İçinde er olan 5 harfli 246 kelime var. İçerisinde ER bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında er olan kelimeler listesine ya da Sonu er ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

ER, RE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ERİKA

  1. [isim] Süpürge otu

FENER

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı
    • "Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Fener çeken çocuk, herkese yolunu göstermek mecburiyetinde." (Burhan Felek)
  2. Gemilere yol gösteren ışık kulesi
    • "Deniz, bu Japon fenerinden dökülen ışıklar altında ıslak parıltılarla, yanıp sönüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Tepesinden kulplu kahveci tepsisi, askı

ÜZERE

  1. [zarf] Amacıyla
    • "Müzakere bitince üç dört gün sonra gene evde buluşmak üzere ayrıldılar." (Peyami Safa)
  2. Şartıyla
    • "Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsiniz."
  3. Neredeyse
    • "Bu yangın kalbimizde başlıyorsa yani ümitsiz bir aşka düşmek üzere olduğumuzu hissedersek ne yapalım?" (Reşat Nuri Güntekin)
  4. [edat] Gibi
    • "Daha önce belirtildiği üzere."

ZEKER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Erkeklik organı

BEŞER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsanoğlu, insan

MERİH
...
ŞERİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dar, uzun dokuma veya kumaş parçası
    • "Güzel bir şeritle künyemi göğsüme bağladım ve gittim." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Dar, uzun kıyı parçası
    • "Deniz şeridi. Kara şeridi."
  3. Herhangi bir maddenin dar, düz, ince ve uzun parçası
  4. Bir kara yolunda trafik çizgileri ile ayrılmış bölümlerden her biri
    • "Sol şerit geçişe ayrılmıştır."
  5. Şeritgillerden, vücudu yassı, birbirine kenetlenmiş boğumları bulunan ve bazısı metrelerce boyda olan bir bağırsak asalağı, tenya, sığır tenyası, sığır şeridi, abdestbozan

HERKE

  1. [isim] Bakraç, kova
    • "... kadınlar da başlarını örtüledikleri gibi ellerinde herkeler, tatlı su çeşmelerinin başında, mezarlıktaki servilerde kargaların meclis kurması gibi toplandılar." (Tarık Dursun K)

HERTZ

  1. [isim] Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi

KERİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Tiksindirici, iğrenç

GERİZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Lağım, keriz

GEREÇ

  1. [isim] Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
    • "Bu sarayların bütün gereci Londra'dan taşınmıştır." (Salâh Birsel)

KEMER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
    • "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı." (Peyami Safa)
    • "Genç, ihtiyar, hepsi tüysüz tüysüz, gözleri fersizdir fakat hepsinin kemeri doludur." (Halide Edip Adıvar)
  2. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
  3. Emniyet kemeri
  4. [sıfat] Tümsekli
    • "Kemer burun."
  5. Kemiklerden oluşmuş tümsekli tavan
    • "Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri."
  6. Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
  7. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
    • "Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

ERİME

  1. [isim] Erimek işi

İÇERİ

  1. [isim] İç yan, iç bölüm, dışarı karşıtı
    • "İçeriden sesler geliyor."
    • "Bu işte bir milyar lira içeri girdim."
    • "Bundan da başka yarın bunu tutar, içeri tıkabilirdi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bir taş merdivenden çıkıp yarı açık duran bir tahta kapıdan içeriye dalıyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. İç, iç yüzey
    • "Odanın içerisi bu kadar adam almaz."
  3. [sıfat] İç yüzeyde, iç bölümde olan
    • "İçeri odadan sesler geliyor."
  4. [zarf] İç yana, iç yana doğru
    • "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." (Peyami Safa)
  5. Gönül, yürek
  6. Hapishane

EZBER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir metni veya bir sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma
    • "En az yirmi şiiri ezberimdeydi." (Necati Cumalı)
  2. Ezberleme ve akılda tutma yeteneği
  3. Ezber edilecek ders

ERKLİ

  1. [sıfat] Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir

NİJER
...
PEDER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Baba
    • "Pederinize büyük ikramiye isabet etmiş." (Refik Halit Karay)
  2. Hristiyanlıkta ruhani lider, papaz

ÜLSER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sindirim organlarında ve özellikle mide ile onikiparmak bağırsağında görülen yara, karha
    • "Midesindeki ülsere salık verilmiş birkaç kocakarı ilacı her zaman iyi gelmez." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü