İçinde eh olan 6 harfli 24 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EH, HE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LEHTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yandaş, taraftar
-
Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi
-
[isim]
Yandaş, taraftar
- BEHİŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cennet
-
[isim]
Cennet
- NEHARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gündüzlü
- "En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Gündüzlü olarak
-
[sıfat]
Gündüzlü
- DEHŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- "Olduğum yerde korkudan ve dehşetten donmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Oyun, okuyanı hiçbir tarih kitabının etkilemeyeceği kadar kuvvetle Fransız İhtilali'nin amansız, dehşet saçan günleriyle karşı karşıya bırakır." (Necati Cumalı)
- "Korkunç jestlerle yaptığı kara bulut tasvirleri bizi yeniden dehşete düşürdü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ev sahibi dehşete kapılmış gibiydi." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Olağanüstü
- "Sen büyüdükçe dehşet bir şey oluyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Olağanüstü şeyler karşısında şaşma anlatan bir söz
- "Dehşet, bu ne güzellik!"
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- ŞEHNAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
- REHİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- "Bu anda elimizde, bir rehinemiz var, onun için karşı karşıya olan vaziyetimiz sizinkinden çok sağlamdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutak
- DEHLİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor
- "Mihrabın sağ tarafında dehliz gibi kuytu bir köşeye açılan bir kapı vardır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor
- TEHYİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
-
[isim]
Coşturma, heyecanlandırma
- TEHZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alaya alma
-
Ciddi bir esere alay tarzında nazire yazma, şakalı bir anlatıma çevirme
-
[isim]
Alaya alma
- BADEHU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ondan sonra
-
[zarf]
Ondan sonra
- ŞEHVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cinsel istek, kösnü
- "Düşman zabitinin gözlerinde şehvet arzuları yandı." (Reşat Enis)
-
Aşırı istek
- "Her sabah masamıza yeni bir şehvetle geçtik." (Haldun Taner)
-
[isim]
Cinsel istek, kösnü
- MEHTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
-
Mehter takımı
-
Çadırlara bakan uşak
-
[isim]
Mehter takımında görevli kimse
- BEHİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- "Bu sefil, kalpsiz, hissiz, behimeyi andıran halka, gördüklerini naklettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Dört ayaklı hayvan
- SEHVEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yanlışlıkla
-
[zarf]
Yanlışlıkla
- MEHTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ay ışığı
- "Oklar gibi saplanmada kalbe / Vurdukça semadan yere mehtap." (Ahmet Haşim)
- "O gece mehtaba çıkmak için bir hayli evvelinden başlayan tatlı bir hazırlık devresi vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Ay ışığı
- GEHGEH
-
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- "(şeftali) O da ateşli hastalıklara birebir ama gehgeh tutana yani nöbetli hastalığa yakalananlara nice yüz kez bin bela getirir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
- TEHDİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gözdağı
- "Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı." (Talât Halman)
- "Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Adam -bunu sizin yanınıza komam, ikinizi de temizleyeceğim- diye tehdit savuruyormuş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Gözdağı
- TEHCİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
-
[isim]
Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme
- DEHDEH
-
-
[isim]
Çocuk dilinde at
-
[isim]
Çocuk dilinde at
- REHBER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kılavuz
-
Birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, yol gösteren kimse veya şey, delil
- "Ben bunları düşünürken rehberim eliyle bir büyük bina gösterdi." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kılavuz