İçinde elemek olan 9 harfli 52 kelime var. İçerisinde ELEMEK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında elemek olan kelimeler listesine ya da Sonu elemek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E E E K L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
6 Harfli Kelimeler
EKLEME, ELEMEK, KELEME, MELEKE
5 Harfli Kelimeler
EKLEM, ELEME, ELMEK, KELEM, MELEK
4 Harfli Kelimeler
EKME, ELEK, ELEM, EMEK, EMEL, KELE, KEME, LEKE, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, ELK, KEL, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EL, EM, KE, LE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HECELEMEK
-
-
[-i]
Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek
-
[nsz]
Bir kelimeyi ilk bakışta okuyamayıp heceleri teker teker okumak
- "Kendisine eski bir alfabe kitabı bulmuş, ara sıra heceliyor..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek
- SOBELEMEK
-
-
[-i]
"Sobe" diyerek ebeden önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığını bildirmek
-
Yakalamak
-
[-i]
"Sobe" diyerek ebeden önce kararlaştırılmış yere ulaşıldığını bildirmek
- GECELEMEK
-
-
[nsz]
Geceyi bir yerde geçirmek
- "Gönül oralarda gecelemek, ertesi sabahı görmek istiyor." (Ahmet Rasim)
-
Gecenin geç saatlerine kadar bir şeyle uğraşmak
-
[nsz]
Geceyi bir yerde geçirmek
- GÜDELEMEK
-
-
[-i]
Ardına düşmek, kovalamak, sürmek
-
[-i]
Ardına düşmek, kovalamak, sürmek
- MİNELEMEK
-
-
[-i]
Mine ile süslemek
-
[-i]
Mine ile süslemek
- APRELEMEK
-
-
[-i]
Kumaş veya deriyi cilalamak, perdahlamak
-
[-i]
Kumaş veya deriyi cilalamak, perdahlamak
- KÖŞELEMEK
-
-
[-i]
Köşeye gelecek biçimde koymak
-
[-i]
Köşeye gelecek biçimde koymak
- İNCELEMEK
-
-
[-i]
Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenle anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek
- "Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenle anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek
- TİRELEMEK
-
-
[-i]
Bir yazıya tire (II) koymak
-
[-i]
Bir yazıya tire (II) koymak
- ERTELEMEK
-
-
[-i]
Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek
-
[-i]
Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek
- ÇEKELEMEK
-
-
[-i]
Tekrar tekrar çekmek
- "Deniz yakasından yakalamış, parmaklarını geçirmiş iki yakasına, çekeliyor." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[-i]
Tekrar tekrar çekmek
- ÖRSELEMEK
-
-
[-i]
Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek
- "Rüzgâr çiçekleri örseledi."
-
Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak
- "Naciye Hanım, kalkık kaşlarıyla başını sallayarak meclisin sükûtunu örseledi." (Peyami Safa)
-
[-i]
Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek
- NİTELEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin niteliğini belirtmek
-
[-i]
Bir şeyin niteliğini belirtmek
- ÜSTELEMEK
-
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- "Ahmet Kerim bu yeni tutumun sebebini mutlaka öğrenmek istedi ve o kadar üsteledi ki Samim cevap vermek zorunda kaldı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hastalık yeniden ortaya çıkmak, depreşmek
- "Sıtması üsteledi."
-
[-i]
Bir isteği, bir buyruğu tekrarlamak, tekit etmek
-
[-e]
Bir şeyin üstüne eklenmek, katılmak, inzimam etmek
- "Sıkıntıya bir de hastalık üsteleyince."
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- ÇİSELEMEK
-
-
[nsz]
Yağmur ince ince yağmak
- "Mevsim kış, hava kapalı, yağmur ince ince çiseliyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Yağmur ince ince yağmak
- KÜRELEMEK
-
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek
- ZEDELEMEK
-
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
-
Zarar vermek
-
[-i]
Hafifçe yaralamak
- GEVELEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek
- "Kirli suratlı üç çocuk, ellerindeki birer dilim ekmeği geveleyip duruyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bir sözü tam olarak ve açıkça söylememek
- "Saatlerce asıl maksadımı ağzımın içinde gevelemekle kalıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Bir şeyi çiğnemeden ağız içinde evirip çevirmek
- KEFELEMEK
-
-
[-i]
Atı kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak
-
[-i]
Atı kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak
- TAZELEMEK
-
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek
- "Barmenle yardımcısı boşalan kadehleri tazeliyorlardı." (Çetin Altan)
-
Bazı yiyecekleri, bayatlamışken kaynatıp taze duruma getirmek
-
[nsz]
Bir işi bir daha yapmak, tekrarlamak
- "Hoca bir kere daha tazeleyince harıl harıl yazmaya koyuldu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Bozulduğu düşünülen bir bağ veya inancı yeniden oluşturmak
- "İmam Efendi abdest tazeleyecekmiş dediler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Unutulmuş bir duygu veya bir düşünceyi yeniden canlandırmak
- "Rica ederim, bu bahisleri açıp da dert tazeleme!" (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek