İçinde fa olan 5 harfli 67 kelime var. İçerisinde FA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fa olan kelimeler listesine ya da Sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AF, FA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FASKA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı
-
[isim]
Kundak çocuklarının beline, zıbının üzerinden sarılan geniş sargı
- İNFAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yürütüm
-
Birine sözünü geçirme
-
[isim]
Yürütüm
- İFADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatım
- "Güzel bir ifade."
- "Bu, ona yani bu acemilikle âleme rezil olursun manasını ifade ediyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Komiser Efendi, masanın başına oturup ifadesini almaya başladığı zaman ayağa kalktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Deyiş, söyleyiş
- "Not ettiklerimi bir ağzın ifadesi şekline sokarak size okutacağım." (Sermet Muhtar Alus)
- "Dostluk benim için çok şey ifade eder."
-
Bir duyguyu yüz aracılığıyla anlatan belirtilerin bütünü
- "Sakalı yeni çıkmış yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Tanık ve sanıkların olay hakkında yargı organlarına yaptıkları sözlü açıklama
- "Onun ifadesini henüz dosyada görmedim." (Atilla İlhan)
-
Dışa vurum
-
[isim]
Anlatım
- İNFAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama
-
[isim]
Nafaka verip bir kimsenin geçimini sağlama
- ETFAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çocuklar
-
[isim]
Çocuklar
- VEFAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüm
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Ölüm
- FATSA
- ...
- FAKİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Fıkıh bilgini
-
[isim]
Fıkıh bilgini
- FALAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
-
[isim]
Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
- "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
- "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- FARİĞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vazgeçmiş, çekilmiş
-
Sıkıntısız, rahat
-
Bir mülkün kullanma hakkını başkasına bırakan
-
[sıfat]
Vazgeçmiş, çekilmiş
- KİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
- ŞAFAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
- "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Şafak sökerken evden çıkıyor, akşam karanlığında dönüyordu." (Reşat Enis)
-
Askerler arasında terhis için kalan gün sayısından önce söylenen bir söz
- "Şafak otuz altı."
- "Kapıyı kapatınca bende şafak attı." (Burhan Felek)
-
[isim]
Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık
- SAYFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
- "Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gazete, dergi vb. yayınlarda özel bir alan için ayrılmış bölüm
- "Sanat sayfası."
-
Konu
-
[isim]
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
- İRFAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilme, anlama, sezme
- "Zira onun irfan seviyesi hakkında malumatım pek azdır." (Refik Halit Karay)
-
Gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, varış, varışlılık
-
Kültür
-
[isim]
Bilme, anlama, sezme
- TURFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Az bulunur, eski, nadir
- "Turfa oldu artık eski felsefe." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Değersiz, değeri düşük
- "Şehirli dediği bu turfa kalabalığı küçümsediğini her hâliyle belli ederdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Az bulunur, eski, nadir
- AFAZİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Söz yitimi
-
[isim]
Söz yitimi
- FAHİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
-
Ahlaka ve törelere uygun olmayan
-
[sıfat]
Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla
- REFAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- "Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
- AFAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma)
- "Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık." (Ahmet Rasim)
-
Nesnel
- "Bir anda bütün hislerini kaybederek afaki düşündü." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma)
- MENFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri
- "Paris'teki menfa hayatında epeyce Frenk alışkanlığı edinmiş." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri