İçinde eti olan 8 harfli 55 kelime var. İçerisinde ETİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eti olan kelimeler listesine ya da Sonu eti ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E T İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

ETİ

2 Harfli Kelimeler

ET, İT, TE, Tİ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YETİŞKİN

  1. [sıfat] Yetişmiş, olgunlaşmış
  2. Evlenme çağına gelmiş (kız)
    • "Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu." (Necati Cumalı)
  3. Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)
  4. Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan
  5. [isim] Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç

TERLETİŞ
...
GETİRMEK

  1. Gelmesini sağlamak
    • "Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [-de] Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak
  3. [-i] Erişmek veya eriştiğini sanmak
    • "Baharı getirdik."
  4. [nsz] İleri sürmek
    • "Örnek getirmek."
  5. [nsz] Sebep olmak, ortaya çıkarmak
    • "Bu rüzgâr kar getirir."
  6. [-i] İletmek, bildirmek
    • "Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." (Orhan Seyfi Orhon)
  7. [nsz] Sağlamak
    • "Haftada bir cuma günleri işleyen küçük bir kahve ayda ne kadar gelir getirirse." (Ömer Seyfettin)
  8. Bir makama atamak veya seçmek
  9. [yardımcı fiil] Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
    • "Ateh getirmek. Nedamet getirmek."

TÜKETİCİ

  1. [isim] Mal ve hizmetlerden yararlanan, satın alıp kullanan, tüketen kimse, yoğaltıcı, müstehlik, üretici karşıtı
    • "Devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır." (Anayasa)
  2. [sıfat] Bitiren, mahveden

İLETİLİŞ

  1. [isim] İletilme işi veya biçimi

ÖĞRETİCİ

  1. [sıfat] Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik
    • "Öğretici film."

GEVŞETİŞ
...
SOSYETİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Sosyete ile ilgili
  2. Yüksek sınıfın yaşama biçimine özenen, asortik

YÖNETİCİ

  1. [isim] Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi, idareci, menajer
    • "Yönetici ya bir kral, padişah, sultan veya seçimle gelen parlamentodur." (Celâl Bayar)
  2. Bir spor dalında takımların hazırlanması, oyuncunun bakımı, çalışma yerinin sağlanması, yapılacak karşılaşmaların planlanması vb. işlerle ilgilenen kimse

ETİKETLİ

  1. [sıfat] Etiketi olan
  2. Protokole uygun (davranış)

YETİRMEK

  1. [-i] Bitirmek, tamamlamak
  2. Besleyip büyütmek, yetiştirmek
  3. Yetiştirmek, idare etmek
    • "Parayı yetirmek."

ESTETİZM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Estetikçilik

ATLETİZM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Beden gücünü, çevikliği, yetenekleri geliştirmeye yarayan koşu, atlama, ağırlık kaldırma, atma vb. tek başına yapılan bireysel sporların genel adı

MANYETİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Mıknatısla ilgili, kendinde mıknatıs özellikleri bulunan
  2. [isim] Yüzeyine manyetik kayıt yoluyla bilginin depolanabildiği mıknatıslanabilir kaplaması olan plak şekilli tabaka

KÖRLETİŞ

  1. [isim] Körletme işi veya biçimi

TİTRETİŞ

  1. [isim] Titretme işi veya biçimi

YETİŞMEK

  1. [-e] Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak
    • "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." (Ömer Seyfettin)
  2. Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak
    • "Bu giysi yarına yetişmeli."
  3. Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak
    • "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak
    • "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  5. Değmek, uzanıp dokunabilmek
    • "Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez."
  6. Vakit bulmak, yapabilmek
    • "Ben bu kadar işe yetişemem."
  7. [nsz] Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek
    • "Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir."
  8. Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak
    • "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." (Peyami Safa)
  9. [nsz] Üremek, büyümek, olmak
    • "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
  10. [-de] Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek
    • "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." (Yusuf Ziya Ortaç)
  11. İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek
  12. Yardım etmek, yardımına koşmak
    • "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." (Refik Halit Karay)

METİNLİK
...
YETİNMEK

  1. [-le] Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
    • "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." (Atilla İlhan)

YETİMLİK

  1. [isim] Yetim olma durumu, babasızlık

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü