İçinde ere olan 8 harfli 51 kelime var. İçerisinde ERE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ere olan kelimeler listesine ya da Sonu ere ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜŞTEREK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ortak
- "Müşterek mal."
-
Birlikte
- "Bu işte her ikiniz de müştereksiniz."
-
Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan veya hazırlanan
- "Müşterek idare."
-
[sıfat]
Ortak
- MÜZAKERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma
- "Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davete ve onlarla müzakere ve münakaşaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim." (Atatürk)
-
Sözlü sınav
-
Etüt, mütalaa
-
[isim]
Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma
- EPİKEREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım
- "Çocuklar büyüklerin işine karışmaz çünkü akılları ermez; sen henüz on yaşında olduğun için çocuksun; şu hâlde benim işime karışma tasımı bir epikeremdir."
-
[isim]
Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım
- GEREKLİK
-
-
[isim]
Gerek olma durumu, lüzum, icap, iktiza
-
[isim]
Gerek olma durumu, lüzum, icap, iktiza
- ŞEREFYAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şeref kazanan (kimse)
-
[sıfat]
Şeref kazanan (kimse)
- DEJENERE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Soysuz
-
Yoz
-
Bozulmuş
-
Bozunmuş
-
[sıfat]
Soysuz
- GEREKMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- "Tepeören denilen köye şafak sökmeden varmamız gerekiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- BERELEME
-
-
[isim]
Berelemek işi
-
[isim]
Berelemek işi
- DALAVERE
-
-
[isim]
Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun
- "Gümrük dalaveresini bilmediğim için tüccar yanına giremedim." (Peyami Safa)
- "Beyefendi dalaveresini döndüreceği yerleri adamlarından hiç kimseye söylemedi." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun
- TEREKKÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme
-
[isim]
Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme
- ISIVEREN
-
-
[sıfat]
Isı açığa çıkaran, çevresine ısı salan (birleşme, tepkime), ekzotermik
-
[sıfat]
Isı açığa çıkaran, çevresine ısı salan (birleşme, tepkime), ekzotermik
- EREBİLME
- ...
- TEREYAĞI
-
-
[isim]
Sütten çıkarılan yemeklik yağ, sağyağ, sadeyağ
- "Tereyağından kıl çeker gibi bu belalı işten sıyrıldı."
-
[isim]
Sütten çıkarılan yemeklik yağ, sağyağ, sadeyağ
- MENDERES
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım
-
[isim]
Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım
- TEREDDÜT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kararsızlık, duraksama
- "Şaşırdı. Hafif bir tereddütten sonra önümde durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hiç tereddüt etmeden maksadımı kendisine anlattım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kararsızlık, duraksama
- ZEMBEREK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren bölüm, yay
- "Halim zemberek gibi boşanıyor, sağa bir omuz, sola bir omuz, kalabalığı yarıp Korkut'un karşısına dikiliyor." (Atilla İlhan)
- "Gayri zemberek kuruldu. Söz kâr etmez bunlara..." (Haldun Taner)
-
Kapılara takılan yaylı kapama düzeneği
-
Hayvan sırtında taşınabilen küçük top
-
Çelik veya pirinçten yapılmış ok
-
[isim]
Saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren bölüm, yay
- GÖSTEREN
-
-
[isim]
Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü
-
[isim]
Gösterilenle birleşerek göstergeyi oluşturan ses veya sesler bütünü
- PEREMECİ
-
-
[isim]
Pereme kullanan veya yapan kimse
-
[isim]
Pereme kullanan veya yapan kimse
- ŞEREFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yer bayındır duruma getirildiğinde çevrede bulunan mülklerin değeri arttığından, sahiplerinden belediyece alınan para
-
Kooperatiflerde üst katlardaki evlerin veya caddeye bakan evlerin sahiplerinden alınan fazla ücret
-
[isim]
Bir yer bayındır duruma getirildiğinde çevrede bulunan mülklerin değeri arttığından, sahiplerinden belediyece alınan para
- MUHTEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygıdeğer, sayın
- "Bendenizle birlikte muhterem okuyucuların hepsi de güler, durur." (Ahmet Rasim)
-
[sıfat]
Saygıdeğer, sayın