İçinde ere olan 5 harfli 21 kelime var. İçerisinde ERE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ere olan kelimeler listesine ya da Sonu ere ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ER, RE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GEREN

  1. [isim] Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak

HEREK

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya

YEREY

  1. [isim] Arazi
  2. Yer kabuğunun oluşumu bakımından ele alınan herhangi bir parçası
    • "Üçüncü zaman yereyleri."

GEREÇ

  1. [isim] Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
    • "Bu sarayların bütün gereci Londra'dan taşınmıştır." (Salâh Birsel)

KERES

  1. [isim] Büyük ve derin karavana

YEREL

  1. [sıfat] Yöresel
  2. Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan
  3. Sınırlı bir yerle ilgili olan, lokal

TERES

  1. [isim] Pezevenk

VEREM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen Koh basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı bir hastalık, tüberküloz
    • "Annemin, genç yaşta veremden ölen rahmetli amcasını görmedim." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. [sıfat] Bu hastalığa tutulmuş, veremli
    • "Verem bir kadının duyguları."

SEREN

  1. [isim] Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder
  2. Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça

MERES

  1. [isim] Köpekte yaş

ÜZERE

  1. [zarf] Amacıyla
    • "Müzakere bitince üç dört gün sonra gene evde buluşmak üzere ayrıldılar." (Peyami Safa)
  2. Şartıyla
    • "Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsiniz."
  3. Neredeyse
    • "Bu yangın kalbimizde başlıyorsa yani ümitsiz bir aşka düşmek üzere olduğumuzu hissedersek ne yapalım?" (Reşat Nuri Güntekin)
  4. [edat] Gibi
    • "Daha önce belirtildiği üzere."

CEREN

Kelime Kökeni : Moğolca

  1. [isim] Ceylan
    • "Dedim akça ceren çölde ne gezer ." (Karacaoğlan)

MEREK

  1. [isim] Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

GEREK

  1. [sıfat] Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
    • "Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
    • "Gereği gibi davranmak."
    • "Meclis ... gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir." (Anayasa)
    • "Bunların bir bildikleri olsa gerek." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [isim] İcap
    • "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir." (Anayasa)

PEREN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ülker yıldızı

ÇEREZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler
  2. Yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş vb. şeyler
    • "Çorba, file, keklik, balık, biraz çerez, bir iki biradan sonra hesabımı sordum." (Ahmet Rasim)

ŞEREF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur
    • "İnsanın şerefi. Yurdun şerefi."
    • "Bugünün şerefine giydiği yabanlık lacivert entarisiyle annesi kapıda bekliyordu." (Halide Edip Adıvar)
    • "Dükkânın açılışı şerefine içildi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Erdem, gözü peklik ve yetenekle kazanılmış iyi şöhret
    • "Kolay şöhret, güç sanatın şerefini daima kıskanmıştır." (Falih Rıfkı Atay)

MERET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü
    • "... istediği kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp -Ulan ne fasarya oğlan şu Kâzım be, meredin çaylak çaylak bakınmaktan başka işe yaradığı yok diye bağırmış." (Haldun Taner)
  2. [sıfat] Uğursuz

TEREK

  1. [isim] Evlerde veya dükkânlarda yüksekçe yerde yapılan raf

VEREV

  1. [sıfat] Bir köşeden karşı köşeye doğru kesilmiş, katlanmış veya konulmuş olan
    • "Verev etek."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü