İçinde er olan 6 harfli 384 kelime var. İçerisinde ER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında er olan kelimeler listesine ya da Sonu er ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BENZER
-
-
[sıfat]
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil
- "Baksana kız, paşaya benzer yerim var mı benim?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Benzeşim
-
[isim]
Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör
-
[sıfat]
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil
- FEDERE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bir federasyona bağlı olan
-
[isim]
Bir konfederasyonun üyesi
-
[sıfat]
Bir federasyona bağlı olan
- SERMEK
-
-
[-i]
Kurutmak için asmak
- "Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." (Oktay Rifat)
-
Göstermek amacıyla asmak veya yaymak
- "Çeyiz sermek."
-
Düz bir yere yaymak
- "Üzüm sermek. Bulgur sermek."
-
Açarak yaymak veya döşemek
- "Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi." (Aka Gündüz)
-
Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak
- "Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Boşlamak, savsamak
-
[-i]
Kurutmak için asmak
- TERMİN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Belirlenmiş zaman, randevu
-
[isim]
Belirlenmiş zaman, randevu
- EYERCİ
-
-
[isim]
Eyer yapıp satan kimse
-
[isim]
Eyer yapıp satan kimse
- YERSEL
-
-
[sıfat]
Yerle ilgili
-
[sıfat]
Yerle ilgili
- BİTLER
-
-
[isim]
Kanatlılar alt sınıfına giren, ağız yapıları sokup emmeye elverişli, memelilerde yaşayan ve kanla beslenen bir böcek takımı
-
[isim]
Kanatlılar alt sınıfına giren, ağız yapıları sokup emmeye elverişli, memelilerde yaşayan ve kanla beslenen bir böcek takımı
- OPERET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri
- "Onun çalıp söylediği bir operet parçasını tekrarlıyordum." (Refik Halit Karay)
-
Bu eseri oynayan oyunculardan oluşan kuruluş
- "Bizim, operetlerimiz cinsinden bir sürü halk tiyatroları var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Eğlenceli, hafif konulu, içinde bestesiz konuşmalar bulunan sahne eseri
- ÇERVİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi
-
Yemeğin sulu kısmı
-
[isim]
Kasaplık hayvanlardan elde edilen çeşitli yağların eritilmişi
- GÖVERİ
-
-
[isim]
Sebze
-
[isim]
Sebze
- MONŞER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[ünlem]
"Azizim, dostum" anlamında bir seslenme sözü
-
[sıfat]
Davranışlarında Batı özentisi içinde bulunan
-
[ünlem]
"Azizim, dostum" anlamında bir seslenme sözü
- MEHTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
-
Mehter takımı
-
Çadırlara bakan uşak
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
- MERHEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı veya yağsız ilaç
- "O eller seni kurtarmak içindi, o eller yarana merhem sürmek içindi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Çare
- "Her merhemi her yareye merhem mi sanırsın?" (Ziya Paşa)
-
[isim]
Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı veya yağsız ilaç
- SÜNGER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
- "Bir türlü doyamadığım hürriyetimin üstüne sünger çekmek lazım geliyordu." (Orhan Kemal)
-
Bu hayvanın temizlik işlerinde kullanılan, suyu fazlaca çeken esnek iskeleti
-
Yapay olarak elde edilen temizlik veya dolgu gereci
-
[isim]
Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
- YERÖTE
-
-
[isim]
Yer çevresinde dolanan bir uydunun yörüngesi üzerinde yere en uzak nokta, evç
-
[isim]
Yer çevresinde dolanan bir uydunun yörüngesi üzerinde yere en uzak nokta, evç
- BERDEL
-
-
[isim]
Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi
-
[isim]
Ailenin kız ve erkek çocuğunun diğer ailenin kız ve erkek çocuğuyla karşılıklı olarak aynı zamanda evlendirilmesi
- ERİMEK
-
-
[nsz]
Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek
- "Şeker suda erir."
- "O zaman da ben kahır yüzünden eriyip bitmiş olacağım." (Peyami Safa)
-
Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek
- "Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dokumalar aşınıp incelerek dağılmak
-
Çok zayıflamak
- "Günden güne eriyen Kerime'yi, o tek kardeşimi kurtarabilirim ümidiyle size koştum." (Aka Gündüz)
-
Utancından çok sıkılmak
-
Yok olmak, bitmek, tükenmek
- "Güzel hayatımız da bir göz açıp kapayışta eridi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek
- GERGİN
-
-
[sıfat]
Gerilmiş durumda olan
- "Gergin tel. Gergin kiriş."
-
Buruşuğu, kırışığı olmayan (cilt)
- "Siyah jarse elbisesi içinde, hâlâ diri, gergin vücuduyla güzel ve ihtişamlıydı." (Peyami Safa)
-
Bozulacak duruma gelmiş olan (ilişki)
- "Arkadaşımın kocasıyla arası gergin."
-
Huzursuz, sinirli
-
[sıfat]
Gerilmiş durumda olan
- TERHİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Askerlik ödevini bitirenleri ordudan bırakma
- "Polis görevlisi ile askerden yeni terhis edilmiş marangoz, peronda bir aşağı bir yukarı gidip geliyorlardı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Askerlik ödevini bitirenleri ordudan bırakma
- UTERUS
- ...