İçinde eh olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEHCİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
- DEHLİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor
- "Mihrabın sağ tarafında dehliz gibi kuytu bir köşeye açılan bir kapı vardır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor
- PEHPEH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz
- "Pehpeh, ne güzel yakışmış!"
-
[ünlem]
Beğenme, şaşma anlatan bir söz
- BEHİMİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan (duygu)
- "Bir behimi zevk gibi kucaklamış, avuçlarımın hararetini ona vakfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Hayvanca, hayvana yakışır biçimde olan (duygu)
- BEHİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- "Bu sefil, kalpsiz, hissiz, behimeyi andıran halka, gördüklerini naklettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- TEHYİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
- BADEHU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ondan sonra
-
[zarf]
Ondan sonra
- REHİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- "Bu anda elimizde, bir rehinemiz var, onun için karşı karşıya olan vaziyetimiz sizinkinden çok sağlamdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- TEHZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alaya alma
-
Ciddi bir esere alay tarzında nazire yazma, şakalı bir anlatıma çevirme
-
[isim]
Alaya alma
- BEHİŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cennet
-
[isim]
Cennet
- LEHTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yandaş, taraftar
-
Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi
-
[isim]
Yandaş, taraftar
- GEHGEH
-
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- "(şeftali) O da ateşli hastalıklara birebir ama gehgeh tutana yani nöbetli hastalığa yakalananlara nice yüz kez bin bela getirir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- DEHHAŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- "Hücuma uğrayan ihtiyar, odayı sallayan dehhaş bir öfkeyle kızının saçlarını yakaladı ve yere çöktürdü." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Aşırı korku verici, dehşet saçıcı
- SEHVEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yanlışlıkla
-
[zarf]
Yanlışlıkla
- REHBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kılavuz
-
Birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, yol gösteren kimse veya şey, delil
- "Ben bunları düşünürken rehberim eliyle bir büyük bina gösterdi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kılavuz
- ŞEHEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
-
[sıfat]
Şehvetle ilgili, kösnül, erotik
- TEHDİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözdağı
- "Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı." (Talât Halman)
- "Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Adam -bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim- diye tehdit savuruyormuş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Gözdağı
- MEHTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
-
Mehter takımı
-
Çadırlara bakan uşak
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
- NEHARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gündüzlü
- "En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Gündüzlü olarak
-
[sıfat]
Gündüzlü
- MEHTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ay ışığı
- "Oklar gibi saplanmada kalbe / Vurdukça semadan yere mehtap." (Ahmet Haşim)
- "O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Ay ışığı