İçinde el olan 7 harfli 455 kelime var. İçerisinde EL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında el olan kelimeler listesine ya da Sonu el ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEHRELİ
-
-
[sıfat]
Çehresi olan
- "Kırmızı fesi kulaklarına kadar geçmiş, bayağı çehreli, yapma tavırlı, sahte öksürüklü bir adam çıktı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Çehresi olan
- ÇÖMELME
-
-
[isim]
Çömelmek işi
-
[isim]
Çömelmek işi
- GECELİK
-
-
[isim]
Yatakta giyilen giysi, gömlek
- "Sabahleyin giyinmem, gecelikle dolaşırım." (Burhan Felek)
-
Bir gece için ödenen ücret
- "Geceliği beş milyon lira olan oda."
-
[sıfat]
Geceye özgü olan, gece kullanılan
-
[isim]
Yatakta giyilen giysi, gömlek
- İNCELİK
-
-
[isim]
İnce olma durumu
-
İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket
- "Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri
- "Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti." (Haldun Taner)
-
Ayrıntı
- "Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım." (Orhan Kemal)
-
[isim]
İnce olma durumu
- ÜLKÜSEL
-
-
[sıfat]
Ülkü ile ilgili, ideal
- "Ülküsel güzellik ve ten ihtirası yaşanan aşkta iç içe karışır." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Ülkü ile ilgili, ideal
- BELİRTİ
-
-
[isim]
Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane
- "Kendinde yaşlılığın en küçük belirtisi yok." (Haldun Taner)
-
Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun, hastalığın göstergesi olan durum veya görüntü, sendrom
-
[isim]
Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane
- ELEBAŞI
-
-
[isim]
Oyunda arkadaşlarına baş olan çocuk
-
Kötü, olumsuz iş veya hareketlerde önder olan kimse, sergerde
- "Beni elebaşı olmak üzere gösterip incitici hücumlardan kurtuluyorlar." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Oyunda arkadaşlarına baş olan çocuk
- İĞNELİK
-
-
[isim]
Üzerine iğne saplanan küçük yastık, iğnedenlik, iğne yastığı
-
[isim]
Üzerine iğne saplanan küçük yastık, iğnedenlik, iğne yastığı
- TAZELİK
-
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
-
Dinç, diri, canlı olma durumu
- "Eskiden söz açılınca yorgun belleğinden şaşılacak kadar tazelikle geçmişe döner, anılarını eksiksiz anlatmaya dalardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
- DELİKLİ
-
-
[sıfat]
Deliği veya delikleri olan
- "Sokaklarda delikli Mihaliç peynirinden nane suyuna kadar ne görse alıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir tür olta iğnesi
-
[isim]
Kevgir
-
[isim]
Deliklerle kaplı esnek doku şeridi
-
[sıfat]
Deliği veya delikleri olan
- ELDİVEN
-
-
[isim]
Dış etkilerden korumak için ele giyilen kumaş, deri veya kauçuktan yapılan el giysisi
-
[isim]
Dış etkilerden korumak için ele giyilen kumaş, deri veya kauçuktan yapılan el giysisi
- LALELİK
-
-
[isim]
Osmanlı seramik ve cam sanatının güzel örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo
-
[isim]
Osmanlı seramik ve cam sanatının güzel örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo
- EREKSEL
-
-
[sıfat]
Erek niteliğinde olan
-
[sıfat]
Erek niteliğinde olan
- İNCELME
-
-
[isim]
İncelmek işi
-
[isim]
İncelmek işi
- KELEPÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tutukluların kaçmasını önlemek için bileklerine takılan, bir zincirle tutturulmuş demir halka
- "Kafile, kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kablo, boru vb. şeyleri bir yere bağlı tutmak için kullanılan halka veya kelebek
-
[isim]
Tutukluların kaçmasını önlemek için bileklerine takılan, bir zincirle tutturulmuş demir halka
- ÖNCELİK
-
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
- TELETIP
- ...
- BELASIZ
-
-
[sıfat]
Bela içermeyen
-
[sıfat]
Bela içermeyen
- ELBETTE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet
-
[zarf]
Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet
- NİKELSİ
-
-
[sıfat]
Nikeli andıran, nikele benzeyen, nikel gibi
-
[sıfat]
Nikeli andıran, nikele benzeyen, nikel gibi