İçinde ez olan 7 harfli 121 kelime var. İçerisinde EZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ez olan kelimeler listesine ya da Sonu ez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MEZBAHA
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kesimevi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kesimevi
                    
                    
 - BEZDİRİ
 - ...
 - GEZİNTİ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
                    
                    
- "O civarın bütün ahalisi oralara yayılarak akşamları gezinti yapmaktadırlar." (Ahmet Rasim)
 
 - 
                    
                        Kale duvarlarının iç tarafında kuleleri birbirine bağlayan dar yol
                    
                    
 - 
                    
                        Bir çalgıyla belli bir parça çalmaksızın ezgiler çıkarma işi
                    
                    
 - 
                    
                        Evlerde oda kapılarının açıldığı aralık, koridor
                    
                    
 - 
                    
                        Sofa, balkon
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh
                    
                    
 - SEZGİLİ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Sezgi ile edinilen, sezgiye dayanan
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Sezgi ile edinilen, sezgiye dayanan
                    
                    
 - MEZİTLİ
 - ...
 - CEZBELİ
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Cezbesi olan
                    
                    
- "Dünyanın bir ucundan cezbeli, keramet ve sır sahibi bir derviş çıkageliyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Cezbesi olan
                    
                    
 - MÜEZZİN
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi
                    
                    
 - TEZKİRE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Divan şairlerinin hayatını ve şiirlerini genellikle subjektif bir bakış açısıyla değerlendiren eser
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Divan şairlerinin hayatını ve şiirlerini genellikle subjektif bir bakış açısıyla değerlendiren eser
                    
                    
 - MÜVEZZİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Dağıtıcı
                    
                    
- "Posta müvezzisi."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Dağıtıcı
                    
                    
 - TEZKERE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Pusula
                    
                    
- "Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                    
                        Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt
                    
                    
- "Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi." (Yahya Kemal Beyatlı)
 
 - 
                    
                        Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Pusula
                    
                    
 - NEZARET
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bakma, gözetme, gözetim
                    
                    
- "Sevincimi belli etmemek için tekerleklerin çıkarılmasına hâlâ nezaret ediyorum." (Aka Gündüz)
 
 - 
                    
                        Gözaltı
                    
                    
 - 
                    
                        Nezarethane
                    
                    
- "Zaptiye nezaretinde temiz bir dayaktan sonra hepimizi bir yere sürdüler." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                    
                        Bakanlık
                    
                    
 - 
                    
                        Görü
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bakma, gözetme, gözetim
                    
                    
 - CEZAYİR
 - ...
 - CERBEZE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Güzel konuşma
                    
                    
- "Aldıracak bir şey olmadığını cerbezesiyle tekrar etti." (Yahya Kemal Beyatlı)
 
 - 
                    
                        Beceriklilik, girginlik
                    
                    
 - 
                    
                        Kurnazlık, hilekârlık
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Güzel konuşma
                    
                    
 - MUAHEZE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kınama, paylama, ayıplama
                    
                    
 - 
                    
                        Eleştiri
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kınama, paylama, ayıplama
                    
                    
 - MEZBELE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Çöplük
                    
                    
- "Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Aşağılık ve kötü durum
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Çöplük
                    
                    
 - LALEZAR
 - 
    
Kelime Kökeni : Farsça
- 
                        [isim]
                    
                        Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
                    
                    
 - NEZAKET
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
                    
                    
- "Ben bu kıza bir türlü nezaket öğretemedim." (Memduh Şevket Esendal)
 - "Galiba beni tanımış olacak, ondan sonra biraz fazla nezaket göstermek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
 
 - 
                    
                        Bir iş veya durum için önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
                    
                    
 - BEZİKÇİ
 - ...
 - SEZDİRİ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sezdirmek işi
                    
                    
- "İkiyüzlü bir tutum içinde olduğu, yine çok ince ama acımasız sezdirilerle belirtilir." (Selim İleri)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sezdirmek işi
                    
                    
 - BEZİMSİ
 - ...