İçinde ez olan 5 harfli 74 kelime var. İçerisinde EZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ez olan kelimeler listesine ya da Sonu ez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEZEK
-
-
[isim]
Süs, ziynet
-
Bir eseri süslemeye yarayan motiflerin her biri
-
[isim]
Süs, ziynet
- PÜNEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Raptiye
-
[isim]
Raptiye
- NEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Adak
- "Yerden bir avuç saman aldı, ellerinin arasında bir nezri yerine getirir gibi ovuşturup havaya üfledi." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Adak
- LEZİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tadı güzel, lezzetli
-
Hoş, güzel, zevkli, latif
- "Bunun öte tarafında hayalî, leziz bir âlem mevcuttur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Tadı güzel, lezzetli
- VEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa unvanını taşıyan kimse
-
Satrançta, her yöne gidebilen, önemce ikinci sırada gelen taş, ferz
- "Çok güzel. Şimdi ben veziri iki tane ilerletiyorum. Ne yaparsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa unvanını taşıyan kimse
- CEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kök
-
Alçalma, medar karşıtı
-
[isim]
Kök
- MEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- "Nesi var nesi yoksa toplar, buraya getirir, mezada koyardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Açık artırma ile satış yapılan yer
- "Bu masayı mezattan aldım."
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- MEZON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Elektrondan ağır, protondan hafif bir atom cisimciği
-
[isim]
Elektrondan ağır, protondan hafif bir atom cisimciği
- GAREZ
- ...
- MEZRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek
-
Kırsalda birkaç evden oluşan en küçük yerleşim birimi
-
[isim]
Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek
- BEZİŞ
-
-
[isim]
Bezme işi veya biçimi
-
[isim]
Bezme işi veya biçimi
- CİBEZ
- ...
- EZELİ
- ...
- BEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Keten tohumu
-
Bezir yağı
-
[isim]
Keten tohumu
- MEZÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mezura
-
Ölçü
- "Kunduraları galiba ayağını sıktığı için mezürü bozuyor, aktrisi kızdırıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Mezura
- ÇÖMEZ
-
-
[isim]
Medreselerde müderrisin hizmetine bakan ve ondan ders alan öğrenci
- "Bu çömez deminden beri nerede idi?" (Halit Fahri Ozansoy)
-
Birinin kendi işini öğreterek yetiştirmeye başladığı kimse
-
[isim]
Medreselerde müderrisin hizmetine bakan ve ondan ders alan öğrenci
- MEZUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir okulu bitirerek diploma almış (kimse)
- "Olsa olsa sanat enstitüsü mezunudur." (Haldun Taner)
-
İzin almış, izinli
- "Vedia'dan öğrendim, seyahate çıkacakmışsınız, mezunmuşsunuz." (Peyami Safa)
-
Bir iş için yetki verilmiş, yetkili
- "Bunu yapmaya mezun değilim."
-
[sıfat]
Bir okulu bitirerek diploma almış (kimse)
- EZMEK
-
-
[-i]
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- "Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." (Enis Behiç Koryürek)
- "Bütün ecnebi kelimeleri ezip büzüp anlaşılmaz hâle getirip öyle kullanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
- "Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
- "Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek."
-
Üzmek, sıkıntıya sokmak
- "Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir." (Aka Gündüz)
-
Baskı altında tutmak
- "Mahzun yüzünü ağlaya ağlaya öpmek arzusu içimi bir açlık gibi ezdi." (Refik Halit Karay)
-
Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
- "Bu yol hayvanı ezdi."
-
Yenmek, sindirmek
- "Düşmanı ezmek."
-
Harcamak
- "Paraları bir haftada ezerim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- GEZİŞ
-
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
-
[isim]
Gezme işi veya biçimi
- ÖLMEZ
-
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan
- "Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser." (Âşık Veysel)
-
Çok dayanıklı, kolay eskimeyen
-
[sıfat]
Ölümsüz, kalıcı olan