İçinde fa olan 4 harfli 34 kelime var. İçerisinde FA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fa olan kelimeler listesine ya da Sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ufuklar
    • "Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var." (Mehmet Akif Ersoy)

AFAL

  1. [sıfat] Şaşkın, dağınık, ne yapacağını bilmez
    • "Bir top ağzından henüz fırlamış gibi afal ve dağınıktı." (Falih Rıfkı Atay)

FAKR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yoksulluk, fukaralık

KOFA

  1. [isim] Hasır otu

SOFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, hol
    • "Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış." (Halide Edip Adıvar)

DEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kez, kere
    • "İlk defa bu fikir, bir fikir olmaktan çıktı." (Yahya Kemal Beyatlı)

FAİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eden, yapan, işleyen
    • "Vilayetin bir yerinde faili yakalanamayan bir irtica vakası çıkar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [isim] Özne
  3. [isim] Hukuki sonuç doğuracak bir suç işleyen kimse

FAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
  2. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli

FAAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif
    • "Medeni milletlerarasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Çalışır durumda olan
  3. Etkin

SEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma
    • "Her şahsa kendi ismiyle sefa geldin derdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Şöyle bir iki parça, sağlam nevinden irat ve akar edinip efendi efendi yan gel, sefana bak." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Uzun yıllar cefasını çektiği Yokuş'un sefasını sürecekti artık." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Eğlence, zevk, neşe
    • "Beni tam manasıyla mesut eden de asıl bu çeşit tatil sefalarıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

CEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük sıkıntı, üzgü, eziyet, zulüm
    • "Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi?" (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar." (Peyami Safa)

FARE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıçangillerden, küçük vücutlu, kemirgen, memeli hayvan (Mus)
    • "Tarla faresi. Fındık faresi."

FAVA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytinyağlı yemek

SAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bakınız sefa

FAUL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Karşılaşmalarda rakip oyuncuya yapılan kural dışı hareket

YAFA

  1. [isim] Kalın kabuklu, çekirdekli bir tür portakal

FARK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans
    • "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Boğaz'ın sisle kaplı olduğunu ancak ön güvertede bir yer bulup oturunca fark etmişti." (Atilla İlhan)
    • "Siz erkekler ekseriya nikâhlı kadınla nikâhsız kadınlarınız arasında bir fark gözetirsiniz." (Hüseyin Cahit Yalçın)
    • "Dünya nimetlerinin bir bir farkına varmaya başlarız." (Haldun Taner)
  2. Ayrım
    • "Öç almanın fırsatını yakalamış gibi konuştuğunu fark etti." (Tarık Buğra)
  3. Çıkarma işleminin sonucu

FANİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti

FAİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Üstün, yüksek

FARS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Güldürü

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü