İçinde el olan 4 harfli 47 kelime var. İçerisinde EL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında el olan kelimeler listesine ya da Sonu el ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

OTEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yolcu ve turistlere geceleme imkânı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme
    • "Beyoğlu civarında bir otelde yatmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)

ELDE

  1. [isim] Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı

ATEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kırılmış kemiklerin düzgün bir biçimde sarılabilmesi için kullanılan türlü malzemelerden yapılmış destek

ECEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hayatın sonu, ölüm zamanı
    • "Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün." (Yunus Emre)
    • "Eceli geldikten sonra ha karada ha denizde." (Sait Faik Abasıyanık)

ELEM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Acı, üzüntü, dert, keder
    • "... dayanılmaz bir elemle yüreği sızladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ELİK

  1. [isim] Dağ keçisi
    • "Hızır nazardan koruya, eli ayağı düzgün, elik yavrusundan azgın kara saçlı, gül nakışlı bir kızım dünyaya gelmiştir." (Kemal Bilbaşar)

ÖZEL

  1. [sıfat] Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
  2. Bir kişiyi ilgilendiren, hususi, zatî
    • "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta." (Necati Cumalı)
  3. Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
  4. Dikkate değer
    • "Özel bir ilgi gösterdi."
  5. Ayırt edici bir niteliği olan
  6. Her zaman görülenden, olağandan farklı
    • "Özel durumları da göz önüne alalım."

CELİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Açık, aşikâr
  2. Parlak, cilalı

SELP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zorla alma, kapma
  2. Kaldırma, kaçırma, yok etme

ELÇİ

  1. [isim] Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse, sefir
  2. Bir uzlaşma sağlamak veya iş bitirmek için birinin yanına gönderilen kimse
  3. Peygamber

ELLİ

  1. [isim] Kırk dokuzdan sonra gelen sayının adı
  2. Bu sayıyı gösteren 50, L rakamlarının adı
  3. [sıfat] Beş kere on, kırk dokuzdan bir artık

TELA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Kumaşla astar arasına konularak giysinin dik durmasını sağlayan kolalı bez

ELTİ

  1. [isim] Kardeş eşlerinden her birinin ötekine göre adı
    • "Sana derim, güzel eltim, sen bu kızına tez vakitte nikâh koy!" (Tarık Buğra)

İÇEL
...
BELA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçinden çıkılması güç, sakıncalı durum
    • "Kumar, toplum için büyük bir beladır."
    • "Geceleyin belanı arama, haydi nerden geldinse bas git oraya." (Etem İzzet Benice)
    • "Yurtlarına bela getiren bu kadını, ayıplamıyor kentin uluları." (Azra Erhat)
    • "Solda sıfırlar önemsiz sanılır ama sağda sıfırlar da öyle zaman gelir ki bela olur." (Aydın Boysan)
  2. Büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
    • "Hayatta dipdiri yanmak belasından da kurtulmuştum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  3. Hak edilen ceza
    • "Allah belasını verdi."

HELE

  1. [bağlaç] Özellikle
    • "O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör / Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör." (Melih Cevdet Anday)
    • "Hele bak, nasıl çalışıyor."
    • "Hele bir dinlemesin."
  2. "Sonunda" anlamıyla geciken davranışları bildirmek için kullanılan bir söz
  3. Uyarma, korkutma veya söz verme anlatan bir söz
    • "Sınıfını geç hele öyle bir hediye alacağım ki."

REEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Gerçek

APEL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılan ödeme çağrısı

DELİ

  1. [sıfat] Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun
    • "İki genç, deli gibi birbirlerini seviyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Deli oluyordu çocuklara, onlarsız edemiyordu."
    • "Teğmenin, teyzem dediği, altmışlık, altmış beşlik, suratı hâlâ düzgünlü, kirpikleri hâlâ sürmeli, deli saraylı gibi bir kadıncağızmış." (Haldun Taner)
    • "Kitap delisi. Oyun delisi. Sinema delisi."
  2. Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.)
    • "Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu." (Tarık Buğra)
    • "En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner." (Haldun Taner)
  3. Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın
    • "Ben delinin biriyim, ateşe girerim." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı." (Rıfat Ilgaz)

NELİ
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü