İçinde er olan 6 harfli 384 kelime var. İçerisinde ER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında er olan kelimeler listesine ya da Sonu er ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EZBERE
-
-
[zarf]
Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak
- "Siz piyesi âdeta ezbere biliyorsunuz." (Peyami Safa)
- "Buraların altını ezbere bilirim, ezbere." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aslını, gerçeğini anlamadan, bilmeden, düşünmeden, incelemeden
- "Sen bunu ezbere söylüyorsun."
-
[zarf]
Ezberleyerek, bir yerden okumayarak, bir yere bakmayarak
- CERRAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çekici, sürükleyici
-
[isim]
Zorla para alan kimse
-
[isim]
Savaş araçlarıyla donatılmış kalabalık ordu
-
[isim]
Dilenci
-
[sıfat]
Çekici, sürükleyici
- MERKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mezar, kabir
- "Bir evliya merkadi veya bir mukaddes emanet önünde dua edecekti." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Mezar, kabir
- GÖVERİ
-
-
[isim]
Sebze
-
[isim]
Sebze
- TERHİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rehin olarak bırakma, rehine koyma, tutuya koyma
-
[isim]
Rehin olarak bırakma, rehine koyma, tutuya koyma
- TERMİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Akkarınca
-
[isim]
Akkarınca
- VÜZERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vezirler
-
[isim]
Vezirler
- KERVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı
- "Aşağı doğru inen kervan yavaş yavaş söğütlüğe kadar geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Toplu olarak birbiri ardınca gelen şeyler
- "Kervana karışmalı, ne gerisinde kalmalı ne başında durmalı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı
- TERMİN
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Belirlenmiş zaman, randevu
-
[isim]
Belirlenmiş zaman, randevu
- TOLERE
- ...
- DERKEN
-
-
[zarf]
Dendiği hâlde
- "Bitti bitiyor derken hâlâ bitmeyen havaalanı."
-
Tam o sırada
- "Yazı yazıyordum, derken misafir geldi."
-
... diye düşünürken
- "Akşamdan önce varacağız derken ancak gece yarısı varabildik."
-
[zarf]
Dendiği hâlde
- DERTOP
-
-
[sıfat]
"Getirilmek, büzülmek" anlamındaki dertop edilmek ve "bir araya getirmek, toparlamak" anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer
- "İskemlenin üzerine dertop edilerek atılmış duran pantolonunu ayağına geçirdi." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[sıfat]
"Getirilmek, büzülmek" anlamındaki dertop edilmek ve "bir araya getirmek, toparlamak" anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer
- OOSFER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yumurta hücresi
-
[isim]
Yumurta hücresi
- SERİAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Çabucak
-
[zarf]
Çabucak
- EROSAL
-
-
[sıfat]
Erosçu, erotik
-
[sıfat]
Erosçu, erotik
- FERSİZ
-
-
[sıfat]
Donuk, cansız (göz, ışık, yüz)
- "Eski yalıların birçoklarının görünüşlerinde ihtiyarların o durgun, dalgın, fersiz ve ölgün yüzlerindeki manalar peyda olmuştu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Donuk, cansız (göz, ışık, yüz)
- KERPİÇ
-
-
[isim]
Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel tuğla
-
[sıfat]
Bu tuğladan yapılmış
- "Kerpiç evler, ipe serili çamaşırlar gibi ay ışığında sallanıyorlar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel tuğla
- TERAPİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hastalığı yenecek etkenleri ve bu etkenlerin kullanılma yöntemlerini bularak hastanın sıkıntılarını giderme, iyi etme işi, sağaltım
-
[isim]
Bir hastalığı yenecek etkenleri ve bu etkenlerin kullanılma yöntemlerini bularak hastanın sıkıntılarını giderme, iyi etme işi, sağaltım
- CÖMERT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör
- "Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever." (Peyami Safa)
- "Size ne kadar cömert davranmış olduğunu kendiniz de biliyorsunuz." (Halide Edip Adıvar)
-
Verimli
- "Bu ülkede toprak bir masal sultanı kadar cömert." (Cemil Meriç)
-
[sıfat]
Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör
- FERMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Buyruk, emir
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık
- "Bizde Tanzimat fermanı henüz okunmamıştır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Buyruk, emir