İçinde er olan 7 harfli 471 kelime var. İçerisinde ER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında er olan kelimeler listesine ya da Sonu er ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AEROBİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Hızlı tempolu müzik eşliğinde yapılan, vücudun çevikliğine ve hareketliliğine dayanan bir tür jimnastik
-
[isim]
Hızlı tempolu müzik eşliğinde yapılan, vücudun çevikliğine ve hareketliliğine dayanan bir tür jimnastik
- ERDİRME
-
-
[isim]
Erdirmek işi
-
[isim]
Erdirmek işi
- GÜLERİM
- ...
- YERBERİ
-
-
[isim]
Dünya çevresinde dolanan bir uydunun gerçek veya görünür yörüngesinin dünyaya en yakın noktası
-
[isim]
Dünya çevresinde dolanan bir uydunun gerçek veya görünür yörüngesinin dünyaya en yakın noktası
- ERCECİK
-
-
[zarf]
Erkenden
- "Ilıca hamamından ercecik kalkın / Kılavuz seçin de Şahren'i geçin." (Halk türküsü)
-
[zarf]
Erkenden
- BİBERSİ
-
-
[sıfat]
Biberi andıran, bibere benzeyen, biber gibi, biberimsi
-
[sıfat]
Biberi andıran, bibere benzeyen, biber gibi, biberimsi
- EYERSİZ
-
-
[sıfat]
Eyer vurulmamış, sırtına eyer konulmamış (hayvan)
- "Hüseyin, yarı beline kadar çıplak, yanında duran eyersiz bir atı yelesinden tutmuş, duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Eyer vurulmamış, sırtına eyer konulmamış (hayvan)
- ÖLÇERME
-
-
[isim]
Ölçermek işi veya durumu
-
[isim]
Ölçermek işi veya durumu
- İÇERMEK
-
-
[-i]
İçine almak, içinde bulundurmak, ihtiva etmek
- "Yarım Adam adlı romanı ise kültür yoğunluğu içeren değerli bir denemedir." (Haldun Taner)
-
Bir şey, başka bir şeyin varlığını gerektirmek, biri ötekini ister istemez düşündürmek, tazammun etmek
- "Cins kavramları tür kavramlarını, tür kavramları birey kavramlarını içerir."
-
[-i]
İçine almak, içinde bulundurmak, ihtiva etmek
- PERİYOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dönem
- "Yakın tarihin periyotlarını arka fon olarak kullanmak romana boyut verir, renk verir." (Haldun Taner)
-
Devir
-
[isim]
Dönem
- BİPERVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çekinmez, sakınmaz, korkusuz, gözü pek
-
[zarf]
Çekinmeden, korkmadan
-
[sıfat]
Çekinmez, sakınmaz, korkusuz, gözü pek
- İLERİDE
-
-
[zarf]
Gelecekte, gelecek zamanda
- "Beni ileride okuyacak insanlar için yazdığıma inanmışımdır." (Salâh Birsel)
-
Ötede
- "En ileride, denize nazır olduğuna hükmettiği bir adanın önünde durdular." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Gelecekte, gelecek zamanda
- ARTERİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atardamar bozukluğu
-
[isim]
Atardamar bozukluğu
- TRAVERS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine rayların yerleştirildiği, yere enine konulmuş demir veya ağaç parçaların her biri
-
[isim]
Üzerine rayların yerleştirildiği, yere enine konulmuş demir veya ağaç parçaların her biri
- CERBEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel konuşma
- "Aldıracak bir şey olmadığını cerbezesiyle tekrar etti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Beceriklilik, girginlik
-
Kurnazlık, hilekârlık
-
[isim]
Güzel konuşma
- POKERCİ
-
-
[isim]
Poker oynayan kimse
- "Pokercileri evlerine bırakıp boş dönen taksiyi durdurdu." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Poker oynayan kimse
- DERDEST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yakalama, tutma, ele geçirme
- "Bu iddiayla yola çıktılar mı Millî Kongre'yi basarlar, Esat Paşa'yı derdest ederler." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Görülmekte olan
- "Derdest dava."
-
[isim]
Yakalama, tutma, ele geçirme
- KÜSTERE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Köstere
-
Değirmen taşı yapılan taş
-
Bileği çarkı
-
[isim]
Köstere
- ŞEKERCİ
-
-
[isim]
Şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse
- "Birkaç gün içinde anlaşıldı ki ... bir fakir şekercinin kızı ile evlenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Şeker satılan yer
-
[isim]
Şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse
- VERİMLİ
-
-
[sıfat]
Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir
- "Verimli toprak."
-
Kendisinden beklenen sonucu veren, semereli
- "Eğer bu beğeniş ve güven gerçek bilgi ve ihtisasa dayansaydı şüphesiz daha sağlam, daha verimli olurdu." (Refik Halit Karay)
-
Çok yazan, velut
- "Sonra, sahiden verimli bir de kalemi var!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir