İçinde ek olan 5 harfli 207 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖREKE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek

ÖRNEK

  1. [isim] Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model
    • "Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar." (Haldun Taner)
    • "Ne örnek olmaya değerim ne de gülünç olmaktan zevk alırım." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Göstermelik
    • "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bu çocuk babasını örnek alıyor."
  3. Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil
    • "Bu yapının bir örneği daha yoktur."
  4. Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
  5. Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey
    • "Örnek aransa öyle sanıyorum ki bizimkinden âlâsı bulunmaz." (Haldun Taner)
  6. [sıfat] En iyi biçimde olan
    • "Bir dâhinin, olağanüstü bir adamın, örnek bir hoca olmamasını doğal karşılamalı." (Haldun Taner)

TELEK

  1. [isim] Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy

REKİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dikme, saplama, kurma

TEKÇİ

  1. [sıfat] Tekçilik taraflısı olan, tekçilikle ilgisi olan (kimse), birci, monist

BÖCEK

  1. [isim] Eklem bacaklıların, altı bacaklı, çoğu kanatlı ve vücutları baş, göğüs, karın olarak eklemlerden oluşmuş hayvan sınıfı, haşere
  2. Istakoza benzer, uzunluğu 30-40 cm kadar olan, sarı renkli, kısa kıskaçlı, yenilen bir deniz hayvanı
  3. Kelebek, kurt ve tırtılın dışında kalan küçük hayvancıklar
    • "Artık onun yalnızca bir böcek ısırığı olduğunu düşünüyordum." (Orhan Pamuk)

GEREK

  1. [sıfat] Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
    • "Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
    • "Gereği gibi davranmak."
    • "Meclis ... gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir." (Anayasa)
    • "Bunların bir bildikleri olsa gerek." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [isim] İcap
    • "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir." (Anayasa)

EKMEK

  1. [-i] Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
  2. Toprağı ekip biçmek için kullanmak
    • "Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. [-e] Serpmek
    • "Yemeğe biber ekmek."
  4. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak
    • "Fesat tohumları ekenler..."
  5. Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak
    • "Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler." (Haldun Taner)
  6. Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
  7. Yarışta geçmek

ÇEKEM

  1. [isim] Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki

CEKET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi

HANEK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Söz, konuşma

ÇENEK

  1. [isim] Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm
    • "Bakla, fasulye gibi bitkilerin tohumlarında ikişer çenek bulunur."
  2. Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri
  3. Böceklerde ağzın iki yanında bulunan parçalayıcı sert organ

MEKİK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç
    • "Görüntümüz iyi ile kötü arasında mekik dokudu." (Talât Halman)
  2. Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç veya plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç
  3. Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan beden hareketi
  4. Uzay gemisi

TEKKE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh
    • "Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. İşsiz güçsüz kimselerin buluşup sığındıkları yer
  3. Esrar içilen üstü kapalı yer
  4. Hapishane
    • "Bakıyorum, tekke sana yaramış, dedi. Ne zaman çıktın?" (Tahsin Yücel)

DEKAN

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde bir fakültenin yönetiminden sorumlu profesör

GÖLEK

  1. [isim] Gölet

EKİLİ

  1. [sıfat] Ekilmiş olan, mezru
    • "Ekili tarla."

EĞMEK

  1. [-i] Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek
    • "Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Sert bir cismi bükmek

FEKÜL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta

DİBEK

  1. [isim] Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan
    • "Kahve dibeği."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü