İçinde et olan 6 harfli 238 kelime var. İçerisinde ET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında et olan kelimeler listesine ya da Sonu et ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşmanlık
-
[isim]
Düşmanlık
- HİRFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık vb. küçük el sanatları
-
[isim]
Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık vb. küçük el sanatları
- OPERET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri
- "Onun çalıp söylediği bir operet parçasını tekrarlıyordum." (Refik Halit Karay)
-
Bu eseri oynayan oyunculardan oluşan kuruluş
- "Bizim, operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri
- İBADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma
- "Babamla gittiğim bayram namazlarından başka ibadet bilmezdim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma
- ETAJER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Raflı, kapaksız ve taşınabilir dolap
- "Nuran, etajerin orta rafından büyük bir kartpostal albümü aldı." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Raflı, kapaksız ve taşınabilir dolap
- MÜDDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Süre
- "Odada yalnız kalınca iki eski arkadaş bir müddet daha ağlaştılar." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Süre
- HASRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özlem
- "Vatan ve kardeş hasretini birbirimizde gideriyoruz." (Haldun Taner)
- "Ada'ya gelince İstanbul'u özler ve oraya gidince Ada'ya hasret çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Sonra ver elini ana baba ocağı. Hem hasret giderecektim hem de ruhumla dinlenecektim." (Cahit Uçuk)
- "Ben dört sene onun hasretini çektim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Özlem
- TÖHMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama
-
[isim]
Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama
- MÜHLET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, vade, mehil
- "Hatta merkez kumandanı kendisine üç gün mühlet vermiş, hemen yola çıkması için diretmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, vade, mehil
- RÜŞVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar
- "Bu zat rüşvetin, hediyenin korkunç bir düşmanıymış!" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar
- ŞİDDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
-
Hız
- "Rüzgârın şiddeti."
-
Karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma
-
Duygu veya davranışta aşırılık
- "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
- UFUNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pis koku
- "Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İrin, cerahat
-
[isim]
Pis koku
- BUKLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bükülmüş iplik
-
[sıfat]
Bu iplikten dokunmuş (giyecek)
-
[isim]
Bükülmüş iplik
- DUETTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası
-
[isim]
Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası
- HAŞMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görkem
-
[isim]
Görkem
- MAİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
-
[isim]
Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
- CETVEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plastikten, madenden yapılmış araç, çizgilik
-
Liste, çizelge
- "O, masanın üzerinden kaptığı cetvele üç tane sıfırı yapıştırmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plastikten, madenden yapılmış araç, çizgilik
- ETRİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dikme kiriş bağlantılarında direnci sağlayan sargı
-
[isim]
Dikme kiriş bağlantılarında direnci sağlayan sargı
- RİAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme
- "Hakka riayet etmezsek sonra işimiz ters gider." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Uyma, boyun eğme
- "Edep ve erkâna riayet lazım." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme
- CENNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- "Kitap cenneti."
-
[sıfat]
Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt