İçinde ek olan 5 harfli 207 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BELEK

  1. [isim] Kundak, çocuk bezi
    • "Çocuk olsam beleklere belensem." (Âşık Veysel)
  2. Beşiğe konulan yatak

ÇEKME

  1. [isim] Çekmek işi
    • "Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." (Cahit Uçuk)
  2. Çekmece
    • "Sonra çekmesinden pembe bir dosya çıkarıp önüne sürdü." (Haldun Taner)
  3. Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak
  4. Parmak veya mızrapla çalınan çalgı
  5. Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi
  6. İş yaparken giyilen bir tür şalvar
  7. [sıfat] Çekilerek giyilen veya kullanılan
    • "Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı." (Refik Halit Karay)
  8. [sıfat] Düzgün biçimli
    • "Çekme burun."
  9. Vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendisine yaklaştırması

REKOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir spor dalında erişilmiş derecelerin en üstünü
  2. Daha önce elde edilmemiş olan sonucu aşan yeni sonuç

TELEK

  1. [isim] Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

ÇÖKEK

  1. [isim] Çukur yer
    • "İplere dizdikleri küçük balıkları, borunun altındaki minicik çökeğe atmışlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Bataklık, sazlık

DÜYEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Türk müziğinde bir usul

EKMEK

  1. [-i] Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  2. Toprağı ekip biçmek için kullanmak
    • "Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. [-e] Serpmek
    • "Yemeğe biber ekmek."
  4. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
    • "Fesat tohumları ekenler..."
  5. Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
    • "Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler." (Haldun Taner)
  6. Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
  7. Yarışta geçmek

ÜRKEK

  1. [sıfat] Çok ürken, korkuya çabuk kapılan
    • "Burasını yaramaz çocukların kapatıldığı ceza hücresi sandığım için ürkerek geri çekiliyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Çekingen
    • "Kız, benzi uçmuş, yarı ürkek, yarı yalvarışlı gülümsüyordu ona." (Tarık Buğra)

EKSER

  1. [isim] Büyük çivi, enser

ERMEK

  1. [-e] Erişmek, kavuşmak
    • "Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti." (Necati Cumalı)
  2. Yetişip dokunmak
    • "Eli tavana ermek."
  3. [nsz] Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak
    • "Ekinler ermeden biçilmez."
  4. [nsz] Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

ÇEKEK

  1. [isim] Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
    • "Kıyıdaki kayık çekekleri yıktırıldı."

TÜFEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
    • "Tüfekleri çatar çatmaz ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)

TEREK

  1. [isim] Evlerde veya dükkânlarda yüksekçe yerde yapılan raf

ŞEKVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yakınma, sızlanma, şikâyet

ESLEK

  1. Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren, söz tutan, yumuşak başlı, itaatli, muti

SENEK

  1. [isim] Çam ağacından yapılmış su testisi

EKLER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü

EZMEK

  1. [-i] Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
    • "Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." (Enis Behiç Koryürek)
    • "Bütün ecnebi kelimeleri ezip büzüp anlaşılmaz hâle getirip öyle kullanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
    • "Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [nsz] Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
    • "Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek."
  4. Üzmek, sıkıntıya sokmak
    • "Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir." (Aka Gündüz)
  5. Baskı altında tutmak
    • "Mahzun yüzünü ağlaya ağlaya öpmek arzusu içimi bir açlık gibi ezdi." (Refik Halit Karay)
  6. Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
    • "Bu yol hayvanı ezdi."
  7. Yenmek, sindirmek
    • "Düşmanı ezmek."
  8. Harcamak
    • "Paraları bir haftada ezerim." (Sait Faik Abasıyanık)

KELEK

  1. [isim] Olgunlaşmamış, ham kavun
  2. Irmaklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir çeşit sal
  3. [sıfat] Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan
    • "Kelek mısır."
  4. [sıfat] Kılsız
    • "Kelek tulum."
  5. [sıfat] Aptal

KÖŞEK

  1. [isim] Bir yaşına kadar olan deve yavrusu

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü