İçinde ez olan 6 harfli 69 kelime var. İçerisinde EZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ez olan kelimeler listesine ya da Sonu ez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DREZİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Demir yollarında yol kontrol ve bakımı için kullanılan küçük araba
-
[isim]
Demir yollarında yol kontrol ve bakımı için kullanılan küçük araba
- SEZYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 55, atom ağırlığı 133, yoğunluğu 1,90 olan, 28 °C'de eriyen ve doğada ender rastlanan bir element (simgesi Cs)
-
[isim]
Atom numarası 55, atom ağırlığı 133, yoğunluğu 1,90 olan, 28 °C'de eriyen ve doğada ender rastlanan bir element (simgesi Cs)
- PROTEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapma organ veya parça
- "Diş protezi."
-
[sıfat]
Bu amaçla yapılıp kullanılan (organ)
-
Ön ses türemesi
-
[isim]
Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapma organ veya parça
- ÖNSEZİ
-
-
[isim]
Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma, hissikablelvuku, basiret, altıncı duyu veya his
- "Bir önsezi benliğini derinden derine yokluyor kuruntusuna kapılmıştı." (Tarık Buğra)
-
Temellendirilmeyen duygu, verilmemiş olanın, bilinmeyenin, özellikle gelecekle ilgili olanın önceden duyulması
-
[isim]
Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma, hissikablelvuku, basiret, altıncı duyu veya his
- EZBERE
-
-
[zarf]
Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak
- "Siz piyesi âdeta ezbere biliyorsunuz." (Peyami Safa)
- "Buraların altını ezbere bilirim, ezbere." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aslını, gerçeğini anlamadan, bilmeden, düşünmeden, incelemeden
- "Sen bunu ezbere söylüyorsun."
-
[zarf]
Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak
- GÜVEZİ
- ...
- BEZGİN
-
-
[sıfat]
Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş
- "Mecalsiz, bezgin bir hâlde yatağa girdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş
- EZKAZA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Kazara
- "Ezkaza hastalandı mı bir Allahın kulu çıkıp hatırını sormaz." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Kazara
- GÖRMEZ
-
-
[sıfat]
Görme engelli
-
[sıfat]
Görme engelli
- LEZZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağız yoluyla alınan tat
- "Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Uysal hayatımız daima gönlümün de aklımın da en lezzet aldığı meşgalesi." (Refik Halit Karay)
-
Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz
- "Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Ağız yoluyla alınan tat
- FREZYA
-
-
[isim]
Süsengiller familyasından yirmi kadar süs bitkisi türünü içeren cins (Freesia)
-
[isim]
Süsengiller familyasından yirmi kadar süs bitkisi türünü içeren cins (Freesia)
- BEZZAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kumaş alıp satan kimse, manifaturacı
-
[isim]
Kumaş alıp satan kimse, manifaturacı
- TEZYİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme
- "Muhayyel bir ati namına geçmişte millî ve güzel ne varsa hepsinin tahrip ve tezyif edildiğini gördük." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Alay etme, eğlenme
-
[isim]
Bir şeyi değersiz, adi, bayağı, aşağılık göstermeye çalışma, küçültmek isteme
- ELEZER
-
-
[sıfat]
Sadist
-
[sıfat]
Sadist
- KÖRFEZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- "Körfezin karşı kıyısında bir kömürcü kayığı demirlemişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Kuytu, işlek olmayan
- "Orası pek körfez bir yer."
-
[isim]
Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- TEZVİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yalan söyleme
-
Ara bozma ve özellikle kötülük amacıyla yapılan kovculuk
-
[isim]
Yalan söyleme
- GEZİCİ
-
-
[sıfat]
Gezgin
- "Gezici esnaf."
-
Halka yardım amacıyla hizmet götüren
-
[sıfat]
Gezgin
- MEZHEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri
- "Anasının hatırasına bu derin hürmet, ömrünün sonlarına doğru, babamda âdeta bir mezhep hâlini almıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Anlayış, görüş
-
Öğreti
-
[isim]
Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri
- GEVEZE
-
-
[sıfat]
Çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı
- "Öyle geveze ki ben sormadan anlatmaya başladı." (Haldun Taner)
-
Sır saklamayan, boşboğaz
- "Haydi çocuklar ... şu gevezenin yalanını ortaya vurmak için çıkalım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı
- KEZZAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Nitrik asit
- "O gece, elimde mektebin kâğıdı, aramadığım ne kibrit suyu kaldı ne kezzap." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitrik asit