İçinde er olan 5 harfli 246 kelime var. İçerisinde ER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında er olan kelimeler listesine ya da Sonu er ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ER, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEREÇ
-
-
[isim]
Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
- "Bu sarayların bütün gereci Londra'dan taşınmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
- HEREK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya
-
[isim]
Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya
- SETER
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Uzun tüylü İngiliz köpeği
-
[isim]
Uzun tüylü İngiliz köpeği
- KAMER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay
-
[isim]
Ay
- LAZER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı
-
[isim]
Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı
- NİJER
- ...
- BERİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
-
[isim]
Doğada altıgen billurlar durumunda bulunan, saydam, çoğu yeşil renkli berilyum ve alüminyum silikat
- DÖNER
-
-
[sıfat]
Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
- "Döner dolap"
-
[isim]
Bir eksene geçirilmiş etlerin döndürülerek pişirilmesiyle yapılan kebap, döner kebap
- "Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu." (Çetin Altan)
-
[isim]
Döner sermaye
-
[sıfat]
Dönmekte olan, dönen, dönecek biçimde düzenlenen
- TERAS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- "Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı." (Çetin Altan)
-
Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
-
Seki
-
[isim]
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
- ÖNERİ
-
-
[isim]
Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
-
İncelenmek için ileri sürülen şey, teklif
-
[isim]
Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
- FERİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok sevinçli, neşeli
-
[sıfat]
Çok sevinçli, neşeli
- KERES
-
-
[isim]
Büyük ve derin karavana
-
[isim]
Büyük ve derin karavana
- ÜZERİ
-
-
[isim]
Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı
- "Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Varlık, kimlik
- "Bu sözler, Mebrure'nin üzerinde derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı." (Peyami Safa)
-
Bir şeyin görülen yanı, yüzü
-
Bir şeyin dış yüzü, yüzey
-
Giysi
-
Vücut, beden
- "Gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Artan, geriye kalan bölüm
- "Alışverişin üzeri."
-
Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz
- "Sonra yine böyle durgun, yine sıcak, öğle üzerleri vardır, herkesin uykuya vardığı, araba seslerinin kesildiği, sokakların tenhalaştığı bomboş, çıplak öğle üzerleri." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı
- ERKEN
-
-
[zarf]
Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı
- "Sakın geç kalma, erken gel." (Ahmet Rasim)
-
Sabahın ilk saatleri
-
[zarf]
Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı
- TERZİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Giysi biçip diken kimse
- "Bir şehrin yedi mahallesinde herkesin baş eğdiği bir terzi olmalıydım." (Atilla İlhan)
-
Giysi dikilen yer, terzihane
-
[isim]
Giysi biçip diken kimse
- TERKİ
-
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- "Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu." (Yahya Kemal)
- "Sonra atlarının terkisine aldılar, benimle beraber kaçtılar." (Haldun Taner)
-
Binek hayvanının sağrısı
-
[isim]
Eyerin arka bölümü
- DÖPER
- ...
- ERBAŞ
-
-
[isim]
İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker
- "Silah altında bulunan er ve erbaşlarla, askerî öğrenciler oy kullanamazlar." (Anayasa)
-
[isim]
İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker
- LERZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- "Aşklarının düşüncesi artık lerze değil yeis ve meraret veriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- ERİKA
-
-
[isim]
Süpürge otu
-
[isim]
Süpürge otu