İçinde eyi olan 5 harfli 15 kelime var. İçerisinde EYİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eyi olan kelimeler listesine ya da Sonu eyi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E Y İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

İYE

2 Harfli Kelimeler

EY, YE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BEYİN

  1. [isim] Kafatasının üst bölümünde beyin zarı ile örtülü, iki yarım yuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, dimağ
    • "Kızgın güneşin altında bütün gün beynim kaynıyor." (Orhan Kemal)
    • "Akşam eve gelip de heykelin başını boyun yerinden çatlamış ve güzelim mermer başlığı tuzla buz olmuş görünce beynim sıçradı." (Haldun Taner)
    • "Beyni sulanan bu ayyaş, iğrenç mahluku onlara anlatmakta ne fayda olabilirdi." (Mahmut Yesari)
    • "Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü." (Erhan Bener)
  2. Muhakeme, usa vurma
  3. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse
  4. Akıl, anlayış
  5. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse
    • "Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir." (Haldun Taner)

MEYİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Eğiklik, eğim, akıntı
    • "Fazılpaşa Yokuşu'nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kızın sana meyli olduğunu görünce seni kızdan soğutmak için bu planı yaptı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Eğilim, temayül
    • "Her dilbere meyil verme / Ya sevilir ya sevilmez." (Erzurumlu Emrah)
  3. İlgi, gönül verme
    • "Beni görüp yönün öte döndürme / Yine gitmez meylim sendedir sende." (Pir Sultan Abdal)

ZEYİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ek
  2. Bir yazıya ek olarak katılan parça
  3. Bir eseri tamamlamak için sonradan yazılan ek eser

SEYİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gidiş, yürüyüş, ilerleyiş
    • "Hastalığın seyri."
    • "Sanki Rumeli baştan başa bir arena idi ve Avrupa siyaset adamları da birer Roma imparatoru gibi mermerden localarına kurulmuşlar, oradaki olumlu güreşleri seyre dalmışlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Kara taşıtlarının belli bir güzergâhta ilerlemesi
  3. Özellikle gemilerin belli bir rotayı takip ederek yolculuk etmesi
  4. Bir yerden başka bir yere gitmek için yola çıkma
  5. Eğlenmek için bakma, hoşlanarak bakma, temaşa
    • "Tevfik, orta oyununa çıkınca seyrine en sık gidenlerden birisi Selim Paşa'nın karısı oldu." (Halide Edip Adıvar)
  6. Bakıp eğlenecek şey, eğlendirici durum
    • "Bundan âlâ seyri nerde bulacak garipler?" (Tarık Buğra)

EPEYİ

  1. [zarf] Epey

GEYİK

  1. [isim] Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus)
  2. Karısının veya bir kadın yakınının ihanetine uğramış erkek

KEYİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vücut esenliği, sağlık
    • "Keyfiniz nasıl?"
    • "Türkü söylüyorsun, keyif çatıyorsun." (Peyami Safa)
    • "Bize hakaret eden, bize utangaçlık yükleyen bu zincir şarkıları, düşmanın kulağına keyif verecektir." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Gelmeyecekmiş, keyfi bilir!"
  2. Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı
    • "Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Rahat, huzur, afiyet
  4. İstek, heves, zevk
    • "Ağır ağır keyifle başladım kahvemi çekmeğe." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Alkollü içki ve başka uyuşturucu maddeler kullanıldığında insanda görülen durum
  6. Yolsuz ve kural dışı istek
    • "Niye bir memurun keyfine boyun eğiyorsunuz?" (Necati Cumalı)
  7. Esrar

SEYİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı

SEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir topluluğun ileri gelen kişisi
  2. Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse

FEYİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Verimlilik, gürlük, ongunluk, bereket
  2. Artma, çoğalma
  3. İlerleme, kültürel gelişme, olgunluk
    • "Bu hayırlı teşebbüsün doğu vilayetlerimiz gençliğine bahşedeceği feyiz Cumhuriyet hükûmeti için ne mutlu eser olacaktır." (Atatürk)
  4. Manevi haz, mutluluk, iç huzuru

BEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası
    • "Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Ev

ÇEYİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
    • "Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep..." (Tarık Buğra)
    • "Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer." (Mahmut Yesari)

DEYİM

  1. [isim] Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir
    • "Bence ziyan olmuş, eski deyimi ile heder olmuş bir değerdir." (Haldun Taner)

DEYİŞ

  1. [isim] Deme, söyleme işi
    • "Peki deyişleri de akılları yattığı için değil, korkuları ağır bastığı için oldu." (Tarık Buğra)
  2. Söyleme biçimi, anlatım biçimi, üslup
  3. Bir kimsenin bir konuyla ilgili anlattıkları, ifade
  4. Halk şiiri, halk türküsü
    • "Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." (Nurullah ataç)
  5. Semahla birlikte yalnızca bağlama eşliğinde ağır tempoda söylenen bir tür beste

TEYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğrulama, doğruluğunu onaylama
    • "Nitekim biraz evvelki sözleriniz de onu teyit ediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü