İçinde el olan 4 harfli 47 kelime var. İçerisinde EL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında el olan kelimeler listesine ya da Sonu el ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HELE
-
-
[bağlaç]
Özellikle
- "O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör / Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör." (Melih Cevdet Anday)
- "Hele bak, nasıl çalışıyor."
- "Hele bir dinlemesin."
-
"Sonunda" anlamıyla geciken davranışları bildirmek için kullanılan bir söz
-
Uyarma, korkutma veya söz verme anlatan bir söz
- "Sınıfını geç hele öyle bir hediye alacağım ki."
-
[bağlaç]
Özellikle
- SELA
- ...
- DELK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ovma, ovuşturma
-
Sürtünme
-
[isim]
Ovma, ovuşturma
- ELİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesinin ilk harfinin adı
- "Bir şişe görürsün, üstünde 'ilaç' yazar. Benim gibi elifi mertek sanan takımdansan şurup sanır içersin, zehirlenir ölürsün." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Arap alfabesinin ilk harfinin adı
- AMEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan iş, edim, fiil
-
Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları
-
İshal
-
[isim]
Yapılan iş, edim, fiil
- ELİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- "Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Acınacak, acıklı
- DELİ
-
-
[sıfat]
Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun
- "İki genç, deli gibi birbirlerini seviyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu."
- "Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış." (Haldun Taner)
- "Kitap delisi. Oyun delisi. Sinema delisi."
-
Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.)
- "Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu." (Tarık Buğra)
- "En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner." (Haldun Taner)
-
Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın
- "Ben delinin biriyim, ateşe girerim." (Falih Rıfkı Atay)
- "Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı." (Rıfat Ilgaz)
-
[sıfat]
Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun
- FELÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnme
- "Babam kendisine felç geldiği zaman beni affetti ve çağırttı." (Peyami Safa)
- "Yağmur yüzünden trafik felce uğradı."
- "Sigara içmeyiz, nikotinin yarın bize yapabileceği fenalıkları düşünmek elimizi felce uğratır." (Peyami Safa)
-
[isim]
İnme
- CELİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Açık, aşikâr
-
Parlak, cilalı
-
[sıfat]
Açık, aşikâr
- TELA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez
-
[isim]
Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez
- CELP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Askerlik ödevini yapmaya çağırma
- "Bu celpte yüz er geldi."
-
Çağrı belgesi
- "Mahkeme celbinin gelmesi gecikti." (Tarık Buğra)
-
Getirtme, kendi üzerine çekme
-
[isim]
Askerlik ödevini yapmaya çağırma
- GELE
-
-
[isim]
Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar
- "Gele atmak."
-
[isim]
Tavla oyununda elinde kırık taşı bulunan oyuncunun attığı, uygun olmayan zar
- AZEL
- ...
- ELCİ
-
-
[isim]
Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse
-
[isim]
Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse
- ELİK
-
-
[isim]
Dağ keçisi
- "Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir." (Kemal Bilbaşar)
-
[isim]
Dağ keçisi
- ŞELF
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 m derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri
-
[isim]
Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 m derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri
- ELDE
-
-
[isim]
Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı
-
[isim]
Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı
- EMEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
- "Büyük emeller benim bir aile ocağı kurmama da mâni olmuştu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım, değil mi?" (Peyami Safa)
- "İttihat ve Terakki, ordunun genç subaylarını emellerine alet etmeyi başarmıştı." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek
- BELİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[edat]
Evet
-
[edat]
Evet
- REEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Gerçek
-
[sıfat]
Gerçek