İçinde esa olan 7 harfli 20 kelime var. İçerisinde ESA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında esa olan kelimeler listesine ya da Sonu esa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AS, ES, SE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

FESATÇI

  1. [isim] Arabozan
    • "Fesatçı ve fırsatçı olduğu kadar korkak bir adamdı." (Falih Rıfkı Atay)

CESARET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven
    • "Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı." (Haldun Taner)
    • "Bana bir şey söylemeye cesaret ettiğini gördünüz mü şimdiye kadar?" (Tarık Buğra)
    • "Demek ki işi açığa vurmak cesaretini gösterdi." (Refik Halit Karay)
    • "Sabahın ışıkları bana yeniden bir cesaret verdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği
    • "Bütün halk türküleri gibi ölenin örnek cesaretini öven türkülerdi bunlar." (Necati Cumalı)
  3. Cüret
  4. Çekinmezlik, atılganlık

VESAYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Vasilik
    • "Vesayet ve himaye altına giren bir devlet istiklalini yitirir." (Haldun Taner)

HESAPLI

  1. [sıfat] Satın alınabilen, bütçeye uygun, ekonomik
    • "Hesaplı bir alışveriş."
  2. Parasını ölçülü harcayan, tutumlu
    • "Hesaplı adam."
  3. Ayrıntılarıyla düşünülüp tasarlanmış, planlı, rasyonel
    • "Servetini, bu çalışması, bu hesaplı yaşayışıyla yaptığı kanısındaydı." (Necati Cumalı)
  4. Ölçülü davranan, ölçülü
    • "Sana şu aşağıda yazacaklarıma ciddi, hesaplı, zeki olmayı kararlaştırdığım sabahların birinde başlamıştım." (Sait Faik Abasıyanık)

HESAPÇA

  1. [zarf] Hesaba göre, hesaba uygun olarak
    • "Yazları, haftada üç gün işe gitmiyorum, hesapça bu bizim tatilimiz oluyor." (Atilla İlhan)

ESASKIZ
...
KESAFET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çokluk, sıklık
  2. Yoğunluk
    • "Dağ, bütün kesafeti ve bütün heybetiyle benim üstüme yürüyor gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Saydam olmama durumu, bulanıklık

FESAHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk
    • "Edebî lisanı o zamanki fesahatine ve tabiatına göre güzelleştirdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)

TESALÜP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İki şeyin birbiri üzerine çapraz biçimde gelmesi
  2. Sinir ve damarların birbirinin üzerinden çapraz olarak geçmesi

BESALET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiğitlik, yararlılık

ESASSIZ

  1. [sıfat] Sağlam bir temele dayanmayan, köksüz, asılsız
    • "Esassız bir iş."
  2. Doğru olmayan, yalan
    • "Bazen bir toplum, olduğu gibi esassız, çok abartılmış, yanlış rivayetlere kapılıp gidiyordu." (Burhan Felek)

HESAPÇI

  1. [sıfat] Hesabını iyi bilen, tutumlu
  2. Çıkarını kollayan, davranışlarını buna göre düzenleyen (kimse)
    • "İşi tıkırında insanlar her zaman uyumlu, aynı zamanda da hesapçı kişilerdir." (Selim İleri)

TESAHUP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Benimseme, sahip çıkma
  2. Arkadaşlık etme

ESATİRİ
...
CESAMET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Büyüklük, irilik
    • "Dağdan baktığınızda her biri beş altı fil cesametinde." (Reşat Nuri Güntekin)

TESADÜF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yalnız ihtimallere bağlı olduğu düşünülen olayların kesin olmayan, değişebilen sebebi
    • "Öyle bir tesadüf olsa ki bir saatçik şu doktorla oturup konuşabilse!" (Memduh Şevket Esendal)
    • "Ara sıra birbirimize tesadüf ettikçe biraz dertleşmek vaadiyle ayrıldık." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Rastlantı, rast geliş

MESAMAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gözenekler

VESAİRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sayılan birkaç şeyin benzerlerinin de bulunduğunu belirtmek için kullanılan bir söz, ve benzerleri
    • "Biz yollarda eğer bulabilirsek başımıza gölge verecek kadar hurma dalı, ot vesaire topluyorduk." (Falih Rıfkı Atay)

TESANÜT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Omuzdaşlık
  2. Dayanışma

ESASTAN
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü