İçinde eh olan 5 harfli 34 kelime var. İçerisinde EH bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eh olan kelimeler listesine ya da Sonu eh ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E H Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EH, HE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MEHAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir eser yazılırken başvurulan kaynak

CEHİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bilgisizlik, bilmezlik
    • "Bütün inadı ve bütün kuvveti cehlinden geliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

MEHLE

  1. [isim] Kasaplık hayvanların omuz başından çıkan külbastılık veya pastırmalık yumuşak et

NEHİY

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme

BEHEY

  1. [ünlem] Çıkışma bildirmek için kullanılan bir söz
    • "Behey Allah'tan korkmaz!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

CEHRİ

  1. [isim] Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)

VEHİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kuruntu
    • "Onlar bu vehimle ellerinden gelse / Rüyalara sansür koyacaklar bir gün." (Arif Nihat Asya)
    • "Göreceksiniz işin sonu, bize vehme kapıldığımızı anlatacak." (Refik Halit Karay)
    • "Etrafımda bütün sisleri ve kokularıyla onu görür gibi bir vehme düşerim." (Reşat Nuri Güntekin)

FEHVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlam
  2. Kavram, terim, deyim

EHVEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Daha az kötü, yeğ, zararsız
    • "Bütünlemeye kalmak, sınıfta kalmaktan ehvendir."
  2. Ucuz

MEHDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Doğru yolda olan, hidayete ermiş olan

MEHİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Önel

ZEHİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem
    • "Evvela bir yumruk vurdu sersemledim, sonra ağzıma bilmediğim bir zehir tıktı, işte bu zehirle bayıldım." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bunlar, etraflarına mütemadiyen zehir saçmakta ve kendi kuruntularını ancak birtakım garip snopluklarla avutmaya çalışmaktadırlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı
    • "Dünya ile küsmüş, içi zehir dolu olarak yaşamıştı bütün gençliğini." (Necati Cumalı)
    • "İçimde elim bir boşluk, aşk ve hayat ortasında derin bir yalnızlık hissiyle bütün uykum acı ve zehir kesildi." (Hüseyin Cahit Yalçın)

NEHİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Irmak

REHİN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tutu
    • "Hâlbuki yalının rehinde olduğunu pekâlâ işitmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Beş lira için ananın saatini rehine koyduğunu unuttun mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

ŞEHİR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, kent, site
    • "İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur diyorlar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TEHİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sonraya bırakma, erteleme
    • "Satış işinin güçlüğünü ondan iyice öğrendim, tehir etmeye mecbur oldum." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Geciktirme

KADEH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
    • "Şimdi kadehleri masaya diziyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Localarda kadınlar erkekler, kadeh kaldırıyorlar, gülüşüyorlardı." (Necati Cumalı)
    • "Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak neşeleniyor görünür." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Bu bardağın alabileceği miktarda olan

ŞEHİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse
    • "Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü. Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü." (Arif Nihat Asya)
    • "Biraz sonra Veysel'in arkadaşlarından biri daha şehit oldu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Arkadaşı, düşmanlarla cenge varır ve şehit düşer." (Reşat Enis)

ŞEHLA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı (göz)
    • "Çakır Emine'nin şehla olan gözünün tarafındaki yanağına elimin tersiyle tokadı yapıştırdım." (Osman Cemal Kaygılı)

EBLEH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Akılsız, budala, alık

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü