İçinde etmek olan 8 harfli 44 kelime var. İçerisinde ETMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında etmek olan kelimeler listesine ya da Sonu etmek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E E K M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

5 Harfli Kelimeler

ETMEK, TEKME, TEMEK

4 Harfli Kelimeler

EKME, EMEK, EMET, ETEK, ETME, KEME, KETE, MEKE, TEKE

3 Harfli Kelimeler

EKE, KEM, KET, MET, TEK, TEM

2 Harfli Kelimeler

EK, EM, ET, KE, ME, TE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÜNLETMEK

  1. [-i] Bağırtmak, çağırtmak
    • "Şehirde olsa ünletirsin: Görene beş kuruş, bulana on kuruş." (Yusuf Ziya Ortaç)

BİLETMEK

  1. [-i] Bileme işini yaptırmak

ELLETMEK

  1. [-i] Elleme işini yaptırmak

TÜKETMEK

  1. [-i] Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak
    • "Titreyen elleri baş ucundaki sürahiye gide gele içindeki suyu tüketmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Güçsüzleştirmek, bezdirmek
  3. Yürüyerek aşmak, bitirmek

DÖŞETMEK

  1. [-i] Döşeme işini yaptırmak
    • "Birkaç ev döşettiğim için mobilya fiyatlarından pek iyi anlarım." (Ömer Seyfettin)

VADETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-e] Bir işi yerine getireceğine söz vermek
    • "Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın, / Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. [nsz] Davranışıyla, tutumuyla bir işi yapacağı duygusunu uyandırmak, umut vermek
    • "Doktor Hikmet, kendisine pek ciddi bir zevk vadetmiyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

MENETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Yasak etmek, yasaklamak, engel olmak
    • "Bildiğim bir şey varsa o da patronun odanızdan dışarıya çıkmayı size menettiğidir." (Sait Faik Abasıyanık)

AKDETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Yapmak
    • "Hükûmet tarafından Belgrat'a dostluk muahedesini akdetmek için gönderilmiştim." (Yahya Kemal Beyatlı)

KATETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Kesmek, bölmek
  2. Bir yeri aşarak geçmek, yol olmak
    • "Yolumuz bir dereyi katedecekti." (Aka Gündüz)

AHDETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-e] Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
    • "Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim." (Refik Halit Karay)
  2. Yemin etmek
    • "Bu ailenin işini mukaddes bir vazife gibi yapmaya içimden ahdettim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ATFETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-e] Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek
  2. Yöneltmek, çevirmek
    • "Hancı yüzüme, bir şey anlamamış gibi garip bir nazar atfetti." (Ömer Seyfettin)

ÜFLETMEK
...
YÖNETMEK

  1. [-i] Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek
  2. Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek
  3. Program ve oyunların yapımını, gerçekleşmesini sağlamak
    • "Filmi yönetmek."

AFFETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Bağışlamak
    • "Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." (Refik Halit Karay)
    • "Yakın tarihe ait tefrikaların ezelî okuyucusu Başefendi, affetmişsin sen onu, dedi." (Haldun Taner)
  2. Hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek
    • "Beni affedin, gelemeyeceğim."
    • "Affedersiniz, size bir şey sormak istiyorum."
  3. [-den] Görev veya işten çıkarmak

CEMETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Toplamak, bir araya getirmek

DİRETMEK

  1. [nsz] Direnmek, ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek
    • "Annesi ile ablası adamın kaçırılacak bir kısmet olmadığını öne sürerek evlenmesi için diretiyorlardı." (Necati Cumalı)

ESNETMEK

  1. [-i] Esnemesine sebep olmak

ÖZLETMEK

  1. [-i] Özlemesine yol açmak

AHZETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-i] Almak, kabul etmek

AKSETMEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [-den] Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek
    • "Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. [-e] Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak
    • "Bulunduğumuz yeri sarayın tek parça, geniş camlarından akseden avize ışıkları aydınlatıyordu." (Refik Halit Karay)
  3. Evirmek, tersine çevirmek
  4. [-e] Ulaşmak, yayılmak, duyulmak
    • "Olay basına aksetti."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü