İçinde ez olan 4 harfli 20 kelime var. İçerisinde EZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ez olan kelimeler listesine ya da Sonu ez ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EZİK
-
-
[isim]
Bere, çürük
- "Vücudu eziklerle dolu idi."
-
[sıfat]
Ezilmiş veya yassılmış
-
[sıfat]
Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü
- "Hiç de ezik bulmaz kızını, hep güvenmiştir ona." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Bere, çürük
- ENEZ
-
-
[sıfat]
Hantal, vurdumduymaz
-
[sıfat]
Hantal, vurdumduymaz
- EZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- "Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- SEZA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Uygun, yaraşır, bir şeye değer
- "Hele, Topaç dedikleri o mollanın hâli görülmeye seza." (Sermet Muhtar Alus)
-
[ünlem]
Uygun, yaraşır, bir şeye değer
- KEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Aynı biçimde
- "Süt beyaz, kar keza, pamuk keza."
-
[zarf]
Aynı biçimde
- SEZİ
-
-
[isim]
Sezgi
-
[isim]
Sezgi
- ÜVEZ
-
-
[isim]
Gülgillerden, orta boylu bir ağaç (Pirus sorbus)
-
Bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi
- "Gülse bile gülüşünde ham ayva, muşmula veya üvez yemiş gibi bir burukluk vardır." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Gülgillerden, orta boylu bir ağaç (Pirus sorbus)
- SEZÜ
-
-
[isim]
Mantar meşesi
-
[isim]
Mantar meşesi
- EZME
-
-
[isim]
Ezmek işi
-
Sebze veya yemiş ezilerek yapılan yiyecek
- "Sıkınca içinden vıcık vıcık balık ezmeleri, kaz ciğerleri çıkan tüpler..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi
-
[isim]
Ezmek işi
- GEZİ
-
-
[isim]
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
-
Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk
-
Gezilip hava alınacak yer
-
Gezinti yeri
- "İnönü gezisi. Taksim gezisi."
-
[isim]
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
- CEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
- "Hırsızlıktan üç ay ceza çekti."
- "Hasretten lime lime olmuş zavallı kalbinle oynayanlar cezalarını buldular." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu haylazlığının cezasını çeker." (Peyami Safa)
- "Seni yalana tövbe ettirecek bir cezaya çarptırmalıyım." (Refik Halit Karay)
-
Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım
- "... kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz." (Anayasa)
-
[isim]
Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
- OBEZ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Çok şişman
-
[sıfat]
Çok şişman
- EZGİ
-
-
[isim]
Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi
- "Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı." (Kemal Bilbaşar)
-
Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi
-
Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi
-
Gidiş, yol, tarz, tempo
- "Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez."
-
Üzüntü, sıkıntı
-
[isim]
Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi
- BEZE
-
-
[isim]
Yara veya çıban sebebiyle vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik, gudde
-
[isim]
Yara veya çıban sebebiyle vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik, gudde
- FEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uzay
-
[isim]
Uzay
- BEZM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçki meclisi, dost toplantısı
-
[isim]
İçki meclisi, dost toplantısı
- MEZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçki içilirken yenilen yiyecek
- "Salatayı, peyniri yenilediler. Bu kadar mezenin yenilip bu kadar içkinin içilmesi gene de bir saat sürmedi." (Necati Cumalı)
-
Eğlence, alay
-
[isim]
İçki içilirken yenilen yiyecek
- EZEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
- "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik
- REZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Menteşe
- "Kapının reze tarafına yakın yerinde bir parmak kalınlığında bir çatlak gözüme ilişti." (Peyami Safa)
-
Kapıyı içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen
- "Gece yağan yağmurdan rezeler şişmiş mi şişmiştir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Menteşe
- CEZP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendine çekme
-
Etkileyerek kendine bağlama
-
[isim]
Kendine çekme