İçinde ed olan 6 harfli 58 kelime var. İçerisinde ED bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ed olan kelimeler listesine ya da Sonu ed ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EDİRNE
- ...
- EDEVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir iş için gerekli olan malzemelerin, parçaların tümü
- "Taş binanın bir odasını mantarlardan, çivilerden ve balıkçı edevatından bir döşeme bürümüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir iş için gerekli olan malzemelerin, parçaların tümü
- YEDMEK
-
-
[-i]
Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek
-
Yanında, beraberinde götürmek
- "Burhan'ın kolu Ayşe'ye düşmesin diye sımsıkı sarılmış, yalnız bir arkadaş ve kardeş gibi değil, aynı zamanda bir sevgili rikkatiyle onu yediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek
- TEDHİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Korku salma, yıldırma, terör
-
[isim]
Korku salma, yıldırma, terör
- EDİLME
-
-
[isim]
Edilmek işi veya durumu
-
[isim]
Edilmek işi veya durumu
- TEDVİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derleme
-
[isim]
Derleme
- NEDİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hanım arkadaş
-
Hanım sultanın, yüksek makamda bulunan kadınların yardımcısı olan hanım
-
[isim]
Hanım arkadaş
- TEDRİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ders verme, öğretme, öğretim
- "Kadının tedrisi ve terakkisinde muhitin de büyük bir tesiri görülmeye başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ders verme, öğretme, öğretim
- BEDEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çölde, çadırda yaşayan göçebe
-
Böyle bir hayat sürdüren kimse
- "Devriyeler, isyancılara silah götüren bedevileri yakalamışlar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Çölde, çadırda yaşayan göçebe
- ŞÜHEDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehitler
- "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Şehitler
- YEDİSU
- ...
- BEDBİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kötümser
- "Onu tanımasaydım insanlık hakkında bedbin bir fikir taşıyarak hayattan geçecektim." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Annemin İstanbul'a indiği günler bedbin oluyordum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kötümser
- YEDİLİ
-
-
[sıfat]
Yedi parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden yedi tane bulunan
-
[isim]
İskambil gibi oyunlarda üzerinde yedi işareti bulunan kâğıt
-
[isim]
Divan edebiyatında her bendi yedi dizeden oluşmuş nazım birimi
-
[sıfat]
Yedi parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden yedi tane bulunan
- MEDYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse
- "Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim." (Nazlı Eray)
-
[isim]
Ruh ötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse
- REZEDE
-
-
[isim]
Muhabbet çiçeğigillerden, 1,5 m yüksekliğinde, tohumlarından kandil yağı, çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki, rezede çiçeği (Reseda luteola)
-
[isim]
Muhabbet çiçeğigillerden, 1,5 m yüksekliğinde, tohumlarından kandil yağı, çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki, rezede çiçeği (Reseda luteola)
- EDİTÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yayımcı
-
Yazıları yeniden düzenleyerek yayıma hazırlayan kimse
- "Ben hem yazar hem de yazdıklarımın editörüydüm." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Yayımcı
- TÜREDİ
-
-
[sıfat]
Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı
- "Attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı belirsiz, gerçek bir değeri olmayan
- "Ama bu türedi akımları sevmemekle kalmaz..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı
- KOMEDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güldürü
-
Gülmeye neden olan olay veya olaylar
-
Yalan ve yapmacık söz veya davranış
-
[isim]
Güldürü
- BEDDUA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış
- "Şaban da elinde olmaksızın çocuktan söz ederken kendi karısına beddua ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış
- EDATLI
-
-
[sıfat]
Edat bulunduran
-
[sıfat]
Edat bulunduran