • "Hey gidi kahpe felek, gençliklerine doymadan gitti fakirler." (Haldun Taner)
  5. [isim] Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği san
    • "Fakir dün ziyaretinize geldimse de bulamadım." (Şemseddin Sami)

FAHİŞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
  2. Ahlaka ve törelere uygun olmayan

FARAD

  1. [isim] Elektrik sığa birimi

KALFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı
    • "Beyoğlu'nda Caddeikebir'de kunduracı kalfası olarak hayata girdi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Mimar yardımcısı
  3. Saraylarda ve büyük konaklarda halayıkların başında bulunan kadın
  4. İptidailerde hoca yardımcısı
  5. Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren kimse
    • "Evin içinde, yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştık." (Sermet Muhtar Alus)

RUFAİ
...
AFAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma)
    • "Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık." (Ahmet Rasim)
  2. Nesnel
    • "Bir anda bütün hislerini kaybederek afaki düşündü." (Peyami Safa)

ZİFAF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gerdeğe girme, gerdek
    • "Zifafa girdiği gece kaynatası ölüverdi." (Ömer Seyfettin)

FARİL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip

FARBA

  1. [isim] Fırfır

FAZIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Faziletli, erdemli (kimse)

İĞFAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kadını aldatma, baştan çıkarma
  2. Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma
    • "Bir genç kızı izdivaç vaadiyle iğfal etmiş bir adamın mesuliyetini, vicdan azabını ve nihayet hicabını duyuyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

FAHRİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Onursal
  2. Gönüllü, karşılıksız
    • "Bilmem hangi bir esnaf cemiyetinin fahri kâtibi imiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)

FALAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zamir] Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
    • "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
  2. [isim] Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
    • "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
  3. [sıfat] Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
    • "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."

SAYFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
    • "Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Gazete, dergi vb. yayınlarda özel bir alan için ayrılmış bölüm
    • "Sanat sayfası."
  3. Konu

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü