İçinde ez olan 9 harfli 105 kelime var. İçerisinde EZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ez olan kelimeler listesine ya da Sonu ez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖRMEZLİK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Görmemiş gibi davranma
                    
                    
- "Dayı Remzi, Salih'e kırpılan gözü görmezlikten geldi." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Görmemiş gibi davranma
                    
                    
 - ÖZEZERLİK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Fiziksel acı veya aşağılatıcı davranışlarla doyuma ulaşma biçiminde beliren cinsel sapkınlık, mazoşizm
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Fiziksel acı veya aşağılatıcı davranışlarla doyuma ulaşma biçiminde beliren cinsel sapkınlık, mazoşizm
                    
                    
 - ANALJEZİK
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                    
                        Ağrı kesici
                    
                    
 
 - 
                    
                        Ağrı kesici
                    
                    
 - EZEBİLMEK
 - ...
 - REZERVUAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Fransızca
- 
                        [isim]
                    
                        Tuvaletlerde kullanılmaya yarayan su deposu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tuvaletlerde kullanılmaya yarayan su deposu
                    
                    
 - GEZDİRMEK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
                    
                    
- "Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi." (Osman Cemal Kaygılı)
 
 - 
                    
                        Tanıtmak amacıyla dolaştırmak
                    
                    
- "Konuklara Ankara'yı gezdirdi."
 
 - 
                        [-e]
                    
                        Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek
                    
                    
- "Salataya yağ gezdirmek."
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Sürterek, değdirerek hareket ettirmek
                    
                    
- "Elini iki üç kere ıslak yüzünün üstünde gezdirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak
                    
                    
 - 
                        [-i]
                    
                        Herhangi bir biçimde giydirmek
                    
                    
- "Beni eski kıyafetle gezdiriyor." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
 
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak
                    
                    
 - MEZECİLİK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Meze yapıp satma işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Meze yapıp satma işi
                    
                    
 - FERAHFEZA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Klasik Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Klasik Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri
                    
                    
 - BEZİRLEME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bezirlemek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bezirlemek işi
                    
                    
 - GEZİCİLİK
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Gezici olma durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Gezici olma durumu
                    
                    
 - PREZİDYUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Latince
- 
                        [isim]
                    
                        Bütün yetkilerini eski S.S.C.B. anayasasına özgü bir tarzda kullanan örgüt
                    
                    
 - 
                    
                        Başkanlık divanı, konseyi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bütün yetkilerini eski S.S.C.B. anayasasına özgü bir tarzda kullanan örgüt
                    
                    
 - EZBERLEME
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Ezberlemek işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ezberlemek işi
                    
                    
 - BEZDİRİCİ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Usanç veren kimse veya şey
                    
                    
- "İşsiz kalıp, ölü saatlerle zaman eğlemenin ne kadar bezdirici, maneviyat kırıcı olduğunu bilirsiniz." (Refik Halit Karay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Usanç veren kimse veya şey
                    
                    
 - CEZALANMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Cezalanmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Cezalanmak işi
                    
                    
 - SEZDİRMEK
 - 
    
- 
                        [-i]
                    
                        Sezmesine yol açmak, belli etmek, hissettirmek
                    
                    
- "Doktorlar ona bir şey sezdirmediler. O da çektiği acılardan, karısına, kızına hiçbir şey belli etmedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
 
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Sezmesine yol açmak, belli etmek, hissettirmek
                    
                    
 - MEZHEPSEL
 - ...
 - CEZBETMEK
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [-i]
                    
                        Kendine çekmek, bağlamak, etkilemek
                    
                    
- "Uzun boyu ve endamındaki zarafeti ile beni cezbetti." (Hüseyin Cahit Yalçın)
 
 
 - 
                        [-i]
                    
                        Kendine çekmek, bağlamak, etkilemek
                    
                    
 - TEYZEZADE
 - 
    
Kelime Kökeni : Türkçe
- 
                        [isim]
                    
                        Teyzenin çocuğu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Teyzenin çocuğu
                    
                    
 - EZİYETSİZ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Eziyet çekmeden yapılan, sıkıntısız, üzgüsüz
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Eziyet çekmeden yapılan, sıkıntısız, üzgüsüz
                    
                    
 - UYURGEZER
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Uykusu sırasında konuşan, yürüyen (kimse), sairfilmenam
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Uykusu sırasında konuşan, yürüyen (kimse), sairfilmenam