İçinde fa olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde FA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fa olan kelimeler listesine ya da Sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FAZLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade
    • "Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Daha çok, aşkın
    • "Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz." (Burhan Felek)
  3. Artmış olan
    • "Fazla ekmeğiniz var mı?"
  4. [zarf] Gereksiz, yersiz bir biçimde
    • "Fazla konuşma yeter."
  5. [zarf] Gereğinden, alışılmıştan çok olarak

KEFAL

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renkte, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)

TAYFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçisi
    • "Kayıkta hem ben hem de tayfam uyandık." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Aynı işi yapan topluluk
    • "Esrarkeş, serseri tayfası hava almak için çıkar, balık tutar, getirir kasabaya, satarlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Zeytin toplayan işçi
  4. Bir adamın yanında bulunan yardakçılar, koşuntu

FASIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bölüm, kısım, devre
    • "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." (Peyami Safa)
  2. Dönem, devre
    • "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
    • "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak." (Halide Edip Adıvar)
  4. Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
    • "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış." (Atilla İlhan)
  5. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
  6. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü

TUFAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur
  2. Şiddetli yağmur
  3. Çok yoğun veya şiddetli şey
    • "Bu heyecan tufanı içinde hiçbir muayyen şekli göremiyordu." (Ömer Seyfettin)

FATSA
...
MENFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri
    • "Paris'teki menfa hayatında epeyce Frenk alışkanlığı edinmiş." (Atilla İlhan)

FASON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
  2. Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan mal, fason mal

FALEZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yalı yar

FALSO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir parça çalınır veya söylenirken yapılan nota yanlışlığı
    • "Ahenge falso, kalın erkek sesleri de karıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Yüzde beş yüz kâr beklediği bu işlerin alt tarafı falso çıkınca apışmış kalmıştı." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Artık İstanbul'da her şey gevşemiş, falso vermişti." (Ömer Seyfettin)
    • "Yeteneksizliğini ortaya koyacak bir falso yapmaktan korkuyordu." (Çetin Altan)
  2. Yanlış davranış
    • "Bu iyi adamın şu kadarcık cehaleti ve falsosunu hoş görmeli." (Aka Gündüz)

HAYFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [ünlem] "Eyvah, yazık, heyhat" anlamlarında kullanılan bir söz

FAYDA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yarar
    • "Bunların faydasından geçtik, zararlarını görmeyelim." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Hekimler epeyce çalıştılar, ilaç verdiler, kan aldılar ise de fayda etmedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Şimdiye kadar bana iki paralık faydan dokundu mu ki her gün alacaklı gibi gırtlağıma sarılıyorsun!" (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bunlar yazı ile anlatılacak, anlatılırsa bir faydası olacak şeyler değil." (Sait Faik Abasıyanık)

FASLI
...
FANUS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Süslü, ayaklı fener
  2. Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerlerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap
  3. Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam
    • "Madenî darbe ortada asılı avizenin fanuslarına çarptı." (Refik Halit Karay)

İRFAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilme, anlama, sezme
    • "Zira onun irfan seviyesi hakkında malumatım pek azdır." (Refik Halit Karay)
  2. Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, varış, varışlılık
  3. Kültür

AFAZİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Söz yitimi

FAZIL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Faziletli, erdemli (kimse)

FANYA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bir balık ağına eklenen iri gözlü ikinci ağ

FALYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Topları ateşlemek için ağızotunun konulduğu delik
  2. Kapıp koyuverme, salıverme
    • "Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

FANTİ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İskambil oyunlarında oğlan, bacak veya vale adlarıyla bilinen kâğıt

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü