İçinde olan 6 harfli 32 kelime var. İçerisinde EĞ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eğ olan kelimeler listesine ya da Sonu eğ ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YEĞLİK

  1. [isim] Bir şeyin, başkalarından üstün sayılması, rüçhan

EĞİNME

  1. [isim] Eğinmek durumu

DEĞİNİ

  1. [isim] Değinme
    • "Okura tamamıyla yanlış izlenimler verebilecek bir iki değini hatırlıyorum." (Selim İleri)

İVEĞEN

  1. [sıfat] Aceleci
    • "Ben, dedim, iveğen değilim, düşünmekten de korkmam." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çabuk ilerleyen, akut
    • "İveğen hastalık."

KÖSEĞİ

  1. [isim] Ateş karıştırmaya yarayan odun veya demir
  2. Ucu yanık odun, eğsi

ÇEĞMEL

  1. [sıfat] Yay veya çengel biçiminde bükülmüş olan

EĞİLİŞ

  1. [isim] Eğilme işi veya biçimi
    • "Soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)

EĞİMLİ

  1. [sıfat] Eğimi olan
  2. Bir şeyi yapmaya içten yönelmiş, meyyal

EĞLEME

  1. [isim] Eğlemek işi

EĞİNTİ

  1. [isim] Eğelenen bir şeyden dökülen ince toz
    • "Demir eğintisi."

EĞRETİ

  1. [sıfat] Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat
    • "O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu." (Atilla İlhan)
  2. Takma
    • "Eğreti diş. Eğreti bacak."
  3. Belli belirsiz
  4. Uyumsuz, yakışmamış
  5. [zarf] İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde
    • "Ayakları karada ama eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde." (Zeyyat Selimoğlu)
  6. [zarf] Üstünkörü, ciddiye almadan
    • "Her işi eğreti yapar oldun, her işi ucundan tutar oldun." (Samiha Ayverdi)

BİLEĞİ

  1. [isim] Kesici araçları bilemek için kullanılan alet

EĞİTME

  1. [isim] Eğitmek işi, terbiye etme

DEĞMEK

  1. [-e] Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
    • "Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Ulaşmak, erişmek
    • "Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince..."
  3. İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek
    • "Kurşun hedefe değdi."

EREĞLİ
...
TEĞMEN

  1. [isim] Orduda rütbesi asteğmenle üsteğmen arasında olan, takım komutanlığı yapan subay, mülazım

DEĞGİN

  1. [sıfat] İlişkin, üstüne ait, dair, müteallik

DEĞNEK

  1. [isim] Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak
    • "Testiyi bir eline, değneğini ötekine alır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Değnekle atılan dayak

EĞİTİŞ
...
GEĞREK

  1. [isim] Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri
    • "Kendi aralarında, bir hiç yüzünden, kıkır da kıkır gülerler. Gülmekten de geğrekleri ağrır." (Salâh Birsel)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü