İçinde elemek olan 9 harfli 52 kelime var. İçerisinde ELEMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında elemek olan kelimeler listesine ya da Sonu elemek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E E K L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
6 Harfli Kelimeler
EKLEME, ELEMEK, KELEME, MELEKE
5 Harfli Kelimeler
EKLEM, ELEME, ELMEK, KELEM, MELEK
4 Harfli Kelimeler
EKME, ELEK, ELEM, EMEK, EMEL, KELE, KEME, LEKE, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, ELK, KEL, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EL, EM, KE, LE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZEDELEMEK
-
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
-
Zarar vermek
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
- TAZELEMEK
-
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek
- "Barmenle yardımcısı boşalan kadehleri tazeliyorlardı." (Çetin Altan)
-
Bazı yiyecekleri, bayatlamışken kaynatıp taze duruma getirmek
-
[nsz]
Bir işi bir daha yapmak, tekrarlamak
- "Hoca bir kere daha tazeleyince harıl harıl yazmaya koyuldu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Bozulduğu düşünülen bir bağ veya inancı yeniden oluşturmak
- "İmam Efendi abdest tazeleyecekmiş dediler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Unutulmuş bir duygu veya bir düşünceyi yeniden canlandırmak
- "Rica ederim, bu bahisleri açıp da dert tazeleme!" (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek
- KEFELEMEK
-
-
[-i]
Atı kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak
-
[-i]
Atı kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak
- ÇEKELEMEK
-
-
[-i]
Tekrar tekrar çekmek
- "Deniz yakasından yakalamış, parmaklarını geçirmiş iki yakasına, çekeliyor." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[-i]
Tekrar tekrar çekmek
- KESELEMEK
-
-
[-i]
Kir çıkarmak için vücudu kese ile ovmak
-
[-i]
Kir çıkarmak için vücudu kese ile ovmak
- TEPELEMEK
-
-
[-i]
Ayakları altında ezmek
-
Bozguna uğratmak, hırpalamak
- "Sen ona ilişirsen ben de seni tepelerim." (Burhan Felek)
-
Kıyasıya dövmek
-
[-i]
Ayakları altında ezmek
- LEKELEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak
- "Kumaşı lekelemek."
-
Birine, namusa dokunur bir suç yüklemek
- "Durup dururken bir genci lekelemek güzel bir şey değil..." (Çetin Altan)
-
[-i]
Bir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak
- TANELEMEK
-
-
[-i]
Tanelerini ayırmak
- "Narı tanelemek."
-
[-i]
Tanelerini ayırmak
- KÖŞELEMEK
-
-
[-i]
Köşeye gelecek biçimde koymak
-
[-i]
Köşeye gelecek biçimde koymak
- SOTELEMEK
- ...
- GEVELEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek
- "Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek
- "Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek
- KEKELEMEK
-
-
[nsz]
Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak ve keserek konuşmak
-
Ne söyleyeceğini şaşırıp kelimeleri birbirine karıştırmak
- "Bir şey söylemek istedim, bulamadım, kekeliyordum." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak ve keserek konuşmak
- HARELEMEK
- ...
- GEZELEMEK
-
-
[nsz]
Gezinmek
- "Onun böyle boş saatlerinde içeri dışarı işgüzar işgüzar gezelediğini gören ihtiyarcık ezilir büzülür." (Haldun Taner)
-
Sıkıntılı bir durumda dolaşmak, gezinmek
-
[nsz]
Gezinmek
- ERTELEMEK
-
-
[-i]
Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek
-
[-i]
Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek
- BERELEMEK
-
-
[-i]
Bereli duruma getirmek
-
[-i]
Bereli duruma getirmek
- ÜSTELEMEK
-
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- "Ahmet Kerim bu yeni tutumun sebebini mutlaka öğrenmek istedi ve o kadar üsteledi ki Samim cevap vermek zorunda kaldı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hastalık yeniden ortaya çıkmak, depreşmek
- "Sıtması üsteledi."
-
[-i]
Bir isteği, bir buyruğu tekrarlamak, tekit etmek
-
[-e]
Bir şeyin üstüne eklenmek, katılmak, inzimam etmek
- "Sıkıntıya bir de hastalık üsteleyince."
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- SOBELEMEK
-
-
[-i]
"Sobe" diyerek ebeden önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığını bildirmek
-
Yakalamak
-
[-i]
"Sobe" diyerek ebeden önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığını bildirmek
- İRDELEMEK
-
-
[-i]
Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer incelemek, araştırmak, tetkik ve tetebbu etmek, mütalaa etmek
- "Tanpınar sanki gördüğü, irdelediği konuları, sorunları bize bir an önce iletmek istiyor." (Selim İleri)
-
[-i]
Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer incelemek, araştırmak, tetkik ve tetebbu etmek, mütalaa etmek
- KÜMELEMEK
-
-
[-i]
Küme durumuna getirmek, yığmak, biriktirmek
-
[-i]
Küme durumuna getirmek, yığmak, biriktirmek