İçinde enc olan 7 harfli 36 kelime var. İçerisinde ENC bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında enc olan kelimeler listesine ya da Sonu enc ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
C E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
CE, EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜSTENCİ
-
-
[isim]
Yüklenici
-
[isim]
Yüklenici
- RENCİDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İncinmiş, kalbi kırılmış
- "Seni rencide ettiysem özür dilerim, ben sadece bizim hassasiyetimizi anlamanı istedim." (Ahmet Ümit)
- "Bir dostluk havası içinde bile olsa ferdin şahsi hürriyeti ve şahsi vakarı bundan rencide oluyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
İncinmiş, kalbi kırılmış
- DÜZENCE
-
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
-
[isim]
Sıkı düzen, disiplin
- BEĞENCE
-
-
[isim]
Takriz
-
[isim]
Takriz
- GÜVENCE
-
-
[isim]
Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti
-
Alınan sorumluluğa karşı olarak ortaya konulan şey
-
Birinin şüphelerini dağıtmak için söylenen inandırıcı söz, teminat
-
[isim]
Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti
- ERKENCİ
-
-
[sıfat]
Erken davranan (kimse)
- "Birazdan erkenciler birer ikişer sökün ederler." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Erken olgunlaşan veya yetişen (meyve, sebze)
-
Sabahın ilk saatlerinde harekete geçen
-
[sıfat]
Erken davranan (kimse)
- RUMENCE
- ...
- YARENCE
- ...
- ENCÜMEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alt kurul
- "Nadir eserleri kopya etmek üzere encümenin kararı ile Fransa'ya gönderildim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alt kurul
- TENCERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap
- "Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap
- DÜVENCİ
-
-
[isim]
Harman zamanı düven sürmek için tutulan çocuk
-
Düven yapan veya satan kişi
- "Düvenci ustası isterim, duvarcı ustası isterim." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Harman zamanı düven sürmek için tutulan çocuk
- İZLENCE
-
-
[isim]
Program
- "İzlence, en küçük bir aksama olmaksızın aktı gitti." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Program
- MADENCİ
-
-
[isim]
Maden işleten kimse
-
Maden ocaklarında çalışan işçi
-
[isim]
Maden işleten kimse
- EĞLENCE
-
-
[isim]
Eğlenme işi, sefahat
- "Biz bu işe tuhaf bir merakla eğlence şeklinde başladık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse
- "Karıma göre en güzel eğlence, kırda yayan gezmek, kırların havasından istifade etmektir." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Eğlenme işi, sefahat
- PATENCİ
-
-
[isim]
Buz pateni yapan veya patenle kayan kimse
-
[isim]
Buz pateni yapan veya patenle kayan kimse
- PENCÜSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün üçlü gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün üçlü gelmesi
- PENCERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- "Bavulu açtım, kâğıdı parçaladım, pencereden attım." (Refik Halit Karay)
- "Bir insana bir şey öğrettiğiniz, ona yeni bir pencere açtığınız zamanki o parlayan bakışlar var ya, hocanın en büyük mükâfatı budur." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- DÖNENCE
-
-
[isim]
Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her biri, tropika
- "Oğlak dönencesi. Yengeç dönencesi."
-
[isim]
Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her biri, tropika
- DÜMENCİ
-
-
[isim]
Gemilerde dümeni kullanan kimse
-
[sıfat]
En tembel
- "Bahriye Mektebinden dümenci yani sonuncu olarak çıktım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Dalavereci, hileci, düzenbaz
-
[isim]
Gemilerde dümeni kullanan kimse
- ÖĞRENCİ
-
-
[isim]
Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, talebe, şakirt
-
Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse
- "Kant'ın öğrencisi."
-
Özel ders alan kimse
-
[isim]
Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, talebe, şakirt