İçinde ene olan 7 harfli 63 kelime var. İçerisinde ENE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ene olan kelimeler listesine ya da Sonu ene ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EN, NE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİÇENEK

  1. [isim] Her yıl belirli bir süre otlatıldıktan sonra yeniden gelişen bitkilerin biçilerek değerlendirildiği doğal çayır

GENELCİ

  1. [isim] Genele uygun davranan kimse

SÜRMENE
...
ŞENELME

  1. [isim] Şenelmek işi

ÇİNGENE
...
KENETLİ

  1. [sıfat] Kenedi olan
  2. Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan
  3. Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış

MENEKŞE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Menekşegillerden, bir veya çok yıllık otsu bir bitki (Viola tricolor)
  2. Bu bitkinin mor renkli, güzel kokulu çiçeği

SENELİK

  1. [sıfat] Yıllık

ÇENEBAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Çok konuşan, çenesi kuvvetli, çeneli (kimse)
    • "Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu." (Reşat Nuri Güntekin)

ÇENESİZ

  1. [sıfat] Çenesi olmayan
  2. Çok konuşan
  3. Yerinde ve düzgün konuşmasını bilmeyen

YETENEK

  1. [isim] Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet
    • "Gençleri yeteneklerine göre işe yöneltmeli."
  2. Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite
  3. Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır
  4. Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü

BENEKLİ

  1. [sıfat] Ufak lekeleri bulunan
    • "Altın benekli, mor renkli ipekli bluz giyiyordu." (Halide Edip Adıvar)

SENETLİ

  1. [sıfat] Senedi olan, senetle sağlamlaştırılmış olan
    • "Senetli alacak."

MENGENE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Onarma, işleme, düzeltme vb. işlemlerin uygulanacağı nesneyi sıkıştırıp istenildiği gibi tutturmaya yarayan bir çeşit alet
    • "Yıldız, bileğimi bir mengene gibi sıktı." (Aka Gündüz)
  2. Pres
    • "Zeytin mengenesi. Üzüm mengenesi."

İYİCENE

  1. [zarf] Tam olarak, adamakıllı

MUAYENE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
    • "En son bir de kan muayenesi yaptılar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol
    • "Gümrük muayenesi."
    • "Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok." (Aka Gündüz)

KEPENEK

  1. [isim] Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük, aba (II)

DENEYCİ

  1. Deneycilik yanlısı olan kimse, ampirist

ÖRTENEK

  1. [isim] Hayvanların vücudunu örten deri, kıl, tüy, pul vb. dokuların bütünü
  2. Bazı organları örten zarlar

KESENEK

  1. [isim] Görevlilerin aylıklarından her ay belli oranda kesilip bir sosyal güvenlik kurumuna yatırılan para
    • "Emeklilik maaşı sade bir vefa borcu değil, ömür boyu bu maksatla toplanmış keseneklerin aylık hâlinde geri verilmesi." (Haldun Taner)
  2. Fabrika, çiftlik vb. gelir kaynaklarının gelirini satın alma işi, iltizam

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü