İçinde fa olan 4 harfli 34 kelime var. İçerisinde FA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında fa olan kelimeler listesine ya da Sonu fa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A F Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AF, FA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FAİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Üstün, yüksek

URFA
...
CEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyük sıkıntı, üzgü, eziyet, zulüm
    • "Esirlikte ve cefada, millet ruhunu tavlandıran bir sır olduğuna o akşam inandım." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi?" (Osman Cemal Kaygılı)
    • "Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar." (Peyami Safa)

ŞUFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ön alım

FARZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Müslümanlıkta, özür olmadıkça yapılması zorunlu, yapılmaması günah sayılan ibadet
    • "Peki, farz edelim ki esas itibarıyla arzunu kabul ettim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bunun üzerine, işe bir son vermek farz oldu."
    • "Vapurun kahvecisi Kefalonyalı denilen ve kötü bir insan farz olunan biriydi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Yapmak zorunda kalınan şey, boyun borcu

FAAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif
    • "Medeni milletlerarasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Çalışır durumda olan
  3. Etkin

AFAL

  1. [sıfat] Şaşkın, dağınık, ne yapacağını bilmez
    • "Bir top ağzından henüz fırlamış gibi afal ve dağınıktı." (Falih Rıfkı Atay)

FAKR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yoksulluk, fukaralık

FAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema
  2. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli

FANİ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti

AFAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ufuklar
    • "Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var." (Mehmet Akif Ersoy)

ŞİFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma
    • "Hastalara türlü maceralarla şifa vermesini ben bilirim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Aksırık öksürük derken kızcağız şifayı kapmış." (Atilla İlhan)

KAFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan başı, ser
    • "İpini koparmış aylakla, çiçeği burnunda asistan, dejenere mirasyedi ile ağır işçi, burada dirsek dirseğe kafa cilalardı." (Haldun Taner)
    • "Benimle kafa çekmenin onlar için pek keyifli olduğunu sanmıyorum." (Erhan Bener)
    • "Ona birisi kafayı çekmekte olduğunu söyleseydi, kılı bile kıpırdamazdı." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ne gücünü aşan meseleler için çene yormaya, kafa eskitmeye niyeti vardı ne de kendi başarısızlıkları için suçlu aramaya..." (Tarık Buğra)
  2. Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
    • "Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman..." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Saz, söz başlasın, içki ile kafalar iyice dumanlansın, cümbüş tam kıvamını bulsun." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Ahmet de bize varır varmaz kafayı yere vurdu." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
  4. Mekanik bir bütünün parçası
    • "Distribütör kafası."
  5. Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek
    • "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
    • "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı." (Yusuf Ziya Ortaç)

KOFA

  1. [isim] Hasır otu

FAUL

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Karşılaşmalarda rakip oyuncuya yapılan kural dışı hareket

SOFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Evlerde oda kapılarının açıldığı genişçe yer, hol
    • "Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış." (Halide Edip Adıvar)

ALFA

Kelime Kökeni : Yunanca

  1. [isim] Yunan alfabesinin birinci harfi

FAİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eden, yapan, işleyen
    • "Vilayetin bir yerinde faili yakalanamayan bir irtica vakası çıkar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [isim] Özne
  3. [isim] Hukuki sonuç doğuracak bir suç işleyen kimse

DEFA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kez, kere
    • "İlk defa bu fikir, bir fikir olmaktan çıktı." (Yahya Kemal Beyatlı)

FAÇA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] İskambil destesinin en altındaki kâğıt
  2. Yüz, çehre, surat
  3. Giysi
  4. Yüklü geminin bordasındaki su düzeyi ile boş geminin bordasındaki su düzeyi arasında kalan bölüm

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü